Dolar 32,3713
Euro 35,0024
Altın 2.325,92
BİST 9.099,63
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Tekirdağ 20°C
Açık
Tekirdağ
20°C
Açık
Cts 23°C
Paz 24°C
Pts 24°C
Sal 19°C

BİR GAZETECİ OLARAK SİYASETE BAKIŞ AÇIM

17 Ocak 2023 12:19
A+
A-

Yazılarımı takip eden okuyucularım mutlaka fark etmişlerdir; konusu siyaset olan yazıları mümkün olduğunca yazmaktan kaçınıyorum. Çünkü siyaset moralimi bozuyor, canımı sıkıyor.
Aslında siyasetten hoşlanırdım, siyasilerle sohbet etmekten, röportaj yapmaktan, haberlerini yayınlamaktan keyif alırdım. Ama o eskidendi. Şimdi artık öyle değilim. Elimden geldiğince siyasetten uzak duruyorum.
Ancak çok fazla siyasetçi dostum var. Onlarla diyaloğumu, arkadaşlığımı devam ettiririm. Birbirimizi arar, sorar, sohbet ederiz. Ancak hiç siyaset konuşmayız.
Geçmişte de öyle yapardım. Özellikle seçim öncesi siyasetçilerle röportaj yaparken alışkanlık gereği onlar da bana “havayı nasıl görüyorsun?” ya da “bizim partinin durumunu nasıl görüyorsun?” gibisinden sorular yöneltir, görüş ve fikrimi öğrenmeye çalışırlardı.
Aslında iyi şeyler anlatmamı, oy oranlarının ötekilerden yüksek olduğunu, seçimi kendilerinin kazanacağını söylememi bekler, söyleyeceklerimle mutlu olmak, moral bulmak isterlerdi.
Ancak ben doğruya doğru eğriye eğri diyen, karşısındakinin gönlünü hoş etmek için gerçekleri saptırarak anlatan bir kişi değilim Hiçbir zaman da olmadım. Bu nedenle vatandaş üzerinde fazla etkili olamayan, oy oranı düşük adayların beklediği konuşmayı yapmamak, onlara şirin görünmek için gerçekleri saptırarak, olmayan şeyleri varmış gibi göstermemek için, konuyu yuvarlak laflarla geçiştirir, ne şiş yansın ne kebap misali, ortamın havasını germezdim.
Bunu yapmak, bir gazeteci olarak olaylara objektif bakıp, tarafsız kalmak elbette ki kolay değil ama öyle olmak gerektiğini bildiğim için hep bu şekilde davranırdım. Hala da öyle yapıyorum.
Şuanda da önümüzde bir seçim var. Adaylar yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Kıyasıya bir seçim yarışı olacağından da eminim.
Trakya Demokrat gazetesi olarak siyasilerle röportaj yaparken, konuştuğum kişilerden bazıları söylediğini teyit ettirmek için “sizce de öyle değil mi?” diyerek, topu bana atıyor. “Evet, öyle” desem bir türlü, “hayır, öyle değil” desem bir türlü.
Bu nedenle susuyor ve onun konuşmaya devam etmesini bekliyorum. Çünkü ben bir gazeteciyim. Soru sorarken de, haber ve röportajımı yazarken de kendi görüş ve fikrimi katmamam, yorum yapmamam gerekir. Aksi takdirde üçüncü bir göz olan okuyucu nezdinde tarafsızlığımı yitirir, güvenirliliğimi kaybederim.
Konuştuğum kişi de onun sorusuna verdiğim cevaba göre benim hakkımda bir kanıya varır ve “bu bizden” ya da “bizden değil” diye düşünür.
Oysa elbette ki, bir gazetecinin de bir dünya görüşü, siyasete bakışı ve oy verdiği bir siyasi parti vardır. Olmaması da mümkün değil. Ama açık açık taraf olması, bu tarafgirliğini de mesleğindeki çalışmalarına yansıtması doğru değil.
Ben gazeteciliği kırk yıldır bu düşünceler doğrultusunda yapıyorum. Çizgimden hiç sapmadım ve ödün vermedim. Beni kendi çizgisine çekmek isteyen, tarafsız ve objektif davrandığım için, karşı taraftan olduğumu sanan siyasetçilerle de arama hep bir mesafe koydum.
Çünkü ben nasıl ki bir siyasi partinin mensubunu olduğu gibi kabul ediyor, onun siyasi görüşüne saygı duyuyorsam, onun da benim gazetecilik anlayışıma, etik değerlere verdiğim öneme saygı duymasını bekliyorum.
Tarafız ve objektif gazetecilik yapan, mesleğinin kurallarına uyan, doğrudan yana olup, doğruları yazan bir basın mensubunun bu davranışına saygı duyup, desteklemek yerine, “benim gittiğim yol doğru, herkesin beni takip etmesi gerekir” diye düşünen zihniyetlerden de uzak duruyorum.
Çünkü ben gazeteciliği kendim için veya bir siyasi partinin çıkarı, menfaati için değil, toplumun menfaati için yapıyor, kamuoyunu doğru bilgilerle aydınlatmak için çalışıyorum.
Bu aynı zamanda hem bir meslek hem de görevdir. Buna herkesin saygı duyması gerekir.
Bir gazeteci olarak hem haber kaynaklarıma, hem çevreme hem de yetişmelerine destek verip, katkı sunduğum genç meslektaşlarıma da hep bunun böyle olması gerektiğini anlatıyor, örnek oluyorum.
Bilen bilir, anlayan anlar. Anlamayan ya da anlamak istemeyen de kendi yoluna gider. Ancak aklın yolu birdir. Gerçekler bir gün mutlaka ortaya çıkmaya mahkumdur. Gazetecinin görevi de akıl ve mantık yolundan sapmadan, sadece gerçekler peşinden koşup, halka gerçekleri anlatmaktır.
Ben böyle yapıyorum. Tüm meslektaşlarımdan da bunu bekliyorum.
Siyasetçi dostlarım da, gerçek dost olduklarını bu düşüncelerime saygı duyarak gösteriyorlar. Sağolsun, var olsunlar.

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR