KISKANÇLIK ÖZ GÜVENSİZLİKTEN KAYNAKLANIR (1)
Kıskançlık canlıya özgü olup, doğuşla veya doğuştan sonra başlar, boyutları da zamanla değişerek şekillenir , ölünce de sonlanır. Kıskançlık çeşit çeşit olup ,cinsleri ,türleri kişilere ,eğitim düzeylerine, romantizme , törelere ,geleneklere ,etnisiteye ve ailelere göre değişir.
Kıskançlığın en güzel tanımı ;komşunun tavuğu komşuya Kaz değil tavus kuşu gibi görünür özdeyişinde gizlidir.
Türk Dil Kurumu kıskançlığı ’’ bir kimse bir üstünlük gösterdiğinde veya sevilen birisinin başkası ile ilgilendiği kanısına varıldığında takınılan olumsuz tutum ‘’diye tarif etmektedir .
Kıskançlığı bazıları da ‘’davranış bozukluğu ,genetik bozukluk , Othelle Sendromu diye adlandırılan Obsesif kıskançlık ‘’diye tanımlamaktadır.
Bana göre de işin aslı kişinin bilgisizliği , bilgisindeki donanımsızlık ve özüne güvenmeme , başkasını gözünde düşüncelerinde büyütme ve sahiplenme duygusundan kaynaklanmış olur veya olabilir.’’
Kıskançlık her yaşta hükmünü sürdürür . Örneğin ;Çocukluğum da tanıdık birisinin evine bayramlaşmaya gitmiştik. Ev sahibinin elini öptükten sonra ev sahibi teyzemin oğluna para verdi ama bana vermedi. Niçin ‘’ona para verildi de bana verilmedi? Acaba dedim kıyafetim kötüde de ondan bana verilmedi veya babası zengin de ondan mı ona para verildi diye düşündüm.
Sonra kendime karşılaştırmalı sorular sordum ve niye ayırım yapıldı ve niye eşit davranılmadı ‘’ diye .
Bana göre bu tür kıskançlık ‘’duygusallık , kayrılma kıskançlık diye tanımlanabilir. Bu tür kıskançlık bazı ailelerin çocukları arasında da görülebilir .
Örneğin bir gün bir akrabamızın evine yemeğe gitmiştik Akrabam zengindi ama çocuklarına eşit davranmıyordu. Akrabam babasının adını verdiği oğlunu kayırıyordu. Baba , o oğluna ‘’oğlum sen istersen yemeğini git ve lokantada ye. Bu gün yiyeceğimiz yemekler o kadar güzel değil ‘’ dedi. Çocuk da babasından para alarak dışarıya yemeğe gitti. Bizler ise, akrabamız eşi ve diğer çocuklarla birlikte yemeğimizi yedik.
Yemekten sonra akrabamıza ‘’ çocuklarınız birbirleriyle kavga ediyorlar mı? ‘’diye sorunca , ‘’evet kavga ediyorlar ’’ dedi ve ekledi “çocuklarımın arasında bitmeyen bir kavga var. Bu kavga uzun zamandır devam ediyor. Fakat sebebini anlamıyorum’’ dedi ,
Ben de sorunun çözümünü istiyorsanız ‘’çocukların arasında sakın ha sakın ayırım yapmayın ve lokantada yemek yiyen çocuğunuzu da asla kayırmayın ‘’ dedim. Sizlerde; siz siz olun sakın ‘’ okuyan çocuklarınızla okumayan çocuklarınız ,tembel çocuklarınız ile çalışkan çocuklarınız , güzel çocuklarınız ile çirkin çocuklarınızı , babanızın adını veya annenizin adını taşıyan çocuklarınız ile taşımayan çocuklarınızı arasında hiç bir zaman ayırım yapmayın. Onların hepsi sizin çocuklarınızdır. Aynı şekilde kız torunlarınız ile erkek torunlarınız arasında da asla bir ayırım yapmayınız.
Diğer bir kıskançlık türü de bilimsel kıskançlıktır . Bu tür kıskançlık bilim Adamları arasında sık,sık görülür.
Kendimden örnekler vermek istiyorum : ‘’Yıl 1963, Olay yeri de Malatya. Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nden 1962 yılında mezun olup Diyarbakır Zirai Mücadele Araştırma Enstitüsü’ne Ziraat Yüksek Mühendisi olarak atanmıştım Aynı sınıftan benimle birlikte diğer bir arkadaşım da buraya atanmış. Yanılmıyorsam mart ayının ortalarına doğru Malatya’ya görevli olarak meyve üreticilerine ekim ,dikim ,hastalıklarla ilgili mücadele konularında bilgi sunmak üzere gönderildik.
Arkadaşım İngilizce biliyormuş ,ben ise bilmiyordum. Arkadaşım İngilizce bildiği için , İngilizce yazılmış meyve hastalıkları kitabını eskiden okuyup hazırlanmış, (O yıllarda Türkçe kaynak kitap yoktu)
Arkadaşım üreticilere kaysı hastalıkları dahil çeşitli meyve hastalıklarıyla ilgili sorulan sorulara detaylı bilgi verdi. Üreticilerin hepsi , arkadaşımı dikkatle dinliyordu.
Arkadaşım İngilizceyi bilme avantajını çok iyi kullanmıştı. İster istemez onunla kendimi bu süreçte kıyaslayıverdim. Sonuçta kendime , bilgisizliğime kızdım ve o andan itibaren içten içe değerli meslektaşımı kıskanmaya başladım.
Bu olay ben de ayrıca aşağılık duygusunun başlanmasına da neden oldu
O gün üreticiler karşısında acizliğim , kıskançlığım veya aşağılanma duygum beni içimi perişan etti. Bu perişanlığım İngilizceyi öğrenmeme, kariyer edinmeme ve içimdeki çoban ateşinin yakılmasına vesile oldu .
Trakya Demokrat Gazetesi sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.