KEŞKE…3
Hasta gözyaşlarında iken, günahlarının bağışlanacağı umudu için deyken, Asrı saadetten Hz. Ebu Hureyrenin şu rivayetiyle karşılaşır:
Kuvvetli mü’min zayıf müminden Allah’a daha sevimlidir. Her iki dünyada senin için faydalı olan şeylere rağbet et. Allahtan yardım iste, acizlik, tembellik gösterme. Şayet başına bir musibet gelirse, ‘keşke şöyle yapsaydım o zaman şöyle olurdu , şeklinde konuşma. Bilakis şöyle de: “Bu Allahın takdiridir, O neyi isterse onu yapar.”
Bu ifade, şeytana iş yapma fırsatını veren ‘keşke’ kaderle ilişki , geçmişe ait birer vukuat, vukuat ise kaderin bir yansımasıdır . Saidi Nursinin açıklamasıyla bir değer kazanır:
Ey gaflete dalıp ve bu hayatı tatlı görüp ve ahreti unutup dünyaya talip nefsim!..Bilir misin neye benzersin? Deve kuşuna! Avcıyı görür, uçamıyor, başını kuma sokuyor da avcı onu görmesin. Koca gövdesi dışarıda, avcı görür. Yalnız o gözünü kum içinde, kapamış görmez. Sanki hiç ölmeyecekmiş gibi hayatın geçici güzelliklerine aldanıyor , onu daimi zannediyor ve dolasıyla da ahreti unutuyor. Hem bilirsin ki ömür kısadır, luzumlu işler pek çoktur.
Keşke ben, Allah kelimesinden başka ağzından söz bile çıkmayan bir dilsiz olsaydım.(Necip Fazıl)
Çevremizde ‘keşke’ şunu yapsaydım, zengin ve varlıklı olurdum, herkes önümde eğilir saygı duyardı.
İnsanoğlu maalesef keşkenin arkasına sığınarak bitmek bilmeyen ihtiraslarının zebunu olur da dünyanın çekiciliği karşısında manevi değerleri ve ahretini unutur.
Şeytan, insanın kaderinden, takdir edilenden doymayan gözleri ile vesvesesine kulak vererek keşkenin kudurttuğu nefsinin tatminsizliğine dalarak yok olup gider .
Hâsılı , keşke kelimesinin bulunduğu, Kur’ansız , Rasûlsüz, ölçüsüzlük ve tutarsızlık rağbetlerinden sıyanet etmek gerekmektedir!..
Not: Keşke kelimesinin karşılığı Arapçada: Leyte, lev, velev ki, elâ, gibi edatlarla ifade bulur. En çok ‘leyte’ ‘lev’ geçerlidir.