KADINLAR TURUNCU ELDİVENLERİYLE “ŞİDDETE DUR” DEDİ
Kadınlar, şiddete karşı bir araya geldi, “hak, hukuk, adalet” dedi. Ellerine giydikleri turuncu eldivenlerle “şiddete dur” mesajı veren kadınlar, ‘birlikte güçlüyüz’ çağrısında bulundu.
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü’nde Tekirdağ’da kadınlar bir araya geldi. Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi’nin organizasyonuyla Valilik binası önünden Sahil Dolgu alana kadar yürüyüş yapan kadınlar, şiddeti protesto etti.
Turuncu eldiven giyerek, “şiddete dur” mesajı veren kadınlar, “Birlikteysek Koruruz! Döviziyle de birlik olma çağrısında bulundu.
BAŞKAN YÜCEER: ‘ÇOK KÜÇÜK ADIMLAR ÇOCUK BÜYÜK MÜCADELERE SEBEP OLABİLİYOR’
Yürüyüş öncesinde konuşma yapan Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanı Candan Yüceer, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddet Günü’nün ilan edilmesinin arkasında da şiddet olduğunu anımsatarak, “Bundan 64 yıl önce 25 Kasım’da bir sabah günü bir uçurumun kenarında üç kadının cansız bedenlerinin bulunması var. Bunlar Mirabel kardeşler. Mirabel kardeşlerin acımasızca katledilmesi Dominik Cumhuriyet’inde büyük bir reaksiyona ve mücadeleye dönüştü. Bir yıl sonra da diktatörlük devrilmişti. O günden bugüne bu mücadelenin, bu birliğin, bu dayanışmanın artması tam da işte onların hayatları pahasına verdiği mücadelenin ve yarattığı kıvılcımın bir etkisi, hatta buna kelebek etkisi deniyor. Çünkü onların kendi adları kelebekmiş!” dedi.
Yüceer, “1999 yılında Birleşmiş Milletlerin bugünü Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü ilan etmesinden bugüne dünyanın her yerinde kadınlar, sesini sözünü yükseltmek için sokaktalar alandalar. Çok küçük adımlar çok büyük mücadelelere ve çok büyük sonuçlara sebep oluyor. Tarih bunlarla dolu. Bu mücadelenin bir örneği de kadın dayanışmasının şiddetle mücadelede en önemli dayanak olduğunu ifade eden bir gün olması. Peki kadınların şiddete uğramadığı bir gün var mı? Maalesef yok. Şiddet devam edebilir ama mücadelede büyüyerek devam ediyor. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğine ayrımcılığa, şiddete, tacize kadın haklarını yok sayan her türlü uygulamaya tüm adaletsizlere karşı kadınlar sesini sözünü yükseltiyor. Ve bugün bizler de 25 Kasım 2024 günü insan haklarının en acımasız şekli olan şiddete, kadına yönelik şiddete olan mücadele için eşitsizliğe ayrımcılığa karşı sesimizi sözümüzü yükseltmek için buradayız, bir aradayız” diye konuştu.
‘TÜRKİYE İYİ BİR SINAV VERMİYOR’
Albert Camus’un , ‘bir ülkeyi tanımak istiyorsanız o ülkede insanların hayatlarını nasıl kaybettiğine bakın!’ sözünü hatırlatarak konuşmasına devam eden Yüceer, “Biz de 2024 yılında Türkiye’de kadınların hayatlarını nasıl kaybettiğine baktığımızda maalesef ülkemiz adına bu anlamda iyi sınav vermediğimizi ifade ediyoruz.
Elbette Mirabel Kardeşler ‘den alınan mücadele yolunda birçok adımlar atıldı. Yasalar yapıldı, sözleşmeler imzalandı, düzeltmeler oldu bu anlamda. Ama kadına yönelik hak ihmallerinin, şiddet ve ayrımcılığın çığ gibi büyüdüğü ülkemizde kadınlar hemen hemen her gün şiddete tacize uğramakta, ekonomik, psikolojik şiddetin her türüne uğramakta ve acımasızca katledilmekte.
‘ASIL CAN YAKAN ŞİDDETİN ARKASINDAKİ ZİHNİYETTİR’
Bu şiddetin ardında bir şey var, kadın erkeği eşit görmeyen toplumsal yapı içinde kendi kimliği ile var olmasına tahammül edemeyen cinsiyetçi bir bakış açısı var. Bu bakış açısı kadına karşı şiddeti kendine hak görmekte bu şiddetin ardında eşitsizlik ve ayrımcılık var. Hala şiddet gören kadının bunu hak ettiğine yönelik, tacize uğrayan kadının buna yol açtığına yönelik çarpık bir yargı var. Asıl can yakıcı olan bu. Gündelik hale gelen şiddeti artık kanıksama, sıradanlaşması var. Bizim canımızı acıtan kısmı da bu. Ve bizim mücadele etmemiz gereken de bu.
‘KADINLARIN YÜZDE 70’İ EN GÜVENDİĞİMİZ YERDE ŞİDDET GÖRÜYOR’
Kadınlar yasalarla kuşatılmış değil, yasaların ötesinde görülmeyen ve yazılı olmayan aslında ve aslıda çok daha güçlü olan toplumu saran etkisi altına alan bir zihniyetle mücadele var. Biz bu mücadelede elbette kadınlar olarak dayanışmamızı arttıracağız. Bizi üzen diğer bir boyutu da aile, en çok güvendiğimiz en çok güvende hissettiğimiz yer. Kadınlar maalesef yüzde 70’i aile içinde aile büyükleri, eşi, sevgilileri hatta erkek çocukları tarafından şiddet görüyor.
‘GÜÇLÜ BİR POLİTİK MÜCADELE YÜRÜTÜLMESİ GEREKİYOR’
Dolayısıyla bu mücadelede ‘kadınlar kutsaldır’ ‘onlara kalkan eller kırılsın’ diyerek ya da ‘cennet anaların ayaklarının altındadır’ demekle olabilecek bir mücadele değil. Yapılması gereken güçlü bir politik mücadele. Bir an önce hukuk devletinin getirdiği sorumlulukları yerine getirmek zorundayız. Artık suçluyu değil mağduru korumak zorundayız. Dilimizi değiştirmek zorundayız, o dil çok önemli. Her şey dil ile başlar, dilimizle beraber inşallah bu zihniyeti de değiştireceğiz. Yolumuz kısa değil, uzun yolumuzun çiçeklerle bezenmiş değil engebelerle dolu ama inatla kararlılıkla hep birlikte bu mücadeleyi sürdürmek zorundayız” ifadelerini kullandı./ELÇİN YILDIRAL
Trakya Demokrat Gazetesi sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.