BİZLERİN FARKINA VARSINLAR!
Eğitimci-yazar Namigar Durak Başbuoğlu, ‘yerel yazarlar’ yerine ‘yöresel yazarlar’ başlığı altında anılmak istendiğini ifade ederek, Tekirdağ’da yaşadığını ancak mesleği gereği Türkiye’yi dolaştığını ve birçok yöre ile ilgili de yazı kaleme aldığını söyledi. Başoğlu, “Yerel’ denildiğinde kısıtlanmış oluyoruz sanki” değerlendirmesinde bulundu.
Belediyelerin ve resmi kurumların kentlerinde yaşayan yazarlara destek vermesi gerektiğinin altını çizen Başbuğoğlu, “İlla alın diyemiyorsunuz! Talep gerekiyor, talebin olabilmesi için de reklam gerekiyor. Reklamda da hem resmi makamların hem yerel makamların desteği gerekiyor” mesajını verdi.
Öğretmenlik mesleğinden emekli olduktan sonra yazarlığa adım atan Eğitimci-Yazar Namigar Durak Başbuğoğlu, Süleymanpaşa Belediyesi tarafından düzenlenen Uluslar arası Kiraz Festivali’inde kurulan “Yerel Yazarlar” standında düzenlenen imza gününde okuyucularıyla buluştu.
Sevilen Yazar Başbuğoğlu ile festival sonrası bir araya gelerek, imza gününün nasıl geçtiğini ve Tekirdağ’da yaşayan yazar ve şairlerin karşılaştığı zorlukları ve isteklerini konuştuk.
Öncelikle ‘yerel yazar’ tabirini eleştirerek sözlerine başlayan Namigar Başbuğoğlu, gerekçelerini şu şekilde açıkladı:
“13 Haziran 2024’te Tekirdağ Kiraz Festivali’nde yerel yazarlar adıyla davet edildik. ‘Yerel’ kavramı yerine ‘Yöresel’ olması daha kullanışlı gibi geliyor bana. Elbette bu yerin yazarıyız ama yerel diye bakıldığında amiyane tabirle ‘ahırda ki buzağıdan inek olmaz’ misali sanki halkımız çok fazla önemsemiyor, çok fazla özen göstermiyor, bizi tanımayı, çalışmalarımızla haşır neşir olmayı çok istemiyor gibi bir hisse ve tecrübeye sahibim.
15 yıldır yaklaşık yazarlık sıfatıyla Tekirdağ’da yaşıyorum. İlla herkes Tekirdağ’da doğup büyümüş olmak zorunda değil; burada ikamet ediyorsa ve yazarlık yapıyorsa bu kişi Türkiye’nin yazarıdır. Tekirdağ yöresinde yaşayan Tekirdağ kızı olarak söylüyorum; Evet, Tekirdağ’da yazıyorum, ancak mesleğim gereği Türkiye’yi dolaştığım için Türkiye’yi de yaşayarak az çok yöreleri de tanıdığım için onları da yazıyorum.
Bu yüzden ben ‘yerel yazar’ değil ‘ulusal yazar’ olmayı veya ‘Türkiye yazarı’ olarak kendimin kabul görülmesini arzu ediyorum.
“Adı Bende Saklı” kitabımda yaşadığım, görev yaptığım yörelerle ilgili yazdım. Ben çok isterim Karadeniz’le ilgili yazdığım yazılarımı her Karadenizlilerin okumasını. Ama yerel dediğimde bu kısıtlanmış oluyor sanki. Hayır! Bu ülkenin yazarlarıyız; Tekirdağ’da doğduk büyüdük bu ayrı bir şey!
‘AĞZIM BURNUM DEMEDEN ZAMAN GEÇİVERDİ’
Festivali’de imza için ayrılan süreye ilişkin de görüşlerini aktaran Namigar Başbuğoğlu, “Öncelikle Kiraz Festivali’nde önderlik yaparak sanatçıları bir araya getiren ekibe sonsuz teşekkür ediyorum. Bu bir gayrettir, gönül işidir. Ancak bir saat ile sınırlı bir süre olduğu için ‘ağzım burnun demeden’ neredeyse geçiverdi zaman. Halkın çok fazla sahile indiği saatler de değildi, galiba o nedenle çok ilgi görmedim. Bir tek tanımadığım bir hemşire hanıma kitabımı imzaladım. Onun haricinde biz sadece birbirimizi ağırladık, birbirimizle güzel vakit geçirdik; ama yine de akmasa da damlar misali bir hareketlilikti bizim için. Bunun için önce yerel yönetime sonra öncülük eden herkese teşekkür ederim.”
‘SES GETİRECEK BİR BİRLİK OLMASI GEREKİYOR’
Başbuğoğlu, Tekirdağ’da yaşayan yazar ve şairlerin birlik içinde olmaması konusunda biraz sitemkar: “Önce kişisel olarak kendimizi değerlendirmeliyiz. Ben mesela komşuluk ilişkilerimde de arkadaşlık ilişkilerimde de insan ilişkilerinde de önce kendi üzerime düşeni yapıyorum. Kendime ait puanım nedir? diye sorarım sonra çevremi eleştiririm. Ben yazmaya zamanı biraz fazla ayırdığım için derneklerle veya farklı kurumlarla çok içiçe olamıyorum. Birlikten kuvvet doğuyor o anlamda şairler ve yazarlar dünyası olarak birlik olmadığımızı görüyorum. Ufak ufak birlikler var ama daha ses getirecek bir birlik olması gerekiyor. Ama bunun için de mutlak suretle resmi kanallarca ve yerel kanallarca destek gerekiyor. Bu konuda biraz zayıf görüyorum.”
‘HER İKİ BAŞKANA DA PROJELERİMİ AKTARACAĞIM’
Yeni belediye başkanları Candan Yüceer ve Volkan Nallar’a projelerinden söz etmek için görüşme gerçekleştireceğini ifade eden Başbuğoğlu, “Projemin en başında öğretmen olmamdan dolayı öğrenciler ve sonra anne babalarla iletişim kurmayı istiyorum. Öğretmen ve eğitimci kimliğimizle elbette anne ve babalara söyleyebileceklerimiz, sunabileceklerimiz vardır. Ve toplumun da buna çok ihtiyacı var. Çünkü o kadar çok dijital dünyanın içindeki çocuklar, hatta anne babalar bile! Onların canlı örneklere, canlı konuşanlara, birebir yaşanmışlıklara, hissederek anlatımlara ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Toplum belki de bu şekilde silkelenecek Aksi takdirde okuyan bir toplum olamayacağız.
‘BİZLERİN FARKINA VARIP DAVET ETSİNLER’
Madem okunmak için yazıyoruz okuyan kitle de önce öğrenciler olarak kabul ediyoruz okullarda daha çok söyleşiler olmalı bunun için okullar lütfen bizi talep etsin. Biz gidip adeta yalvarırcasına biz varız durumu insanı biraz kırıyor.
Yaşadığım bir olayı aktarayım: “Yakınımdaki bir okula giderek, okul müdürüne ‘sizin komşunuz olan bir yazarım’ dedim. Sizin yaş grubunuza hitap edebilecek güzel öyküler, anılar yazdığımı belirttim.
Kitabımla gelip bir sunum yapmak istediğimi söyledim. Okul müdürü, böyle bir etkinliğin olabilmesi için Milli Eğitim’den ya da İl Milli Eğitim’den izin alınması gerektiğini söyledi. Okul müdüründen, etkinliğin düzenlenmesi için önayak olmasını istedim. İl ve İlçe Milli Eğitim’e bir teklifte bulunması için rica ettim. Ancak bu konuda hiçbir inisiyatifinin olmadığını bildirdi.
Bizlerin varlıklarının farkında olup bizleri davet etsinler. Biz de sunumlarımızla öğrencilerimizle onların arasında kendimizi hem tanıtalım hem de onlara bir tat bırakalım. Ben öyle olacağı inancıyla bunları söylüyorum.”
‘YEREL YÖNETİMLERİN DESTEĞİ ÇOK ÖNEMLİ’
Yerel yönetimlerin desteğinin önemine değinen Başbuğoğlu, “En yakınımızdakiler bile bizi bu kapıya açamazken belediyelerin aracılığıyla beni Manisa’dan aradılar. Festival bittikten iki üç gün sonra bir telefon geldi Manisa Akhisar ilçesinden. Bir bey aradı beni ‘Hoca Hanım sizin kitabınızı okudum. Çok etkilendim sizi arama ihtiyacı duydum’ dedi. İletişim bilgilerimi nasıl buldunuz? Hangi kitabımı okudunuz? diye sordum “Tadı Ben de Saklı” kitabımı okuduğumu söyledi.
Benim ilk ‘yazarım’ diyebildiğim, gerçekten herkesin okumaktan keyif alacağına inandığım ama maalesef kitlelere ulaşamadığı kitabım. Çünkü kendi imkânlarımla bastırdım.
Bu kitaba nasıl sahip olduğunu sordum. Tekirdağ Belediyesi’nden elde ettiğini söyledi Tekirdağ Belediyesi zaman zaman yazarlardan alımlar yapıyor bu kitaplardan biri o kişinin eline geçmiş, çok etkilendim. Ben sizi tanımak istiyorum Açık adresimi veriyorum Lütfen gelin davetinde bulundu.
Bu olay beni çok mutlu etti ve beni adeta kanatlandırdı. Köylü bir vatandaş, okuyamadığını söyledi. Ben de ona ‘bakın siz okumuşsunuz, okumak sadece diploma sahibi olmak değil ki!’ okumak okuyabilmektir, siz okumuşsunuz’ diye karşılık verdim.
Yazmak Evet yazdığımız sergilemek; kendi adıma çok zorlanıyorum. İlla alın diyemiyorsunuz talep gerekiyor talebin olabilmesi için de reklam gerekiyor. Reklamda da hem resmi makamların hem yerel makamların Özellikle de Milli Eğitime ait makamların desteği gerekiyor.
‘HATIRA BİNAYEN KİTAP ALINMASIN’
Belediyelerden bir ricası da bulunan Başbuğoğlu, onu da şu sözlerle ifade etti: “Belediyelerden ricam, bir kıstas olarak alınmasını rica ediyorum; Okuyan bir kurulları olsun. Okunabilirliği olan, bu topluma bir şey katabileceklerine inandıkları kitapları alsınlar. Yazmış diye hatıra binaen kitap almasınlar. Benimki böyleyse benimkini de almasınlar. Bizi bu şekilde toplumla tanıştırsınlar, kaynaştırsınlar, kalemimizi güçlendirsinler…Çünkü hem hayat geçip gidiyor hem yaşlar gelip geçiyor. Bana gazeteci bir büyüğüm şöyle demişti ‘yaşadıklarımız, anılarımız, bilgimiz bizimle birlikte yarın toprak olacak. Onları bu dünyaya bırakmak için yazmalıyız’ ben bunu da güderek yazmaya çalışıyorum.”/ELÇİN YILDIRAL
Trakya Demokrat Gazetesi sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.