KENDİNİ BEĞENMİŞLERDEN KİMSEYE HAYIR GELMEZ
Gazeteciler, yazarlar, sanatçılar birbirlerine sahip çıkmalı ki, kendi aralarında bir bütünlük ve güç oluştursunlar.
Kıskançlık, çekememezlik, önünü kesme, engelleme, öteleme, küçümseme kimseye yarar sağlamaz. Bilen bilmeyene öğretecek, anlayan alamayana anlatacak ki çıta yükselsin.
Hep ben önde olayım, hep beni taltif etsinler, başta ben gideyim, lokmanın iyisini ben yiyeyim denirse, kalite düşer, iyi üretim olmaz, topluma da bir şey verilemez.
Bu bilinçle hareket edip, bu düşüncelerle el ele omuz omuza durmak ve yürümek gerekir.
Mesleki ya da sosyal gruba yeni katılan birine “sen de nereden çıktın” gibilerden bakılıp, uzaylı görmüş gibi davranılırsa, gelişme olması mümkün değil.
Her yeni gelenden bir şey öğrenilir, her yeni gelen ekibe, gruba artı bir güç katar.
Bildiğiyle yetinen, kapısını penceresini kapatıp, yeniliklerden uzak kalıp, “biz bize yeteriz” diyenler, kendisinin olduğu kadar, mesleğinin ve tolumun gelişmesine engel olur.
Toplumun gelişmesinin temel taşlarından biri de gazeteci-yazar, sanatçılardır. Yani kültür insanlarıdır. Onlar toplumu gözler, öğrenir, bilgilenir, önce kendini geliştirir, sonra da bildiklerini başka insanlara aktarıp, yol gösterir, yön verir, toplumun yolunu aydınlatır.
Kendi yolunu bulamayan, kendi karanlığında kaybolmuş kişilerden zaten kimseye hayır gelmez.
***
ŞEHİR İÇİNDEKİ BU MEZBELELİKLER NE OLACAK?
Yıllardan beri olduğu gibi duruyor. Ne sahipleri ilgileniyor ne de belediye.
Sanki bir büyük şehrin merkezi değil de dağ başı. İçinde yabani incir ağacı var, asma var, sarmaşık var, her türlü ot var.
İnsan yanından geçmeye, çocuklar sokakta top oynarken topları oraya kaçınca almaya korkuyor.
İki yıldan beri bir kirpi akşamları otların arasından çıkıp, kedilere mama koyulan köşe başına gidiyor, karnını doyurup, yuvasına dönüyor.
O yabani bitkilerin arasında yılan, çiyan, akrep gibi her türlü zehirli hayvan yaşayabilirler.
Yasabiliyor diyordum çok şükür şimdiye kadar karşılaşmadık daha.. Ama geçen gün kocaman bir kırk ayak gördüm bahçede. Örümcekler zaten çeşit çeşit.
Bunun gibi yerler şehrin her mahallesinde var. Yıkılmış evlerin arsaları olduğu gibi bırakılmış. İlgilenen hiç kimse yok. Ne etrafı çevrili ne de kendiliğinden yetişen ağaç ve otları kesen var. Allah’a emanet.
Geçen yıl belediyenin bu konuyla ilgili eski müdürlerinden birine söylediğimde “orası özel bir mülk, sahibinin bulunup, temizletilip, etrafının telle çevrilmesini sağlamak gerek. Sahipleri yapmazsa, belediye yapar, masrafı sahiplerinden alınır” demişti. Söylediğimiz söylenen yerde kaldı. Sonuç sıfır.
Buradan bir kez de yeni seçilen belediye yöneticilerine söyleyeyim bari. Belki ilgilenen çıkar. Süleymanpaşa’da şehir içindeki çöplüğe dönmüş bu boş arsaların hali ne olacak?
Siz mi temizleyip bu çirkin görüntüleri yok edeceksiniz yoksa sahiplerine mi yaptıracaksanız?
Bir cevap, bir icraat bekliyoruz..
Trakya Demokrat Gazetesi sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.