HAZİNEYİ BOŞALTAN SİNSİ HIRSIZ
Gazetecinin biri, yazdığı köşe yazılarıyla Sultan’ın öfkesini çektiği için sürgüne gönderilir. Zavallı Gazeteci, gittiği yeni ülkede, kendisine uygun hiçbir iş bulamaz. Çünkü Sultan, arkadaşı Kral’ı uyarmıştır:
-Bozguncunun, teröristin tekidir. Yazılarıyla bize hiç huzur vermedi. Ne yaptıysak bir türlü akıllanmadı. Onu sizin memlekette basın sektöründen uzak tutarsan akıllılık etmiş olursun. Bu problemli adamı senin maharetli ellerine teslim ediyorum. Eti de, kemiği de senindir!
Gazeteci, sürgünde kâh günübirlik işlerle karnını doyurmaya çalışır, kâh iş bulmak için kapı kapı dolaşırken bir gün, yerde bulduğu bir gazete parçasındaki şu haberle umutlanır:
-Kral, devlet hazinesini parça parça boşaltan sinsi hırsızı bulana 1.000 altın verecektir.
Hayatı boyunca siyasi hırsızların peşinde koşan kahramanımız “bu iş tam bana göre!” diyerek sarayın yolunu tutar. Kapıdaki görevliye adını ve amacını yazdıran Gazeteci hemen saraya gireni çıkanı gözlemlemeye başlar. Ancak günlerce dolaşmasına, insanları tek tek incelemesine karşın, küçük bir ipucu bile bulamaz. Çünkü bu defa çok sert bir kayaya çarpmıştır. İşsiz ve parasız kahramanımız, kendisini sefaletten kurtaracak olan bu ödülden tam ümidini kesmişken, bir gün sonunda aradığını bulur. Kapıdaki görevliye giderek, hırsızlık şüphelisini saptadığını söyler ve adamı Görevli’ye gösterir.
Görevli, saygın birini suçladığı için Gazeteci’ye inanmasa da, prosedür gereği, şüphelinin peşine bir adam takar ve gerçekten de devlet hazinesini boşaltan bu hatırlı kişiyi suçüstü yakalatır.
Kral, sabıkalı da olsa Gazeteci’yi kutlar ve törenle ödülünü verir. Ancak hırsızı hangi hareketinden teşhis ettiğini de öğrenmek ister. Yılların tecrübesiyle donanmış Gazeteci sırrını açıklar:
-Bir gün bir adamın parmak uçlarıyla tuhaf bir biçimde yürüdüğünü görünce çevremdekilere bunun nedenini ve kim olduğunu sordum. Bana bu kişinin “sarayın papazı” olduğunu ve parmak uçlarıyla yürüyerek, günahlarımızla kirlettiğimiz dünyamıza daha az temas edip temiz kalmaya çalıştığını söyleyince tecrübelerim bana şunları düşündürttü: “Toplumun gözü önünde olan bazı suçlular ve hırsızlar (kuşkuları üzerlerinden uzaklaştırmak için) dini, samimiyetten uzak, gösterişli ve abartılı bir biçimde yaşayarak, çevrelerini, kendilerinin çok temiz olduğu konusunda ikna etmeye çalışırlar.”
Hoşça kalın…
Trakya Demokrat Gazetesi sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.