Dün bazıları için hüzündür
Bazıları dünü hatırladıkça mutlu olur, içi sevinçle dolar.
Bazıları için dünde yaşanılanlar öyle güzeldir, öyle mutluluk vericidir ki, her anını saniye saniye hatırlayıp, tekrar tekrar yaşamak ister.
Bazıları da dünle ilgili hiçbir şey hatırlamak istemez. Yaşadıkları aklına geldikçe yüzü asılır, nefes alışverişi sıklaşır. Hatta o günlerin duygu seline kapılıp, kendini kaybeder. Ağlar, gözyaşı döker…
Bu yüzden dünü anmak, iyi günleri hatırlayıp, içimizde yer eden güzel insanları yad etmek, mutluluk kaynağı olsa da, dünde kalmak, dünde yaşamak, bugünün güzelliklerini görmeyip, yarına umutla bakmak varken, dünde çakılı kalmak doğru değildir.
Ben böyle yapmamak, olaylar zincirinin bir halkası olarak, geçmişi bugüne taşımamak için yazmayı tercih ettim.
Böylece hafızamda yer eden, “beni de yaz, beni de anlat” diyen anıların baskısından kurtuldum. Rahatladım. Omuzlarımdan büyük bir yük kalktı.
Dün, dünde kalmadı.
BUGÜN
İnsan bazen bugünü yaşadığını, bugün tekrarı olmayacağını fark edemez. Dakikalar, saatler su gibi akarken, geçen her anın ömürden eksilen bir parça olduğunu düşünemez veya düşünmek istemez. Zaten düşünse bile önüne geçemez. Dünya dönecek, insanların “zaman” dediği kavram birileri için tükenecek, birileri için de üst üste binip, birikecektir.
Bugünü iyi yaşamak gerekir. En azından “bir şey yaptım”, “boşa gitmedi” diyebilmek için kültür hazinesine az da olsa bir şeyler katmak gerekir.
Okumak, yazmak, izlemek, gezip görmek ve insanlarla, hayvanlarla, doğayla iletişim kurup, bu dünyada yaşadığımızın farkına varıp, farkettirmek gerekir.
YARIN
“Dünü olmayanın, yarını olmaz” derler. Doğru demişler. Çünkü dünü yaşamayan, bugünü de yaşamamış demektir. O zaman yarın o insanlar için yoktur. Olması da mümkün değildir.
Bizim dünümüzü iyi bilip, dünden kopmadan, bugünü verimli geçirmemiz ve yarına emin adımlarla yürümemiz gerek. Hem kişisel olarak hem de toplumsal olarak bu şekilde hareket edip, birbirimize ve tüm değerlerimize sahip çıkmamız gerek.