KARANLIK TABLODA EĞİTİM, GEÇİM VE HAK MÜCADELESİ
Her 24 Kasım’da övgüler ile anılan öğretmenler, çizilen pembe tablonun aksine; yoksulluk, mesleklerinin değersizleştirilmesi, ayrımcı uygulamalar ve özlük haklarının giderek gerilemesi ile karşı karşıya kalıyor.
2023 Türkiye’sinde öğretmenler, ekonomik, sosyal ve özlük haklarından yoksun olarak mesleklerini icra ediyor. Geçim sıkıntısının yanı sıra mesleklerinde yaratılan ayrıştırıcı politikalara karşı da mücadele eden öğretmenler aynı zamanda eğitimin laik, çağdaş, bilimsel bir temel üzerinde yürütülmesi için de var gücüyle çalışıyor.
‘ÖĞRETMENLER AYRIŞTIRILDI’
Her geçen yıl ağırlaşan şartlarda mesleklerini icra eden öğretmenler, ilk olarak “sözleşmeli, ücretli, kadrolu” olarak ayrıştırıldı.2016 yılında OHAL KHK’si ile bu durum kalıcılaştırılırken; öğretmenlik mesleği “Öğretmenlik Kariyer Basamakları Yönetmeliği” ile daha ağır bir yara aldı. Yönetmelik ile öğretmenlerin, “Uzman Öğretmen, Başöğretmen” ve “Aday Öğretmen” olarak ayrılmasının önü açıldı.
‘ATANAMAYAN ÖĞRETMENLERİN SAYISI 1 MİLYONU GEÇTİ’
Atanamayan kadro bekleyen öğretmen sayısı ise 1 milyonu geçiyor. Ataması yapılmayan öğretmenlerin büyük bir bölümü, farklı iş kollarında (inşaat, turizm, sanayi, ulaşım ve pazarlarda) güvencesiz olarak yıllardır çalışıyor. Bu öğretmenlerden bazıları iş kazaları sonucu yaşamını yitirirken, bazıları da atama yapılmamasının yarattığı psikolojik bunalımlara bağlı olarak intihar etti.
‘İKİNCİ BİR İŞTE ÇALIŞIYORLAR’
Yüksek enflasyon karşısında alım gücü giderek düşen öğretmenler, aldığı maaş yeterli olmadığı için ikinci bir işte çalışmak zorunda kalıyor. Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü’nün (OECD) satın alma gücüne göre hesaplanan öğretmen maaşları listesinde, 2021 verilerine göre Türkiye 32 ülke arasında 25. sırada bulunuyor. Türkiye’de bulunan 1.2 milyon öğretmenin yüzde 79’u maaşıyla geçinemezken, yarıdan fazlası ek iş yapıyor.
ÖĞRETMEN YERİNE İMAM
ÇEDES projesi ile “okullara imam” ataması uygulamasına geçildi. Eğitim sendikaları, bu proje ile “Laiklik ilkesine aykırı çalışmaların önünün açıldığını belirterek tepki gösterdiler.
24 Kasım Öğretmenler Günü’nde öğretmenler kutlama yapmayı çoktan unuttu. Eğitim sendikaları da öğretmenlere yönelik içi boş söylemlerin hiçbir anlamı kalmadığının altını çizdi.
EĞİTİM SEN: KALICI ÇÖZÜMLER YOK TEKRARLANAN NUTUKLAR VAR
Eğitim Sen Tekirdağ Şube Başkanı Kamil Sarı, “Öğretmenler 24 Kasım’ı mesleklerini değersizleştiren, acil ekonomik sorunlara çözüm üretmeyen, eşit işe eşit ücret ilkesini ortadan kaldıran, özlük haklarını zayıflatan, öğretmenler arasındaki ayrımcılığı ve eşitsizliği derinleştiren Öğretmenlik Meslek Kanunu (ÖMK) düzenlemesi ve önlük tartışmaları ile karşılamıştır” diyerek tepkisini dile getirdi.
‘ÖĞRETMENLER MESLEK ONURUNA SAHİP ÇIKMAYA ÇALIŞIYOR’
Öğretmenlerin meslek onurlarına sahip çıkmaya çalıştığını ifade eden Sarı, “Öğretmenler, ‘nitelikli okul/niteliksiz okul’ ayrımında olduğu gibi, kariyer basamakları üzerinden ‘yeterli öğretmen/yetersiz öğretmen’ algısı yaratılarak değersizleştiriliyor. Yüz binlerce öğretmenin ve emeklisinin geçim sıkıntısı yaşadığı, yüksek kiralar ve faturalar nedeniyle ay sonunu getirmekte zorlandığı bir dönemde öğretmenlere yönelik içi boş söylemlerin hiçbir anlamı kalmamıştır .Kalıcı çözümler yok tekrarlanan nutuklar var.
24 Kasım tarihi, Büyük önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Millet Mektepleri Başöğretmenliği’ni kabul ettiği gün olması açısından tarihsel bir gerçekliği ve önemi olduğu açıktır. Ancak bu durum, ‘24 Kasım Öğretmenler Günü’nün 12 Eylül darbecileri tarafından ilan edildiği gerçeğinin üzerini örtmemelidir. Bizler açısından 24 Kasım tarihi, bu yönüyle 12 Eylül’ün karanlık zihniyetinin oluşturmak istediği örgütsüz, itaatkâr ve makbul öğretmen profilinin kabul ettirilmeye çalışıldığı simgesel bir gündür” diye konuştu.
EĞİTİM –İŞ İŞ BIRAKTI
Eğitim-İş Sendikası Türkiye’de ilk defa 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde iş bıraktı. Eğitim-İş Sendikası Tekirdağ Şube Başkanı Barış Özer, “Tüm kamu ve işçi emekçileri gibi; eğitim emekçileri de geçinemiyor, haklarına kavuşamıyor, ailesinin ihtiyaçlarını gideremiyor, her ay borç batağına biraz daha sürükleniyor, yanlış politikalar nedeniyle toplumda hak ettiği saygıyı göremiyor. Bu duruma çözüm üretmekle yükümlü olan Milli Eğitim Bakanlığı ise tüm bunları beyaz önlük gibi dayatmalarla, yeni model mülakatlarla ve süslü açıklamalarla hakikati örtmeye çalışıyor. Eğitimde sistemsizlik sistem haline gelmiş durumda. Eğitim emekçilerinin de ve sisteminin de adeta başı dönüyor. İçeriği tartışmalı çevrimiçi seminerlerde şimdi de öğretmenler okula gelmeye anlamsız şekilde zorlanmak isteniyor MEB artık bu keyfiliklerine bir son vermelidir, öğretmenlerin ve eğitim çalışanlarının gerçek taleplerini görmeli, haklarının ve taleplerine saygı duymalı, sorunlarına gerçekçi çözümler üretmelidir” dedi.
‘RİYAKAR KUTLAMA İSTEMİYORUZ’
“Başöğretmene saygı iletmenin göstermelik katlanmalarını reddeden hakkımızı arayacağız. Riyakar kutlama istemiyoruz” diyerek sözlerine devam eden Özer, “Dünyada Başöğretmen unvanlı bir liderin kurduğu tek ülke Türkiye Cumhuriyeti, dünyada öğretmenlerin en kötü koşul ve ücretlerle çalıştığı öğretmenlerin en kötü koşul ve ücretlerle çalıştığı bir emek cehennemine dönüştürülemez” diye konuştu. Özer, haklarımız için, taleplerimizi sağır kulaklara işittirmek için, zalimlik karşısında nasıl bir araya gelebildiğimizi göstermek için, tıpkı öğrencilerimize öğrettiğimiz gibi haksızlık karşısında sessiz kalmayacağımızı vurgulamak için iş bırakma eylemin gerçekleştirdiklerini söyledi.