İSLAM TÜRK AHLAKI
Abdul kadir Geylani hazretleri daha on beş yaşında iken evinden ayrılıp ilim öğrenmek için Bağdata gidecekti. Anası oğlunun terbiye binasına son taşı yerleştirdi.
Sakın yalan söyleme oğul dedi. Bir kervanla yola revan oldular. Yolda haramilerin saldırısına uğradılar. Sıraya dizilen kervancılara üzerinizde para ve altınları çıkarın demiş haramı başı çoğu yemin edere paramız yok dediler.
Harami başı çok zalim ve acımasız imiş. Paramız yok diyenlere şiddet uyguladılar. Ve paralarını aldılar.
Sıra küçük Abdul Kadire gelmişti harami başı derki hey çocuk sende bir şey var mi. Abdul kadir eve kırk tane altınım var. Anam cebime koyup dikmiş.
Harami başı Abdul kadirin doğru söylediğine çok etkilenmiş. Ve derki herkes inkar ederken sen altınlarının nerde olduğunu neden söylüyorsun demiş.
Abdulkadir Anam bana sakın yalan söyleme çünkü ALLAH yalan söyleyenleri sevmez demiş. Harami başı hareketsiz ve yutkunamaz hale gelmiş. Ağlamaya başlar.
Yıllardır eşkıyalık yapıyorum Hakkın rızasına karşı hareket ettim ve bu çocuk kadar olamadım. Hidayeti Abdulkadir in doğru hareketiyle ermiş. Ve herkesi parasını verir çete mensuplarını dağıtır. Ve Abdul kadiri kendi korumasıyla Bağdat a götürür. Ve yanından ayrılmaz.
Kanunların ulaşamadığı dağ başlarına Devlet korkusunun girmediği kalplere ALLAH sevgisinin ulaşıp ALLAH korkusunun girmesiyle asi bir haraminin mutlu bir hale gelmesi..
Yavuz sultan selim Mısır yolunda. Ordu hümayun saatlerce koca elinin bağ ve bahçelerinden geçer Yavuzu içinde bir endişe var Acaba askerlerim izinsiz her hangi bir meyve koparmış mi.
Gebze de ordusunu durdurur. Yeni çeri Ağasını yanına çağırarak bütün askerlerin heybelerinin aranmasını emreder. Heybeler aranır fakat hiç birinde meyve tanesi çıkmamıştır.
Yavuz derki eğer ki bir askerimin heybesinden bir meyve çıksaydı Mısır seferinden vaz geçerdim demiş.
Trakya Demokrat Gazetesi sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.