ÖĞRETMEN
Bir çocuğuanne ve babasından sonra hayata hazırlayan öğretmendir. Eğitir, öğretir. Sadece bir çocuğu değil toplumu da eğiten, öğretendir öğretmen. O yüzdendir ki kutsaldır öğretmenler, öğretmenlik…
O yüzdendir ki yeni neslin mimarı olarak öğretmenleri işaret etmiştir Başöğretmenimiz Atatürk, “Öğretmenler! Yeni nesli, cumhuriyetin fedakâr öğretmen ve eğitimcileri, sizler yetiştireceksiniz. Ve yeni nesil, sizin eseriniz olacaktır. Eserin kıymeti, sizin maharetiniz ve fedakârlığınız derecesiyle orantılı bulunacaktır. Cumhuriyet; fikren, ilmen, fennen, bedenen kuvvetli ve yüksek karakterli koruyucular ister! Yeni nesli, bu özellik ve kabiliyette yetiştirmek sizin elinizdedir… Sizin başarınız, Cumhuriyetin başarısı olacaktır.”diyerek.
O, Millî Mücadele’nin en çetin koşullarında dahi, Maarif Kongresi’nin mimarı olmuştur. Öğretmenlerin sorumluluğunun ve öneminin farkındadır. Cumhuriyet kurulduktan sonra da öğretmenler onun için her zaman baş tacı olmuştur. Elbetteki görevini iyi yapan öğretmenler…Milletvekili maaşları söz konusu olduğunda, öğretmen maaşlarını geçmemesini söyler. Başöğretmendir çünkü o, gerçek bir öğretmen.
Peki bugün, Cumhuriyet ilk yüzyılını tamamlamışken durum nedir? Adeta sıfırdan başladığımız bu yolda, öğretmenlere hak ettikleri değeri ilk günkü kadar verebiliyor muyuz?Öğretmenler sadece Kenan Evren tarafından Öğretmenler Günü olarak ilan edilen 24 Kasım’da mı hatırlanmalı?
Bugün bırakın öğretmenlere verilen değeri veya eğitimin, müfredatın kalitesini… Öğretmen olmak isteyen Eğitim Fakültesi çıkışlı öğrenciler için dahi öğretmen olabilmek, atanabilmek bir zulüm hâline geldi. Ellerindeki imkânlarla 4 yıl ailelerinden uzakta okul bitiriyorlar. Sonrasında KPPS adı verilen sınava giriyorlar. Yeterli puan alırlarsa sözlü mülakata giriyorlar. Bu mülakatı da geçince atanabiliyorlarsa atanabiliyorlar.Atanacak öğretmen sayısını dahi yukardakiler belirliyor. Mülakat saçmalığını, adaletsizliğini, torpili meşrulaştırmak için millete dayatıyorlar. Mülakatta da “Reis deyince aklınıza ne geliyor?” diye soruyorlar. Cevap ne? Temel Reis mi, yoksa suç çetesi reisi mi? Hangisi?
Tüm bunlar olurken geçtiğimiz hafta bir öğretmenimiz, İbrahim Okutgan Iraklı bir öğrenci tarafından katledildi. Öğrencinin zaten ilk vukuatı değilmiş, daha önce yaptıkları dolayısıyla bir sürü okul değiştirmiş. Som okulunda da öğretmenimizi öldürdü. Katil belli, tamam da asıl sorumlular kim? Öğretmenimizi bir Iraklı’nın kurşununa feda ettirenler kim? Önünü alacaklar mı bu işin? İbrahim Öğretmen son olacak mı?
Yurdun dört bir yanında öğretmenler ders bıraktılar. İbrahim Öğretmen’in başına gelenleri lanetlemek için sokaklara döküldüler. Aynı şey kendi başlarına gelmesin diye. Yaşama hakkı için…
Aynı gün başkaları da sokaktaydı ama katledilen öğretmenimiz için değil, Gazze için. Gazze’de büyük bir insanlık dramı yaşanıyor, bunu kimse inkâr edemez. Ama kendi ülkemizde yaşananlara ses çıkarmayıp göz yumup başkalarına feryat edersek bu ikiyüzlülük ve samimiyetsizliktir. Bunların yaptığı tam olarak o.
Katledilen öğretmenimiz maalesef ki ilk değil. Daha önce de onlarca, yüzlerce öğretmenimiz katledildi. Teröristler tarafından şehit edilen öğretmenlerimiz oldu, Tekirdağlı öğretmenimiz Neşe Alten gibi…
Dileriz ki bu son olsun, iş başındakiler artık bir şeylerin farkına varsın.
Katledilen öğretmenimize, öğretmenlerimize rahmet diliyorum. Canları pahasına bizleri eğiten, öğreten öğretmenlerimizin önünde saygıyla eğiliyorum.
Trakya Demokrat Gazetesi sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.