FITRAT DİNİ VE MİTOLOJİ
Evet bakara süresini 213. Üncü Ayetinde şöyle buyurulur. İnsanlar tek ümmet idiler. ALLAH iyileri sevap ile müjdelemek kötüleri azap ile sakındırmak için peygamberler gönderdi ve insanlar arasındaki uyuşmazlıklarda hak ile hükmetmek için Kitap indirdi.
Rum suresinin 30. Uncu Ayetinde ise insanlar ALLAHIN kendileri için yarattığı fıtratı benimsesinler. ALLAHIN dininde değişme yoktur. Ve doğru din odur denilir.
Şu yukarıdaki Ayetlerden insanların tek bir ümmet olduğu ve tek bir fıtrat dini üzerinde bulundukları anlaşılmaktadır. Fakat devirler geçtikçe her biri başka bir zanna düşüp çeşitli ve birbirinden zıt zümreleri meydana getirdiler. bu zanlar ve hurafeler bir kere ortaya çıktıktan sonra ya zorla kabul ettirerek veya ana babadan öğrenilmek suretiyle nesilden nesile geçmiş ve yayılmıştır.
Asıl olan fıtrat dini ALLAHİ bilmektir. Maksat da olgun bir bilgi olmayıp çünkü bu türlü bilgi insan gücü dışındadır ALLAHIN varlığını birliğini ve sıfatlarını tasdik etmektir.
Böyle bir bilgi elde etmek için düşünmek ve etrafınızda cereyan eden beşeri ve fiziki olaylara bakmak vaciptir. Bunun gerekliliğine bir çok Ayette işaret olunduğu gibi akılda onu emreder. Çünkü ALLAH yaratıcı ve insanlar yaratık olduğundan yaratılanın yaratıcısına hürmet ve ibadet etmesi aklın icabıdır. Gerçi bilmeden ibadet yapılamaz. Fakat bu hürmetin başlangıcı olan ALLAHI bilmek mutlak şarttır. Böyle düşünen insan ALLAHIN yardımıyla fıtrat dinine bir olan ALLAHA inanma bilgisine ulaşır hurafelerin ve eşyaya tapınmanın batıl lığını kabul eder.
İLK DİN TEVHİD DİNİ.
Kaldı ki semavi dinlerin belirtiği gibi ilk insan olan Ademe peygamberlikle beraber tevhit ALLAHIN birliği dinide verilmiştir. Hz. Ademin ALLAH melek ve insan ile kainatın yaradılışı hakkında söyledikleriyle HZ. Muhammedin Kur ani kerim vasıtasıyla bizlere ulaştığı bilgiler arasında esasta hiçbir fark yoktur. Ancak zamanla bunlar efsaneleşmiş ve geçeklerden çok uzaklaştırılmıştır. Buna en güzel misal yine mitolojinin kendisidir. Dikkati bir göz doğu ve batı mitolojilerinin hemen hemen aynı çerçevede işlendiğini müşahede eder. Topluluklarda mevcut olup sosyolojik açıdan ilk iptidai tapınmayı teşkil eden Totemizmin esaslarında da tevhit dininin icabı olan kaidelere rastlamak mümkündür. Günah ve yasak manasına gelen tabu bunu göstermektedir
İnsanların geçirdiği devirler ve yer değiştirmeleri onların maddı yapılarında yapıların da farklılıklar meydana getirirken bilgi ve inançlar üzerinde de saptırıcı tesirleri bırakmıştır..