KONUŞAN TAVŞANIN ANAHTARLIKLARI
Hayatımda İstanbul’un önemli bir yeri vardır. Çocukluğumda başlayan akraba ziyaretlerim, yıllar sonra oraya yerleşerek hemşeriliğe kadar gitti. Bundan dolayı ülkemizin pek çok yerinde, pek çok kişiyle İstanbul’da yaşanmış olayları, anıları paylaşır dururum. İşte bu da onlardan biri:
X X
Yıllar önce işportacının biri kalabalık bir meydanda tezgâh kurar ve satışa başlar:
-Muhterem vatandaşlar! Birazdan burada inanılmaz bir gösteri yapacağım. Görmüş olduğunuz şu sandıktan biraz sonra bir tavşan çıkaracağım ve o, sorduğunuz her soruyu anında cevaplayacak.
Meraklı kalabalık gittikçe artmaya başladığında İşportacı vites değiştirir:
-Ancak, sandığı açmadan önce şu Japon malı anahtarlıklardan almanızı rica ediyorum. Hediyesi 50 kuruş.
Kahramanımız birkaç tane sattıktan sonra yine tavşan konusunu açar ve ardından yine anahtarlık satışı başlar. Ancak bu taktik birkaç defa tekrarlandıktan sonra sabırsız vatandaşların artan homurtusu, sonunda satış faslını bitirir.
İşte o çılgın an gelir ve İşportacı tam sandığı açıp konuşan tavşanı çıkaracakken, kalabalığın içinden bir ses duyulur:
-Kaçın, zabıta geliyor!
İşportacı, sandığı kaptığı gibi hemen oradan sıvışır ve vatandaşlar, ellerindeki anahtarlıklarla ortada öylece kalakalırlar!
X X
Bu olayı her hatırladığımda bir politikacının “herkese 2 anahtar (ev ve araba!) vereceğim” diyerek milyonların oyunu toplaması aklıma gelir. Gerçi kahramanımız da bu sözünü tutamadı ama bu gerçekleşmeyen vaatlerle tarihe geçmeyi başardı.
Ben seçim dönemlerini severim. Hele bazı politikacıların çılgın vaatleri beni benden alır. Beni en çok düşündüren ise, seçimin ardından bu sözleri veren liderlerin, sandıktaki oyları topladıktan hemen sonra sırra kadem basması. Kim bilir belki içimizden biri bu sırada şöyle haykırıyordur:
-Kaçın, zabıta geliyor!
Hoşça kalın…