YİRMİ YILDIR NEREDE BU DEVLET AKLI
TBMM’deki Tüketiciyi Koruma Kanunu görüşmelerinde söz alan İYİ Parti Tekirdağ Milletvekili Selcan Taşçı, Öcalan’ı Meclis kürsüsünden konuşturma teklifine sert tepki gösterdi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, PKK terör örgütünün cani başına “Gelsin TBMM’de, DEM Parti grup toplantısında konuşsun, terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın” çağrısını “devlet aklı” diye savunanlara, sözünü ettikleri devlet aklının çözüm sürecinde veya ülke sığınmacı istilasına uğrarken nerede olduğunu soran Taşçı, “Bizim için artık sadece millet aklı var” dedi.
SIFIRLANMIŞ PKK’YA CAN SUYU OLDUNUZ
İYİ Partili vekil Genel Kurul’a, “ Bu ülke, sığınmacı hendeğine çevrilirken neredeydi bu devlet aklı? Toplumsal çürümeye, ekonomik yüküne, güvenlik tehlikesine rağmen, hala, Avrupa’nın almadıklarını da, kovduklarını da alacağız, kapımız bu işgale açık olmaya devam edecek denirken nerede bu devlet aklı! 2000’lerin başında terör sıfırlandığı halde, sinmiş terör örgütünü çözüm diye, barış diye, müzakere diye inlerinden çıkarıp da palazlandıran ihanet süreci başlatılırken, Habur’da hukuk ayaklar altına alınırken, metropoller cephaneliğe çevrilir ve Ankara’da Güvenpark’ta… Ve İstanbul’da Dolmabahçe’de… Ve Çukurca’da, Tunceli’de, Gaziantep’te… Yüzlerce vatan evladı katledilir, Lice’de alçak terör örgütünün kurucularının heykelleri dikilirken neredeydi?” diye sordu.
TAŞLAR BAĞLANIP İTLER SALINDI
Konuşmasında kumpas sürecini de hatırlatan Taşçı, sorularını “O lanet bebek katili, “barış güvercini”, Genelkurmay Başkanı terörist ilan edilirken; O alçak, aşağılık katili getiren, sorgulayan komutanlar, teröriste nefes aldırmayan kahramanlar hücrelere tıkılırken; Taşlar bağlanır, itler salınırken, Neredeydi bu devlet aklı! Kendi içinde kendine paralel yapılar kurulurken neredeydi ya; o da mı aldatıldı?” Şeklinde sürdürdü. Türkiye Cumhuriyeti’nin devlet aklını, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile devletin partileştiği, hatta şahıslaştığı gün kaybettiğini vurgulayan Taşçı, Mahmud Şevket Paşa’nın askere hitabına atıfta bulunarak “Türkiye Cumhuriyeti’nin kuvvetler ayrılığına dayalı hukuk devleti niteliği yeniden işler hale gelene kadar güvendiğimiz yalnız ve ancak millet aklıdır bizim! Ona sığınıyor ve… Bir asır önce payitahtın erbabı namusunun pencerelerden bile bakmaya cesaret edemediği günlerde uyan borusu olan soruyu tekrarlıyorum: Vatan gidiyor, millet mahvoluyor! Ne duruyoruz? Sizde cesaret, sizde hamiyet yok mu? Yok mu ki; Bu yüce meclisin, bir emperyalist tezgahın aparatı yapılmaya çalışıldığını; Görmezden, duymazdan, bilmezden geliyorsunuz! Ve sonra da sıfatlarınızı, rozetlerinizi, koltuklarınızı feda edemediğiniz bir kutlu ülküye evlatlarını feda etmiş, Türk Milleti’nin vekili olduğunuzu iddia edebiliyorsunuz!” ifadelerini kullandı.
PKK’YI DA, PKK TERÖR ÖRGÜTÜNÜ SİYASALLAŞTIRMAYA ÇALIŞANLARI DA LANETLİYORUM.
Selcan Taşçı Öcalan’ın, Bahçeli Tarafından Meclise Davet Edilmesine Sert Tepki Gösterdi, “PKK’ya Terör Örgütü Diyemeyenleri, Terör Örgütünün Siyasallaşmasının Yolunu Açanları, Açacak Olanları Lanetliyorum” dedi.
Taşçı, TUSAŞ şehitlerine rahmet dilerken de, “Milli Savunma Sanayimizin kalbini; TUSAŞ’ı hedef alan saldırıyı lanetliyorum. Saldırıyı düzenleyen PKK terör örgütünü lanetliyorum. PKK terör örgütünü siyasallaştırmaya çalışanları da lanetliyorum. Kara bir gün, öyle bir günde, Ankara yanarken, Burada, neden can hıraş şekilde, temel motivasyonu bir Çin firmasına kıyaktan öte gitmeyen bir kanunun görüşülmesinde ısrar edildiğini anlamakta da zorlanıyorum” diye konuştu. Taşçı’nın konuşmasının tamamı şöyle: Şehitlerimiz var; Allah rahmet eylesin… Önce ailelerinin ve sonra bütün Türk Milleti’nin başı sağolsun… Yaralılarımız var; acil şifalar diliyorum… Milli Savunma Sanayimizin kalbini; TUSAŞ’ı hedef alan saldırıyı lanetliyorum. Kara bir gün… Kadın şiddeti de uzun uzun konuşuldu halbuki ama kınanmaya değer görülmedi herhalde, milli bir görevde hainlerce, katledilince… şehitlerimizden biri Zahide Güçlü, eşinin gönderdiği evlilik yıldönümü çiçeğini almak için nizamiyeye indiği sırada maruz kaldı saldırıya! Böyle bir günde, Ankara yanarken, Burada, neden can hıraş şekilde, temel motivasyonu bir Çin firmasına kıyaktan öte gitmeyen bir kanunun görüşülmesinde ısrar edildiğini anlamakta zorlanıyorum. Başka koşullar altında olsa kalın kalın altını çizeceğim bambaşka şeyler olacaktı elbette; “Emekli maaşı” dediğimizde; Asgari ücret… Öğretmen ataması? Tekniker ataması? Engelli ataması? Okullara temizlik görevlisi, güvenlik görevlisi ataması? Devlet yurtlarının arttırılması… Yıkılan okulların yapılması… Evlatlarımıza bir öğün yemek ya, bir öğün yemek? Dediğimizde “kaynak yok” diyen, Bu kadar derin kaynak yoksulluğu çeken ülkede, önce Çinli BYD’ye o günün kuruyla 132 milyarlık kıyak, şimdi yine Çinli Trendyol’un çıkarına, emekli maaşlarını asgari ücret seviyesine getirmenin yıllık maliyetinden daha yüksek, bir meblağı silebilmek için sergilenen bu çabanın kaynağını daha uzun sormak isterdim… Madem bir imtiyaz var; karşılığı ne? Biz ne kazanıyoruz? Doğu Türkistan Türklüğü’nün hak ve hürriyetlerini mi kazanıyoruz? Kısırlaştırmayı mı bitiriyor, kampları mı kapatıyor, asimilasyonu mu sonlandırıyor Çin? Öyleyse, İsa Yusuf Alptekin’in, Osman Batur’un, Mehmet Emin Buğra’nın ruhları huzur bulacaksa, hem vallahi hem billahi helali hoş olsun! Ama kıymetli milletvekilleri… Benim, Bizim, Bu kürsüde, milletimizin tasasını, ihtiyacını konuşabilmemiz için her şeyden önce bu kürsünün tarihi misyonunu koruyabiliyor olmamız gerekir! İşgale karşı direniştir bu kürsü! İhanete karşı sadakattir! Uğradığımız, ilk olmayan, terör örgütünün kökünü kazımak yerine ona siyasi alan açmakta ısrar edildiği müddetçe son da olmayacak terör saldırısı dışında… Terör ele başı, üstelik buna yeltenmenin bedelinin ne kadar ağır olduğunu tecrübe etmişken, neredeyse cankurtaran mertebesine yükseltilebildiği için de Kara Bir Gün… Teklif sahipleri yastadır; teselli olsun; paşa da yapın! Kara Bir Gün; zira Kurtuluş Savaşı’nın kutlu karargahının kürsüsü, Ali Fuat Bey’in, Şemsettin Efendi’nin, Cemalettin Çelebi’nin, Hamdullah Suphi’nin, Fevzi Çakmak’ın, Mustafa Kemal’in kürsüsü saldırı altında! Ve bu saldırı devlet aklıyla meşrulaştırılmaya çalışılmakta! Bu ülke, sığınmacı hendeğine çevrilirken neredeydi bu devlet aklı? Toplumsal çürümeye, ekonomik yüküne, güvenlik tehlikesine rağmen, hala, Avrupa’nın almadıklarını da, kovduklarını da alacağız, kapımız bu işgale açık olmaya devam edecek denirken nerede bu devlet aklı! 2000’lerin başında terör sıfırlandığı halde, sinmiş terör örgütünü çözüm diye, barış diye, müzakere diye inlerinden çıkarıp da palazlandıran ihanet süreci başlatılırken, Habur’da hukuk ayaklar altına alınırken, metropoller cephaneliğe çevrilir, Ve Ankara’da Güvenpark’ta… Ve İstanbul’da Dolmabahçe’de… Ve Çukurca’da, Tunceli’de, Gaziantep’te… Yüzlerce vatan evladı katledilir, Lice’de alçak terör örgütünün kurucularının heykelleri dikilirken neredeydi? O lanet bebek katili, “barış güvercini”, Genelkurmay Başkanı terörist ilan edilirken; O alçak, aşağılık katili getiren, sorgulayan komutanlar, teröriste nefes aldırmayan kahramanlar hücrelere tıkılırken; Taşlar bağlanır, itler salınırken, Neredeydi bu devlet aklı! Kendi içinde kendine paralel yapılar kurulurken neredeydi ya; o da mı aldatıldı! Binlerce yıllık bir geleneği olan Türk devletinin elbet bir aklı vardı; Ama, Devletin partileştiği… Devletin şahıslaştığı bu sisteme geçildiği gün itibarıyla geçmiş olsun! Türkiye Cumhuriyeti’nin kuvvetler ayrılığına dayalı hukuk devleti niteliği yeniden işler hale gelene kadar güvendiğimiz yalnız ve ancak millet aklıdır bizim! Ona sığınıyor ve… Bir asır önce payitahtın erbabı namusunun pencerelerden bile bakmaya cesaret edemediği günlerde uyan borusu olan soruyu tekrarlıyorum: Vatan gidiyor, millet mahvoluyor! Ne duruyoruz? Sizde cesaret, sizde hamiyet yok mu? Yok mu ki; Bu yüce meclisin, bir emperyalist tezgahın aparatı yapılmaya çalışıldığını; Görmezden, duymazdan, bilmezden geliyorsunuz! Ve sonra da sıfatlarınızı, rozetlerinizi, koltuklarınızı feda edemediğiniz bir kutlu ülküye evlatlarını feda etmiş, Türk Milleti’nin vekili olduğunuzu iddia edebiliyorsunuz!
Trakya Demokrat Gazetesi sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.