ZAM ORANI ALTIN TERİMİZE HAKARET, UTANÇ VERİCİ DURUMDUR

Yüzde 11,54’lük memur zammına karşı harekete geçen kamu çalışanları, yurt genelinde iş bıraktı. Kamu çalışanları açıklanan oranın alın terlerine büyük hakaret olduğunun altını çizerek, Hükümet’in kendi alacaklarına yaptığı zam oranları ortadayken, bizlere reva görülen maaş artış oranı utanç verici bir durumdur” dedi.
Memur zammı yüzde 11,54 olarak belirlendi. Yaklaşık 2,5 milyon sosyal destek ödemesi alan vatandaşı da ilgilendiren karara karşı kamu çalışanları ülke genelinde iş bıraktı. Kamu çalışanları, yüzde 11,54’lük zamma karşı yurdun dört bir yanında meydanlara çıktı.
HALAYLARLA ISINDILAR
Tekirdağ’da Hasan Ali Yücel Meydanı’nda soğuk havaya rağmen bir araya gelen Birleşik Kamu İş Konfederasyonu (BİRLEŞİK KAMU-İŞ) Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Tekirdağ Şubeler Platformu, Tüm Yerel Sen Tekirdağ Şubesi, Tarım Orman –Sen Tekirdağ Şubesi, Eğitim Sen Tekirdağ Şubesi, Eğitim-İş 1 ve 2 No’lu Tekirdağ Şubesi’ne bağlı kamu çalışanları halaylarla ısındı.
SİYASİLER DESTEK VERDİ
CHP Tekirdağ Milletvekilleri Nurten Yontar, İlhami Özcan Aygun, Süleymanpaşa Belediye Başkanı Volkan Nallar ve Başkan Yardımcısı Emin Benan Utku, CHP İl Başkanlığı ve CHP Süleymanpaşa İlçe Başkanı Ali Engin’in destek verdiği eylemde daha sonra basın açıklamasına geçildi. KESK adına açıklamayı Özgül Solar yaptı.
KESK: MAAŞLARIMIZ MUM GİBİ ERİYOR
Kamu emekçileri olarak, toplumun diğer kesimleri gibi, yıllardır artan enflasyon, hayat pahalılığı ve düşük ücret zamları karşısında yoksullaşmaya mahkûm edildiklerini söyleyen Solar, “Alım gücümüz düşerken, en temel ihtiyaçlarımızı bile karşılamakta zorlanıyoruz” dedi.
TÜİK tarafından açıklanan enflasyon rakamları gerçeğin birazını bile yansıtmadığını söyleyen Solar, “Maaşlarımız mum gibi eriyor ve ülke olarak hızla yoksulluğa sürükleniyoruz. 2025 yılını yüzde 30’luk asgari ücret zammının yanı sıra, kamu emekçileri ve memur emeklilerine yapılan yüzde 11,54; işçiler ve işçi emeklilerine reva görülen yüzde 15,75’lik sefalet zamları ile karşıladık. 1 Ocak’tan itibaren vergi ve harçlara yüzde 44 zam yapıldı. 2025 bütçesine göre attığımız her adımda ödediğimiz KDV’de geçtiğimiz yıla göre yüzde 81, ÖTV’de ise yüzde 51 artış olacak. Hükümetin kendi alacaklarına yaptığı zam oranları ortadayken, kamu emekçilerine ve emeklilere reva görülen maaş artış oranının sadece yüzde 11,54 olması utanç verici bir durumdur. İş yerlerinde alın teri döken bizler, enflasyon karşısında ezilirken sermaye her geçen gün daha fazla kâr ediyor. Vergi yükünün büyük bölümü emekçilerin omuzlarına yıkılırken, zenginlerin vergi borçları birer birer siliniyor. Kamu kaynakları, halkın ihtiyaçları yerine sermayeye ve yandaş projelere aktarılıyor. Bu adaletsiz düzenin bedelini yıllardır neden sadece biz emekçiler ödüyoruz? Kamu emekçilerinin, işçilerin, emeklilerin “insanca yaşayacak ücret” taleplerini görmezden gelen siyasi iktidarın ücretlerimizi baskılayıp, boğazımızı sıkarak uygulamaya çalıştığı ekonomik programa karşı kamu emekçileri olarak itiraz ediyoruz” diye konuştu.
Temel tüketim maddelerine ve kiralara yapılan yüksek oranlı zamların, kamu emekçilerinin geçim koşullarını zorlaştırdığını, alım gücünü her geçen gün biraz daha düşmesine neden olduğunu dile getiren Solar, Kamu emekçileri, bu ülkenin eğitimini, sağlığını, yerel yönetimlerini, altyapısını ve sosyal hizmetlerini omuzlarında taşıyanlardır. Ancak, yıllardır emeğimizin karşılığını alamıyor, her geçen gün daha fazla yoksullaşıyoruz. Enflasyon, hayat pahalılığı ve düşük zam politikalarına karşı sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz” diyerek talepleri sıraladı:
✓ Tüm emekçiler için insanca yaşanabilir bir ücret ve adil bir gelir dağılımı İSTİYORUZ! ✓ Eşit işe ; eşit ücret talep ediyoruz.
✓ Bu sefalet zam aldatmacasına karşı, en düşük memur maaşının acilen yoksulluk sınırının üzerine yani 79.000 TL’ye çıkartılmasını talep ediyoruz.
✓ Başta metropoller olmak üzere barınma ihtiyacımızı imkansız hale getiren kira fiyatlarına karşı, güncel verilere denk düşen kira yardımı talep ediyoruz
✓ Asgari ücretin, insan onuruna yaraşır bir ücret düzeyine çıkartılmasını talep ediyoruz.
✓ İşyerlerinde ücretsiz kreş açılmasını talep ediyoruz.
✓ Kamuda mülakat değil, liyakat, yani kadrolu güvenceli istihdam talep ediyoruz.
✓ Seyyanen zamların, ek ödemelerin emekliliğe yansıtılmasını, insanca yaşayabileceğimiz bir emeklilik talep ediyoruz.
✓ Kamu kaynaklarının “müşteri garantili” projeler için değil, halk için kullanılmışını talep ediyoruz.
✓ Vergide adalet, az kazanandan az, çok kazanandan çok, yani adil bir vergi sistemi ve 1. Vergi diliminin %10’a düşürülmesi ve sabitlenmesini istiyoruz.
✓ Bizleri toplu sözleşme masası adı altında, siyasal iktidarın iki dudağı arasına bırakan ve tüm yetki ve kararın hükümete terk edildiği sahte sendika yasasına karşı, gerçek grevli bir toplu sözleşme düzenlemesi.”
BİRLEŞİK KAMU İŞ: ‘ALINTERİMİZE VE EMEĞİMİZE YAPILMIŞ BÜYÜK BİR HAKARETTİR’
Birleşik Kamu İş İl Başkanlığı adına açıklamayı ise Fulya Gümüşhan ve Barış Özer okudu. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı %44,38’lik yıllık enflasyon oranının çarşıda, pazarda yaşanışlan gerçeklerle asla bağdaşmadığının altı çizilen açıklamada, kamu emekçilerinin maaşlarına %11,54 gibi trajikomik bir zam uygulamanın, alın terine ve emeğe yapılmış büyük bir hakaret olarak değerlendirildi.
Açıklamada, “Üstelik bu hakaret yalnızca kamu emekçilerini değil, toplumun geniş kesimlerini de derinden yaralamaktadır. Ekonomik krizle her gün biraz daha ağırlaşan hayat koşulları, temel ihtiyaçlarımızı bile karşılayamayacak duruma gelmemize yol açmıştır. Açlık sınırında yaşamaya zorlanan milyonlar olarak, bu düzenin sürdürülemez olduğunu haykırıyoruz” ifadelerine yer verilerek, artık zamlar, sıradan bir haber olmaktan çıkıp emekçilerin günlük yaşamını alt üst eden bir gerçekliğe dönüştüğünün altı çizildi.
Açıklamada, “2025 yılına, milyonlarca çalışanı ilgilendiren %30’luk asgari ücret zammı, memur emeklilerine reva görülen %11,54’lük sefalet artışı ve işçi emeklilerine verilen %15,75’lik zam ile girdik. Bu zamlar yurttaşlarımızın büyük bir çoğunluğunu açlığa mahkum etmektir. Bu kölelik düzeni ile hayatta kalmak mümkün değildir.
Cumhurbaşkanı’nın “fahiş fiyatlı ürünleri boykot edin” çağrısı, siyasi iktidarın halktan ne kadar kopuk olduğunu bir kez daha gözler önüne sermiştir. Emekçi ve emeklilere yapılan bu boykot çağrısı, bir avuç ayrıcalıklı azınlığın sokaktan, çarşıdan ve halkın gerçeklerinden tamamen uzaklaştığını açıkça göstermektedir.
Sayın Erdoğan’a soruyoruz: Elimizde bir simit, bir bardak çayla daha neyi boykot edelim? Elektrik faturasını mı? Çocukların eğitim masraflarını mı? Market reyonlarını mı? Ulaşımı mı?
Halkın alın teriyle oluşturulan kamu kaynaklarının, halkın refahı yerine rant projelerine ve yandaş şirketlerin kasalarına akıtılması, vicdanları yaralayan bir haksızlıktır. Yandaş şirketlerin, kamu kaynaklarını talan edercesine sahiplenmesi ve üstüne üstlük vergi indirimi gibi ayrıcalıklar bekleyen bir yüzsüzlüğe bürünmesi artık sabır sınırlarını aşmıştır. Halk, yokluk içinde yaşam mücadelesi verirken, kaynakların bir avuç yandaşa peşkeş çekilmesine göz yummayacak ve bu talan düzeninin değişmesi için mücadeleye devam edeceğiz” ifadelerine yer verildi.
- Ancak, en düşük memur maaşına %100 zam yapılmasıyla insan onuruna yaraşır asgari bir ücret seviyesine ulaşılacaktır.
- Asgari ücret işçi sendikaları ve konfederasyonlarının söz sahibi olduğu bir komisyon tarafından belirlenmelidir.
- Kadın emekçilerin üretim sürecine eşit koşullarda katılabilmesi için iş yerlerinde ücretsiz kreşler açılmalıdır. Bu adım, yalnızca kadınların ekonomik özgürlüklerine katkı sağlamakla kalmayacak, aynı zamanda toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesine de güç kazandıracaktır.
- Halkın sırtına yüklenen adaletsiz vergiler, emekçinin alın terine yapılan açık bir gasp haline gelmiştir. Vergi adaleti sağlanmalı, ücretli çalışanların vergi dilimi %15’e sabitlenmeli, temel ihtiyaçlara uygulanan dolaylı vergiler kaldırılmalıdır.
- Yandaş sendikaların dilenci gibi refah payı talebine karşı, gerçek bir toplu sözleşme mutabakatı sağlanmalıdır. Alacağımız her zam taban aylığımıza ve emekliliğimize yansıtılmalıdır.
- İşverenin güdümünde olmayan, bağımsız kamu emekçileri konfederasyonlarının söz sahibi olduğu bir toplu sözleşme sistemi şarttır!
- Eşit işe eşit ücret talebimizden asla vazgeçmeyeceğiz!
- Kamu kurumlarındaki mülakat uygulamasına son verilerek liyakatin esas alındığı bir sistem kurulmalıdır. /ELÇİN YILDIRAL