BİR MAKAM SAHİBİNE “ABİ” DİYE HİTAP EDİLMEMELİ
Resmi ortamlarda protokol mensuplarının birbirlerine ya da halkın veya basın mensuplarının onlara karşı olan davranış ve hitap şekline çok dikkat ederim.
Zaten böyle yerlerde kim aşırıya kaçıyor, kim gösteriş yapıyor, kim çevredekilere üstü kapalı mesaj vermek istiyor, davranışlarından şıp diye anlaşılır.
Saygı gösterisinde bulunmak için el öpmek, karşıdakine “abi”, “abla”, “baba”, “kardeşim” gibi sıfatlarla hitap etmek, bazen hem böyle davrananı hem de karşıdaki kişiyi toplum karşısında rencide edebilir.
Samimi olmak, samimi davranış ve hitaplarla insanların birbirine olan sevgi, saygı ve güven duygularını göstermeleri güzel bir şeydir. Ama samimiyetin yeri başka, resmiyetin yeri başkadır. Hatta yüksek makamda olan kişilere karşı her yerde ve her zaman resmi sıfatıyla hitap etmek en doğrusudur.
Örneğin bir siyasetçi, milletvekili ya da belediye başkanı seçilmeden önce onunla çok samimi, abi-kardeş gibi olunabilir. “Amca”, “dayı”, “baba” diye hitap edilebilir. Ama seçilip, makamına oturduktan sonra artık onun resmi olarak belli bir görevi ve sıfatı vardır.
O kişiye eskiden olduğu gibi aşırı samimi kelimelerle hitap etmek, durduk yere sarılmak, el öpmek yakışık almaz. Hele hele de toplum içinde hiç yapılmaması gerekir.
Ve basın mensuplarının da bunlara herkesten çok daha fazla dikkat etmesi lazım.
Bir gazeteci olarak hiçbir zaman hiçbir yerde bir makam, mevkii sahibi birine, bir protokol mensubuna bırakın uluorta yerlerde, toplum içinde, baş başa kaldığımız anlarda bile, “abi”, “abla”, “amca”, “dayı”, “arkadaşım”, “dostum” demedim. Hatta adının önüne “bey”, “hanım” kelimeleri koyarak bile hitap etmedim. Edilmesi taraftarı da değilim.
Hala da karşımdaki bir bakan, bir milletvekili ya da belediye başkanıysa, babamın oğlu bile olsa o şekilde hitap etmem. “Sayın bakanım”, “sayın milletvekilim”, “sayın başkanım” der, veya soyadının önüne “sayın” sözcüğünü getirip o şekilde hitap ederim.
Bazen, bazı yerlerde, bazı gazeteci arkadaşların bu şekilde davrandığını görünce, samimiysem onu uyardım, değilsem yazdım ve genel bir eleştiride bulundum. Çünkü çok iyi biliyorum ki, insanlar, birimizin göze batan bir davranışını hepimize mal eder.
Ama bazıları böyle davranmayı “mevki ve makam sahibi kişilerden tanıdığım var”, “çevrem güçlü”, “onlarla aram iyi” gibi düşüncelerle tercih edebiliyor. Fakat bu olay maalesef ki dışarıdan bakıldığında hiç de hoş görünmüyor.
Zaten kimin, kimle arkadaş, dost, kanka olduğunu, kimsenin merak edip, önemsediği de yoktur.
Samimiyetin ölçüsü ve göstergesi; öncelikle kişilere gerektiği yerde, gerektiği şekilde saygı gösterilmesidir.
Etraftakilere hava atmak için bir milletvekiline “n’aber Ahmet abi?” derseniz, bu ne samimiyet ne de saygı olur. Düpedüz nezaketsizlik yerine geçer.
Bir insanın hem saygılı hem de saygın olması için bu tür davranış kurallarına çok dikkat etmesi gerekir.
Her davranışın bir yeri ve şekli vardır. Bunları bilmek, bilinmiyorsa öğrenmek gerekir.
Bilmeyip de, öğrenmek isteyenlere “Adab-ı muhaşeret kuralları” adlı kitabı okumalarını tavsiye ederim.
Trakya Demokrat Gazetesi sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.