BOZGUNDAN -4-
Süleyman Nazif’in viyana kapılarına dayanmak kadar cesaret isteyen bu şaheser kükreyişi İstanbul’un sinmiş mütereddid çekingen çehresinde haysiyet ve onurun kamçısı tesirini yaptı. Hainler ve gammazlar da derhal harekete geçtiler. Üstad bu yazısının sonunda tevkif edileceğini biliyordu. Tereddütsüz biliyordu. Hatta küçük bir el çantası içine bir takım ihtiyat çamaşır birkaç kitap traş takımlarını koymuş yanına almıştı. Çünkü biliyordu ki bil hassa kendisinin yavrusuna bir ALLHA ısmarladık demesine asla imkan verilmeyecekti. Çünkü biliyordu ki zalimin en büyük tedhiş unsuru mazlumu ezmekte ve haksızlıkta aynı cesaret ve haysiyet şahlanışını gösterebilecek olanlara gözdağı vermektir.
FRANŞE DESPEREYİN ÖNÜNDE.
Nitekim öyle oldu. Süleyman Nazif’i yazı masasının başından aldılar. Doğruca bakır ağa bölüğüne götürdüler. Çileli bir gece geçirdi orada.. Ona azap vermek için ilk sorgusunu bir ermeni asıllı adliyecinin tercümanlık ettiği işgal mahkemesi önünde yaptırdılar. İngiliz Fransız İtalyan askerleri yargıçlar sıra ile başkanlık ediyorlardı. Bu garip mahkemeye suçlunun müdafaasını bile dilemiyorlardı. Gammazlar hadisatta çıkan O bomba kükreyişi mağrur olduğu kadar kafası boş ve ahmak Fransız generaline jurnal etmişlerdi İngiliz generali harrington ve amiral galtropla aynı kudret seviyesiyle olan franşe desperey Süleyman Nazif’in Fransız askeri yargıcının başkanlık edeceği askeri mahkemede sorgusu yapıldıktan sonra kendi huzuruna çıkarılmasını emretti.
Öyle yaptılar.. Ve Türk polisinin işkal makamları içine soktuğu sadık ve vefakar şahsiyet ter temiz Osmanlı vatandaşı olan babikyan efendinin anlattığına göre koca adam evvela kendisini sorguya çeken askeri hakime bir ders verdi. Bilgi vatanseverlik terbiye nezaket dersi sora ermeni tercümana İtiraz etti.
Bu adam Osmanlı tebasıdır. Hükümetinden yani müşterek hükümetimizden yani müşterek hükümetimizden tahriri müsaade almadan tercümanlık yapamaz. Başında kim olursa olsun hiçbir Osmanlı hükümeti de böyle bir alçaklığa izin vermez çünkü aynı seviyeye düşemüşmüş olur. Ben söyleyeceklerimi evvela Türkçe söyler. Sonra kendim Fransızcaya çeviririm o da sizlerin anlaması için beni asla ilhak edemeyeceğiniz bir Türk toprağında mahkeme ediyorsunuz. dedi. Devamı yarın