RUH ve ÜMİT…
Ruh, insanların en önemli ve en çok ihtiyaç duydukları manevi bir kuvvettir. O parladığı zaman insan canlanır. O sönükleştiği zaman insan ye’se düşer ve hayatta muvaffakiyet sırları fâş olmaya yüz tutar !..
Ruhu arkasından sürükleyen ümittir. O, adeta ruhun boynuna ip takarak onu istikbâlin aydınlık sahnesine yeder . Bu sahne ümit ışıklarıyla aydınlatılmıştır .
Ruh, toprağa dikilmiş bir ağaçtır: Toprağın derinliklerine giderek gıdayı alan kökler, ümittir.Bu ümit, kökleri topraktan aldığı kuvvetle ruh ağacını besler .Ümit tarafından ruh ağacına sunulan kuvvet, ağacın meyve vermesine sebep olur. Elde edilen meyveler, insanın zaman akışındaki başarılarıdır.
Bazen ruhlar, ümitle beslenmeyince ye’se kapılırlar. Hayat , böyleleri için yavaş yavaş bir “ızdırap silsilesi “olmaya başlar .Mes’ut olamazlar . Bedbaht ömürleri kapkaranlıktır. Her şeye kötümser bir gözle bakarlar .Artık onlar nikbin olamayacakları gibi hareketlerinde daima bedbin durumda bulunacaklardır !..
Halbuki ümitleri varken ne atılgan ne cesur ruhlardı bunlar!..Şimdi ise hayatın bin bir türlü meşakkatları, onları bezgin bir duruma sokmuştur.
Bir an için ferahlı bir hayata kavuşamazlar. Daima sıkıntılı, daima kara düşüncelidirler.
Belki vefalı bir dostun, bu ümitsiz ruhların bir gün karşısına çıkıp da :
Davranın bakalım ey ümitsiz ruhlar!..İstikbâl sizi bekliyor, o sizindir. Onu elde edebilmek için her hususta bana güvenebilirsiniz. Yeter ki, sizde azîm bulunsun. “demesi onları cesaretlendirecek ve içine düştükleri karanlık dünyadan kurtaracak, ümitlerle dolu yeni bir dünyaya kavuşturacaktır.
Belki yakın bir gelecekte çıkarlar da ümitsiz ruhların sürükleneceği felaketleri yok ederler!..
İnancı zayıf olan ruhlar , ümitsiz kalınca kurtuluşu intiharda buluyorlar!..Kıtlık ve sefalet içinde yüzen ümitsiz ruhlar, soluğu hırsızlıkta alıyorlar !..
“Bin bir türlü mahrumiyet denizlerinde boğulmaktansa küçük bir gölde , küçük bir kayıkla kurtulmak varken “ misâlince üç beş kuruşun cazibesine kapılarak en feci cinayetler işleyen ümitsiz ruhlardır. Bu felaketler, iman noksanlığından meydana gelmektedir. Bunların sabıra tahammülleri yoktur.Küçük bir ümitsizlik, vehîm akıbetlere sürüklüyor böylelerini !..
Bekliyoruz ümitsizlik içinde kıvranan ruhları kurtaracak kahramanları !..Bu ümitsizler için en büyük kurtuluş ,kurtarıcılar babında da en büyük fedakârlık olacak . Bekliyoruz !..
İstanbul 1961