Dolar 34,2398
Euro 37,6309
Altın 2.920,13
BİST 9.109,34
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Tekirdağ 27°C
Az Bulutlu
Tekirdağ
27°C
Az Bulutlu
Paz 24°C
Pts 24°C
Sal 24°C
Çar 26°C

VATANDAŞ PAZARDA DOLAŞIYOR BİR ŞEY ALAMIYOR

11 Haziran 2024 10:07

Bildiğiniz gibi potikacılarımız mahalli seçimlerden önce  “1 Nisan 2024  farklı bir gün olacak. Her şey daha güzel olacak” diyerek, iyi ve güzel günler yaşatacaklarına dair bizlere söz verdiler.

Belediye başkanlarının çoğu değişti, yenileri iş başına geldi. Ancak seçimin üzerinden iki aydan fazla süre geçmesine karşın çevremizde henüz iyi ve olumlu yönde bir değişim göremiyoruz.

Sokaklar hala kirli, sivrisineklerle uygun şekilde mücadele yapılmıyor, su parası azalmıyor, doğalgaz ve elektrik faturasında bir azalma söz konusu değil. Yaz aylarına girmiş olsak da pazarda satılan meyvenin, sebzenin fiyatında bir düşme yok.
Diyeceksiniz ki “Belediye başkanları henüz yeni değişti. Dün bir, bugün iki, bekle, zamanı gelince olumlu değişimler görülecek. Etrafımız güllük gülistanlık olacak”.

Biz yıllardır beklediğimiz gibi yine bekleriz de… Fakir fukaranın, emekçinin, emeklinin, işçinin beklemeye vakti yok. Bütün çabamız, arzumuz; “halkın ekonomisi düzelsin, yaşamı çağdaş ülke insanlarınki gibi olsun yönünde”.
Bugün bu duygular eşliğinde haftalık alış-veriş yapmak üzere  semt pazarına gittim. Etrafımı seyrederken alışverişe gelen insanların bazılarının ellerindeki filenin yarısı boş dolaşıp durduklarını  gördüm.

Pazar arabasıyla alışverişe gelenlerin de yine iki üç çeşit üründen başka bir şey alamadığını fark ettim.

Pazar yerinin ortalarına doğru geldiğimde, yaş almış bir kadınla, satıcı arasında geçen diyaloğa tesadüfen tanık oldum. Kadın, satıcıya, “Domates kaç lira?” diye sordu. Satıcı, “40 lira” dedi.
“Ya patlıcan, biber, fasulye…?”
“Patlıcan 30, biber 40, yeşil fasulye de 60 lira.”
Kadın bu kez, “Kıvırcık marulla, yeşil soğan kaç lira?” diye sorunca, satıcı sakin sakin, “Marul 35, yeşil soğanın demeti de 10 lira” diye cevap verdi.

Kadın hüzünlü  bir şekilde satıcıya, “Oğlum bunlar bana çok pahalı geldi. Ben nasıl alacağım bunları, bilmiyorum? Ben emekli bir memurum, maaşım on bin lira. Zaten geçinemiyoruz” deyince, satıcı, “Abla, biz de bu malları halden pahalıya alıyoruz. Üstüne birkaç kuruş kar ekleyerek  satıyoruz. Mal az olunca fiyatı da yüksek oluyor. Suç benim değil. Şikayetiniz varsa belediye başkanına, hükümete iletin” dedi.

İster istemez konuşmalarına  tanık olduğum için araya girip, satıcıya,  “size bir  soru da ben sorabilir miyim?” dedim. “Sor amca”, dedi.

“Tezgâhınızdaki mallar ilaçlı mı, değil mi? Ve bu mallar hale hangi yörelerden geliyor?” dedim.

“Amca, gördüğünüz bu mallar Mersin’den geliyor. İlaçlı mı,  ilaçsız mı  bilmiyorum.  Siz de sorularınızı bi zahmet hanım ablam gibi  belediye başkanımıza, hükümetimize  sorun”, dedi ve ekledi: “Şahit  olduğunuz gibi, hep konuşuyoruz ama ben şimdiye kadar  siftah bile yapmadım. Bakan çok, fiyatlarını  soran  çok  ama alıcı yok.”

Oradan ayrılarak karpuz, çilek, kiraz, kayısı satan tezgâhın önüne geldim. Etiket fiyatlarına baktım;  her şey ateş pahası. Karpuzun  kilosu 15 lira. Düşündüm, bir karpuz alsam, kabak fidesine  aşılandığından, çok büyüktü ve en az  100 lira ödemem gerekirdi.  Dilimini satın alsam,  o da  ucuz  değil.  Ayrıca karpuzun diliminden sağa sola suyu akacak, eve  getirinceye kadar tadı  kaçacak. Almaktan vazgeçtim  Kayısı, kiraz, şeftali, nektarin; her birinin  kilosu 60 -70 liradan aşağı  değil. Tek kelime ile  sebzeler de, meyveler de pahalı.

Kadının dediği gibi, en düşük  emekli maaşı,  asgari ücretlinin aldığı maaşı  hemen hemen  yarısı gibi olunca, tezgâhlara  bakan da  çok olur, soru soran da. Ama satın alan var mı, onu da pazara gelin görün.

Sonuç olarak üretim yetersizliği, sebze, meyve fiyatlarının yüksek olmasına neden oluyor. Çözümü  için nüfusumuza yeterli düzeyde tarımsal  üretimin sağlanması  gerekir. Bunun için tarımda girdiler ucuzlatılmalı,  devletimiz çiftçilerimizi desteklemelidir. Ülke çapında Havza Planlama Projeleri mutlaka uygulamaya konulmalıdır. Devletimizin tarımsal  sanayiye, tarımda üretim projelerinin ödenekleri, yatırımları çağdaş ülkelerde olduğu gibi tatmin edici düzeyde  olmalıdır. Tarım arazileri  tarım dışı amaçlar doğrultusunda  kullanımları engellenip, yasaklanmalıdır. Doğanın sahip olduğu ekosistemlerin bozulmasına da izin verilmemelidir. Üretici asla mağdur edilmemelidir.

Çocuklarımızı torunlarımızı iyi beslersek, gelecek kuşaklar sağlıklı olur. O zaman ülkemiz de hak ettiği yere gelmiş, çağın çağdaşı bir ülke olur.

 


Trakya Demokrat Gazetesi sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
17 Mayıs 2024 09:51
29 Mart 2024 11:09
Haberler