ÂŞIK MAHZUNİ ŞERİF: ÇAĞININ PİR SULTANI
Yıl 1972. Mahzuni Şerif, elinde sazı, Sivas’ın Sivrialan köyüne Âşık Veysel’i ziyarete gider. Âşık Veysel’e Mahzuni’nin geldiğini söylerler. Mahzuni içeri girince Veysel Baba ayağa kalkar. Yanındakiler şaşırırlar, çünkü Âşık Veysel o güne kadar kimseyi ayakta karşılamamıştır. Veysel Baba’ya,Mahzuni’yiniçin ayakta karşıladığını sorarlar. Veysel Baba ise“Susun, gelen Pir Sultan olsa gerektir!” der.
***
Bir memlekette türküleri yakanlar, kanunları yapanlardan üstündür; derler ya hani, doğrudur. Bu memleketin asırları aşan tarihi, nice ozanın harmanladığı eserlere şahittir, o eserlerle vardır. Mahzuni o ozanlardan biridir. Kendisinden yüzyıllar önce yaşamış olan Pir Sultan Abdal gibidir o; çağının, 21.yüzyılın Pir Sultan’ıdır.Türk müziğinde, daha doğrusu Türk halk müziğinde birçok ustamız, ozanımız pirimiz vardır. Ama bana soracak olursanız Mahzuni’nin yeri başkadır. O diğer âşıklardan ziyade aşkı da aşkın yanında davayı da halkı da Hakk’ı da pekâlâ türkülerine katmıştır. Mahzuni işte böyle milletinin, halkının “dost, pir Mahzuni”si olmuştur.
Türk şiirinde kendisinin yerini şöyle anlatırMahzuni: “Şimdi şiirler de şairine göre kimlik değiştirir. Mesela bir Anadolu kızı bir Anadolu gencine âşık olur; aralarında atışma sözler gelir gider, şiir hâline dönüşür, bunun adı manidir. Bir Anadolu anasının evladı ölür, kızı olur ölür, oğlu cephede ölür; o duygularını müzikle türküyle dile getirir, ağıttır bunun adı. Ama bir Anadolu yiğidi çıkar, Dadaloğlu gibi, kafa tutar ya sisteme ya da düşmanlarına; onun adı destandır. Orda türkünün adı destan. Bir Pir Sultan çıkar, deyiştir onun adı. Bir Hacı Bektaş-ı Veli çıkar, menkıbedir, deyiştir. Bir Fuzuli çıkar, divandır. Ama bir Mahzunigardaş çıkar, bunların hepsidir.”
“Defol git benim yurdumdan / Amerika katil katil”diyerek Amerika’ya, Amerikan emperyalizmine karşı çıkan da oldur;“Boşa dövüşmeyin bizim yiğitler / Sizi vuranlar vurulmuyor ki”diyerek memleketin birbirine kırdırılan gençlerine seslenen de…
Dili ve üslubu içinse“Ben dilimi Hz. Hünkâr’a borçluyum. Sanıyorum Anadolu Türkü de aynı şekilde ona borçludur. Yunuslar, Karacaoğlanlar, Kul Himmetler, Pir Sultanlar ve Türk dilini çok has olarak kullanan bütün gelmiş geçmiş halk ozanları Hacı Bektâş-ı Veli’yi pınar olarak bilirler”diyecektir.
Yine, “Ben bir güzel gördüm Hacı Bektaş’ta / Kaşları zülfikar, Ali bakışlı” diyen Mahzuni, bugün çok sevdiği Hacı Bektaş Veli ile aynı toprakta, bahçede yatmaktadır. Kabri Hacı Bektaş Veli Türbesi bahçesindedir.
“Yiğit Muhtaç Olmuş Kuru Soğana, İşte Gidiyorum Çeşm-i Siyahım, Boşu Boşuna, Ben Beni, Dom Dom Kurşunu, Erim Erim Eriyesin, Amerika Katil, Bizim Yiğitler, Bu Sene De Böyle Oldu, Memet Emmi, Dumanlı Dumanlı Oy Bizim Eller, Nurhak…” ve daha nice eseriyle, türküsüyle bugün dahi her dinleyenin gönül telini titreten bir Mahzuni…
17 Mayıs 2002, Mahzuni Baba’nın büyük göçüdür, büyük ayrılışıdır. Bizim payımıza da onun ardından yine onun “Çeşm-i Siyahım”ını dinlemek düşüyor. Bugün bizler onun sazının bir teli olabilirsek kendimizi faydalı sayarız, saymalıyız. Yattığın yer nur olsun dost, pir, baba Mahzuni!
“MAHZUNİ DÖNERSE YOLUNA LANET!”
Kalın sağlıcakla…