Neresi güvenli?
Elbette bu dünyaya geldik, öleceğimizi de biliyoruz.
Fakat kim bir caninin ellerinden gelsin ister, ölüm…
Gerçi bunun içinde illa kesici bir alet gerekmiyor.
Herkes zaten bir şekilde öldürüyorken birbirini.
Yıl 2024…
Hatırlıyor musunuz? 2000 yılları gelecek, dünya değişecek ve her şey bambaşka olacaktı.
Evet teknoloji gelişti. Bununla birlikte ileriye gidileceğini düşünürken, toplum çürümeye başladı.
Gençler, her yerde ellerinde telefon, evlerinde bilgisayar ve oyunlar.
İletişim azaldı. Sorumluluktan eser kalmadı.
Bırakın bebekleri, hayvanları korumayı, kendimizi zor korur hale geldik.
Sokaklar, dehşet.
Kafalar, vahşet içeriyor.
Belki de altıncı kitlesel yok oluşa yaklaşıyoruzdur, kim bilir?
Zaten, 2 yaşında bir bebeğe nefsi kabarıyorsa bir erkeğin kopsun kıyamet ve yok olalım.
İnsanlar, erkek veya kadın rahatça katledilebiliyorsa, sokaklar sapıklar ile dolduysa, rahatça nefes alamıyorsak kopsun kıyamet.
Hele ki başımızda ki devlet yetkilileri gereni yapmıyor ve bizi koruyamıyorsa, yok olsun bu dünya.
Ve ayrıca bütün bu olaylardan fenomen olmaya çalışan birçok sosyal medya da saçma sapan paylaşımlar yapan, insanlar var.
Bunun sorumluluğu bana kalırsa ailelerde.
Nasıl yetişiyor bu çocuklar?
Nasıl bir toplum haline geldik, nelerden hoşlanıyor veya rahatsız olmuyoruz?
Bunları gördükçe, daha fazla rahatsızlık hissediyor ve can güvenliğimizin git gide daha tehlikeye gittiğini düşünmekteyim.
İşimize gücümüze veya dışarıya korkuyla çıkıyoruz.
Kimseyi tanıyamıyoruz.
Güvende değiliz.
Evimize gelebilecek miyiz?
Ruhsal bir çöküş yaşıyoruz.
Ve bu yazımın sonun da hiç iyi dileklerim yok, maalesef.
Hiçbir şeyin de değişebileceğini düşünemiyorum.
İstisnasız herkes sadece kendine iyi baksın…
Sevgiyle kalın…