HALKI, EMEKÇİLERİ BÜTÇE GÖRÜŞMELERİNDE YOK SAYAMAZSINIZ!
KESK Tekirdağ Şubesi, hükümetlerin bugüne kadar birbirinin kopyası bütçeler ile patronlardan, zenginlerden sermayeden yana tercihlerini kullandıklarını belirterek, hükümeti bütçe görüşmeleri öncesi uyardı: “Halkın, emekçilerin bütçe süreçlerine etkin katılımını sağlayın!”
Orta Vadeli Programın 4 Eylül’de Resmi Gazetede yayınlanması ile bütçe süreci başladı. Kasım ayında yapılacak bütçe görüşmeleri öncesinde hükümeti uyaran ve taleplerini aktaran KESK Tekirdağ Şubesi, bütçelerin sadece birtakım rakamlar olmadığını hatırlatarak, ödenen vergilerden, alınan maaş ve ücretlere, yararlanılan kamu hizmetlerine kadar hayatın hemen her alanını belirlediğini belirtti.
Bir ülkedeki mevcut sistemin kimden ya da kimlerden yana olduğunu anlamanın en kolay yolunun bütçesine bakmak olduğunu ifade eden KESK, “Kaynaklar, gelirler kimlerden toplanıyor, kimlerin faydası için kullanılıyor? Temel soru budur. Bu açıdan bakıldığında ülkeyi yönetenlerin yıllardır yaptıkları birbirinin kopyası bütçeler ile tercihlerini hep patronlardan, zenginlerden, sermayeden yana kullandıkları ortadadır. Buna karşın söz konusu bütçelerde kaybeden hep halkın ezici çoğunluğunu oluşturanlar, alın teri ile geçim savaşı verenler olmuştur” ifadelerini kullandı.
‘HALK YOK SAYILDI, SAYIŞTAYIN YETKİLERİ KUŞA ÇEVRİLDİ’
Bugüne kadar yapılan bütçelerde, halkın bütçe hakkının yok sayıldığını belirten KESK, halk adına bütçeyi denetlemekle görevli Sayıştay’ın yetkilerinin de kuşa çevrildiğini kaydetti. Vergi adaletsizliğinin gittikçe derinleştiğine işaret eden KESK, hem ücretlerimizden hem de tüketimimizden kesilen vergiler patronlara, “muafiyet”, “istisna”, “teşvik”, “vergi indirimi”, “vergi affı” olarak aktarılmıştır. Vergilerimiz, faize, Kur Korumalı Mevduat (KKM) sistemine, müşteri garantili şehir hastanelerine, yol, köprü, havaalanı, tünel inşaatı müteahhitlerine, “beşli çeteye”, sermayeye gitmiştir. Halkın itibarı ayaklar altına alınırken vergilerimiz sarayın mutfak harcamalarına, yüzlerce araçlık koruma konvoylarına, nereye, kime harcandığını bilmediğimiz örtülü ödeneklere gitmiştir” dedi.
‘TÜRKİYE OECD ÜLKELERİ İÇİNDE ÖNDE GİDİYOR’
Türkiye’nin %49,38’lik TÜİK enflasyon oranı ile bile OECD ülkeleri içinde de Avrupa ülkeleri içinde de enflasyon oranında açık ara önde olduğunu ifade eden Eğitim Sen, “ Avrupa’daki 31 ülkenin yıllık enflasyonu Türkiye’nin temmuz ayında %3.23 olan aylık enflasyonun altında kalmıştır. Türkiye’de başta emekliler, asgari ücretliler, işsizler olmak üzere 70 milyon yurttaş yoksulluk sınırı altında, 30 milyon yurttaş ise açlık sınırının altında bir gelirle yaşam savaşı vermektedir. Toplumun gelirden en fazla pay alan %5’lik kesiminin geliri, en düşük pay alan %5’lik kesiminin 28 katına çıkmıştır. En zengin %1’lik kesim toplam gelirin %19’unu alırken geriye kalan %99 gelirin %81’ini paylaşmaktadır. Tıpkı enflasyonda olduğu gibi işsizlikte de TÜİK vasıtasıyla rakamlara takla attırılsa da bugün geniş tanımlı işsizlik oranı %27,2’ye çıkmıştır.
‘İŞSİZ SAYISI 11 MİLYONA ULAŞTI’
DİSK-AR çalışmasına göre geniş tanımlı kadın işsizliği %35,7’ye, geniş tanımlı toplam işsiz sayısı ise 11 milyona ulaşmıştır. Üstelik her 3 çalışandan 1’i kayıt dışıdır. Emekçilerin, dar gelirli yurttaşların içine itildiği borç batağı da büyümüştür. Çünkü ihtiyaç kredisinden konut kredisine taşıt kredisinden kredi kartlarına kadar tüm borçlanma faizlerinde astronomik artışlar yapılmıştır. Buna milyonlarca yurttaş maaşı-ücreti yetmediği için kredi kartına başvurmak zorunda kalmaktadır. Batık kredi kartı borcu son 14 ayda %333 artışla 43,7 Milyar TL’ye çıkarken batık ihtiyaç kredisi borcu ise %81 artışla 45,8 Milyar TL’ye çıkmıştır. Emekçilerin geliri eriyip borcu artarken Türkiye uluslararası sermayeye en yüksek faizi veren ülke konumuna getirilmiştir. İktidar göz göre göre ülkenin geleceğini satmaktadır. Ülkemiz amacı istihdam yaratmak ya da yatırım yapmak değil, yüksek faizden beslenmek olan ‘köpek balıklarının’ av alanına çevrilmiştir” ifadelerini kullandı.
KESK bütçe taleplerini şu şekilde sıraladı:
- Öncelikle bütçe hakkımızın önündeki engellerin kaldırılmasını, halkın, emekçilerin bütçe süreçlerine etkin katılımının sağlanmasını istiyoruz.
- Kamu hizmetlerine ve yatırımlarına bütçeden ayrılan payın artırılmasını, piyasalaştırılmasına, tasfiyesine ve özelleştirme soygununa son verilmesini istiyoruz.
- Toplumsal cinsiyete duyarlı bir bütçenin hayata geçirilmesini, kadınların güvenceli istihdamının arttırılmasını, kadınları şiddetten koruyacak kamusal hizmetlerin genişletilmesini istiyoruz.
- Vergide ve ücretlerde adalet istiyoruz. Bunun için; tükettiğimiz her şeyden alınan KDV, ÖTV gibi tüm dolaylı vergilerin düşürülmesini,
- Gelir vergisi birinci dilim oranının %15 ten %10’a düşürülerek, yoksulluk sınırına kadar olan maaşların-ücretlerin birinci vergi diliminde sabitlenmesini,
- Kar, faiz ve servet gelirlerine tanınan ayrıcalıkların kaldırılmasını, belli bir servet düzeyinin üzerindeki zenginlerden servet vergisi alınmasını,
- Vergilerimizden oluşan bütçeden alıp Kamu Özel İş birliği (KÖİ) projelerine, Kur Korumalı Mevduat (KKM) sistemine aktarılan Hazine garantilerine son verilmesini,
- Vergilerimizin, ülkenin kaynaklarının güvenlikçi politikalara, silahlanmaya değil; istihdamın, üretimi arttırılması, yoksulluğun ve işsizliğin önlenmesi, adaletin, barışın ve demokrasinin tesis edilmesi için kullanılmasını istiyoruz.
- Maaşlarımızdaki kayıpların karşılanmasını; en düşük kamu emekçisi maaşının kira, aile, yakacak yardımları ile yoksulluk sınırının üzerine çıkarılmasını istiyoruz.
- Sözleşmeli, taşeron, ücretli, vekil gibi hür türlü güvencesiz istihdama son verilmesini, tüm kamu emekçilerinin güvenceli-kadrolu istihdam edilmesini istiyoruz.
Trakya Demokrat Gazetesi sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.