MUTAREKE DEVRİNİN BÜYÜK BİR YARASI-1
Mütareke devrinin bir başka hususiyeti de müthiş bir ahlak buhranına sahne olmasıdır. Bir tarafta yıllarca süren savaş sonrasının meydana getirdiği vicdan paralayıcı sefalet diğer tarafta hiçbir insanı ölçüye sığmayacak ruh perişanlığının doğurduğu yüz karası Sefalet savaşın verdiği imkanları insafsızca değerlendirenlerin servetleri karşısında yutkunan aç insanlar
Müslüman Türk’ e değil insanlığa bile ters düşecek şekilde namus ve iffet mevhumunu alçakça Çiğneyen sütü bozuk azınlığa karşı elsiz kolsuz dilsiz gözsüz kulaksız ve iman ve ahlakı bütün tamam insanlar bu vatanın geçek sahipleri özü sözü bir Müslüman Türkler..
Cephede konuşanlar silahlarıyla birlikte sus pus olmuşlar. Sözü başkalarına bırakmışlardı. Daha kısa bir zaman önce her türlü çaresizliğine rağmen durdurmaya çalıştığı icabında imanlı sinesini siper ettiği düşmanlarını şimdi bir kısım vatandaşlarıyla içli dışlı görmek onu kahrından öldürmeye yetiyordu.
Ama olsun O ALLAH için vazifesini yapmıştı gerisine karışmaya ne hakkı nede imkanı vardı. Yapabildiği sadece hüzünlü bakmak ve düşünmek olacaktı. Ve söylemek biz bunları bu gün için mi savaştık kan ve can verdik.
Evet gerçekten de romanlara mevzu olacak kadar yayılıp duyulan mütareke devri İstanbul un yüksek tabakasının ahlak bozukluğu da açıkça göstermektedir ki mağlubiyetimizin hakiki sebebi manevidir ruhidir.
Ne gariptir ki ruhi ve manevi maraza müptela olanlar da maddesi ve mevkii yüksek insanlar arasından çıkmıştır. Evet bir kere daha önemle belirtelim ki felaketimiz midelerin değil kalplerin boşluğundan doğmuştur.
Adi zevkler ve Hasis menfaatler uğruna inancını geleneğini bütün şahsiyet ve izzetini ayaklar altına hem de düşman çizmelerinin altına atan bir kısım insanımızın varlığını acı fakat ibretli bir hadise olarak anmak ve hiçbir şart altında o duruma düşmeyecek bir nesil yetiştirmek.. bunun için bu Kudsi vazife ve bu cennet vatan için hatırlamak ve unutmak..
Milli ve maneviyatından uzak bir kısım Frenk meşreplerin ayağını boğazımıza dayamış düşmanlarımızla içkili danslı eğlenceler tertip ettiği bir zamanda bu vatanın hakiki çocuklarının ne türlü iman salabeti içinde bulunduklarına misal olmak üzere bir hadise nakledelim.