Dolar 32,3653
Euro 34,9637
Altın 2.325,37
BİST 9.079,97
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Tekirdağ 20°C
Parçalı Bulutlu
Tekirdağ
20°C
Parçalı Bulutlu
Cts 23°C
Paz 23°C
Pts 24°C
Sal 19°C

‘CİNSİYETE DUYARSIZ BÜTÇE’

‘CİNSİYETE DUYARSIZ BÜTÇE’
13 Aralık 2021 13:19
A+
A-

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Tekirdağ Milletvekili Dr. Candan Yüceer, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı 2022 yılı bütçe teklifine tepki gösterdi: “Kadınların haklarını gözetmesi gereken Bakanlığın bütçesi bile cinsiyete duyarsız bir bütçe”
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile bağlı kurum ve kuruluşların bütçe teklifi ele alındı. CHP Grubu adına söz alan Tekirdağ Milletvekili, TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu Üyesi Dr. Candan Yüceer, “Bu bütçe, pandemi koşullarında yapılan ikinci bütçe. Ekonomik kriz ve iki yıldır süregiden salgının sonuçları nedeniyle beklerdik ki işsiz, aşsız kalanların derdi; şiddete uğrayan, salgının yükü omuzlarına yüklenen kadınların derdi; ihmal ve istismara uğrayan, çalışmak zorunda bırakılan ve iş cinayetlerine kurban giden çocukların derdi; pandemi koşullarında hayatları daha da zorlaşan engellilerin, emeklilerin, yaşlıların derdi ve 3600 ek göstergeyle umutlandırdığınız yüz binlerce kamu personelinin, EYT’lilerin derdi bu bütçenin derdi, sizlerin derdi olsun ama görüyoruz ki sizlerin derdi bu değil. Derdiniz iktidarınız, derdiniz şatafatınız, derdiniz beslemeye, yedirmeye doyamadığınız yandaş müteahhitleriniz, yandaş vakıflarınız. Hâlâ vatandaştan aldığınız vergileri yandaşlara dağıtmaya, şatafat içinde yaşamaya devam ediyorsunuz” dedi.
Yüceer, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı 2022 yılı bütçe teklifine ilişkin yaptığı konuşmasını şöyle sürdürdü:
2022 bütçesinden yandaş müteahhitlere 42 milyar lira garanti ödemesi yapılacak, bu bütçenin en az 240 milyarı faizcilere gidecek. İyi ki faize karşısınız, faize karşı olmasanız ne olacaktı acaba? Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının bütçesi 66 milyar 131 milyon lira. Yani bu bütçenin yaklaşık 4 katı kadınlara, çocuklara, engellilere, sosyal hizmetlere değil, bir avuç tefeciye ayrılmış durumda. Biz ‘Bu bütçe; yandaşın, faizcinin, sarayın bütçesi.’ derken boşuna demiyoruz.
Yapılan bütçe sunumunda, dalga geçer gibi, refahın toplumun tüm kesimlerine yaygınlaştırılmasına devam edeceği söyleniyor. Sarayın yalnızca elektrik faturasına harcanan para, kadın politikalarının geliştirilmesine ilişkin tek ulusal mekanizma olan Kadının Statüsü Genel Müdürlüğüne ayrılan 22 milyon liraya eşdeğer. Sarayın sadece aydınlatmasına, şatafatına, 42 milyon kadından daha fazla kaynak aktararak bu refahı nasıl yayacaksınız Allah aşkına?
Bırakın diğer bakanlıkları, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının bütçesi bile; dezavantajlı grupların, kadınların haklarını gözetmesi gereken Bakanlığın bütçesi bile cinsiyete duyarsız bir bütçe, vicdanı yoksun, adaletsiz bir bütçe. Her gün binlerce kadın şiddete uğrarken, bir bir katledilirken, 3.624 kapasiteli 149 kadın konukevimiz var ve her yıl için sadece 1 tane arttırmayı hedefliyoruz. 81 ŞÖNİM var, arttırmayı düşünmüyoruz.

ÇOCUKLARI CEMAATLERİN, TARİKATLERİN KUCAĞINA TERK EDİLİYOR
1.195 tane çocuk konukevimiz var, onu da arttırmayı düşünmüyoruz. Çocuklarımıza kreş, bakımevi yapmıyoruz; onları cemaatlerin, tarikatların kucağına terk ediyoruz. Aslında bu bütçede kadınlara, çocuklara, dezavantajlı bireylere verilen mesaj çok açık, diyorlar ki: ‘Biz sizi umursamıyoruz. Sizi korumaya da niyetimiz yok. Başınızın çaresine bakın.’
‘Bal’ deyince ağız tatlanmadığı gibi, ‘şiddete sıfır tolerans’ deyince de şiddet son bulmuyor. Yatırım yapmadan, yasaları uygulamadan, ulusal mekanizmaları arttırmadan ayrımcılığı, kadına yönelik şiddeti nasıl önleyeceğiz? Koruma ve yargı kararlarına rağmen kadınlar katledilirken, el kadar çocuklar evlendirilirken bizler toplumsal cinsiyet eşitliğini kalkınma planlarından çıkararak, toplumsal cinsiyete duyarlı bütçeyi yok sayarak ve kazanılmış hakları geriye götürüp bir gecede ‘Şiddet ve ayrımcılık olmasın’ diyen İstanbul Sözleşmesi’nden çıkarak mı sağlayacağız bunu?
İstanbul Sözleşmesi tüm milletvekilleri tarafından övünülerek gurur duyularak imzalandı, Sayın Bakan dâhil tüm iktidarın kadın milletvekilleri tarafından düne kadar en güçlü şekilde savunuldu ama bir gecede bir kişinin imzasıyla bu sözleşmeden çıkılırken herkes suspus oldu. Ne oldu, ne değişti, ülkemizde şiddet mi bitti Allah aşkına? İdarecilerin idaresizliği, sessizliği ve uygulanmayan yasalar maalesef bu kara zihniyetleri, katilleri, tecavüzcüleri cesaretlendiriyor.

TORBA KANUN İCADINIZI KADINLAR İÇİN KULLANIN
Bunun örneğini geçtiğimiz hafta görülen İpek Er’in davasında bir kez daha gördük. İpek Er ölmeden önce yazdığı mektupta şöyle diyordu: Musa Orhan tarafından tecavüze uğradım. Beni saçımdan çekti, yerde sürüdü ama bana dedi ki: ‘Kimse sana inanmaz, bana bir şey olmaz, sen sahipsizsin.’ Ve 3 Aralık günü mahkeme tecavüzcüyü haklı çıkardı, bu ülkenin kadınlarının yargı tarafından umursanmadığını gösterdi ve Orhan’a geleceği üzerinde olumsuz etki olacağı düşüncesiyle indirim yapıldı, iyi hâl indirimi yapıldı ve tutuklanmadı yani yargı, hayatı sona eren
İpek Er için değil, tecavüzcünün geleceği için endişe duydu. Maalesef bu cezasızlık arttığı sürece kadınlara yönelik şiddet, tecavüz son bulmuyor. Aslında torba kanun diye bir icadınız var -hani çokça rant için, yandaşlarınız için kullandığınız- bir kez bir torbayı da bu kadınlar, bu kanunlar için kullansanıza. Neden kullanmıyorsunuz?

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ YAŞAYACAK VE YAŞATACAK
İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmak öyle kolay olmayacak çünkü milyonlarca kadının eşitlik mücadelesi var, hak mücadelesi var, eşitlik ve adalet mücadelesi var. Bu sözleşme yaşayacak ve yaşatacak!