Dolar 32,3373
Euro 34,9659
Altın 2.325,93
BİST 9.103,08
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Tekirdağ 20°C
Açık
Tekirdağ
20°C
Açık
Cts 23°C
Paz 24°C
Pts 24°C
Sal 19°C

“ORMANLARIMIZ, SULAK ALANLARIMIZ, TARIM TOPRAKLARIMIZ, MERALARIMIZ TAM KORUNMAYA ALINMALI”

“ORMANLARIMIZ, SULAK ALANLARIMIZ, TARIM TOPRAKLARIMIZ, MERALARIMIZ TAM KORUNMAYA ALINMALI”
16 Haziran 2021 13:10
A+
A-

İklim Değişikliğinin Etkilerinin En Aza İndirilmesi Amacıyla TBMM’de Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu’nda konuşan Kırklareli Milletvekili TBMM Çevre Komisyonu Üyesi Vecdi Gündoğdu, Kırklareli’nde gerçekleştirilen “enerji projeleri” ile doğanın tahrip edildiğine dikkat çekti, doğa katliamını tek tek anlattı:
İlk olarak Maden sahalarının yarattığı çevre tahribatını dile getiren Gündoğdu, maden sahalarının rehabilitasyon çalışmalarının tam ve zamanında yapılmadığına vurgu yaparak, “Yani Sayın Bakan, hâlâ gelecekle ilgili baktığımızda gelecek, gelmeyecek; cek lar, çak lar böyle devam eden bir süreçle karşı karşıyayız fakat artık bunlarla vakit geçirecek durumumuz kalmadı. Doğal karbon yutağı orman varlığı, sulak alanlar, verimli tarım toprakları ve meralar tam korunmaya alınmalı ve geliştirilmelidir” diye konuştu.
Gündoğdu , “Biyolojik çeşitliliğinin yoğun olduğu bölgelerde mutlak koruma statülerinin güçlendirilmesi gerekir. Mutlak korunan alanları artırmak gıda güvenliği açısından da en önemli adımlardan bir tanesi olacağı düşüncesindeyiz. Acilen Türkiye’nin arazi kullanım planları yapılmalı, arazi bozulumunun, tarım alanlarının ve önemli ekosistem kayıplarının da önüne geçirilmesi gerekiyor.
Mesela benim kendi bölgemden bahsedeyim. Kırklareli, yine, o Sayıştay raporuna istinaden şimdi bundan iki buçuk yıl önce bir doğal gaz boru hattı denizden gelip bizim Vize ilçemize bağlı Kıyıköy beldemizin içinden geçti. Birincisi, yaratmış olduğu aşırı sıcaklıkla denize büyük sıkıntı yarattı. İkincisi, 500 bin civarında ağaç kesildi ve projenin üstünden iki yıl geçti, proje bitti ama hâlâ orada ne bir dikim var ne bir ağaçlandırma var ne de geçmişteki ekosistemle ilgili bir düzenleme var.
Taş ocakları var, Kırklareli merkez ilçeye 20 kilometre, Bulgaristan’a 10 kilometre kalan Dereköy Sınır Kapısı’na da yakın bir yer. Şimdi, bakın, geçenlerde “Kamu yararı vardır.” diye yaklaşık üç buçuk ay önce bir tane tepe Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryollarına verildi “ÇED’e gerek yoktur, kamu yararı vardır.” dendi, üç ayda koskoca tepe tamamen yok edildi ve hâlâ da yok edilmekte.
Yine, aynı şekilde baktığımızda hâlâ yandaş birkaç firmaya burada özellikle çimento fabrikası olan Kırklareli’ye bağlı Pınarhisar ilçesinde kalkerle ilgili yeni sahalar yaratıldı.
Mahkeme kararlarıyla ve ÇED’lere yaptığımız itirazlarla bunun önüne geçildi, buraya kadar yine problem yok fakat her gün bir yenisi geliyor. Şimdi baktım yine, ilgili bakanlık devlete ait, orada 8 tane proje yayınlanıyor ve yine orada kalker ocakları açılmaya çalışılıyor, yani bu oradaki çimento fabrikası sahibine büyük bir kıyaktır. Şimdi, neden bunu söylüyorum? Çünkü, o çimento fabrikasına yakın olan arazide en azından 5 tane kalker ocağı var, çimento fabrikası oradan gidip onu almıyor yeni yere sulanıyor ve netice itibarıyla da oradan gidip bu işi bedavaya bitirmeye çalışıyorsunuz, yani bunların da görülmesi gerekiyor.
Sanayide, binalarda, kamu binalarında, okullarda ve birçok yerde, buna benzer yerlerde enerji tasarrufunu yönetebildiğiniz mi? Yine, enerji verimliliği ve tasarrufun öncelendirilmesi için neler yapıldı? Ülkemizin güncel enerji kayıp oranı nedir? Düzenli olarak açıklanıyor mu? Enerji kayıplarını engellemeye yönelik plan ve uygulamalar nelerdir?
Kayıpların hangi oranlara, hangi yıllarda ve nasıl düşürülmesi planlanmaktadır? Buna uygun bir planınız var mıdır?
Enerji verimliliğini sağlayacak teknoloji ve altyapı yatırımları şu anda hangi aşamadadır? Bunu öğrenmek istiyorum. Enerji üretiminde, fosil yakıtlardan çok hızlı bir şekilde vazgeçilmesi gerektiğini hepimiz biliyoruz. Temiz enerjiye yani doğru planlanmış, güneş, rüzgâr gibi yenilenebilir enerji sistemlerinin yaygın ve ucuz kullanımı için hangi adımlar atılıyor? Kısa, orta vadeli hedefleriniz var mı, varsa nelerdir?
Yine, fosil yakıt dışındaki enerji üretim biçimlerine araştırma ve teknoloji desteği verilmekte midir? Bunu öğrenmek istiyorum sizden. Türkiye’nin kömürden çıkış için öngördüğü tarih ve nihai hedefe ulaşabileceği somut adımlar nelerdir?
Bakın, özellikle 4’üncü grup madencilik yani, bu sodyum, potasyum, lityum, bor tuzları gibi 100’e yakın endüstriyel ham madde işte, linyit taşkömürü, uranyum, bakır, demir, krom, titan, alüminyum gibi metalik madenlerle ilgili projelerinde verilen ruhsat alanlarının çok büyük alanlar için yan yana ya da çok yakın aralıklarla verildiğini görüyoruz.
Ruhsat alanlarının bu şekilde tespit edildiği de her zaman görülüyor. Bu ruhsat alanları belirlenirken herhangi bir ekosistem değerlendirmesi yapılıyor mu, yapıyor musunuz?
Yine, bilindiği gibi, tüm dünyanın artık kabul ettiği kömürlü termik santraller neden oldukları yoğun hava kirliliği dolayısıyla da insan sağlığını ciddi anlamda tehdit ediyor. Buna rağmen mevcut işler hâlde olan kömürlü santrallere ilave, hâlen yapımı devam eden veya planlama sürecinde olan kaç adet yeni kömürlü termik santral bulunmaktadır?
Sayın Bakanım, beş yıl önce Vize’de bir kömürlü termik santrale -Kırklareli’ne bağlı Vize ilçesinde- engel olmak dört yılımızı aldı. Bugün, kömürlü termik santralin doğaya, insana, yaşayan tüm canlılara ne kadar zararlı olduğunu biliyoruz. Yetinilmedi, iki yıl önce bu sefer Kırklareli’nin İnece Ovası’na, ovanın tam ortasına ya, tam ortasına, yine kömürlü termik santral kurulmak istendi, yine oradaki sivil toplum örgütlerimiz, kuruluşlarımız, sağduyulu vatandaşlarımız sayesinde iş mahkemeye kadar gitti ve vazgeçildi. Yani, şunu öğrenmek istiyorum; söz konusu santrallerin izin süreçlerinde sağlık yetkisine yönelik değerlendirme ne kadar yapılmaktadır?
Gerek iklim değişikliğine katkısı gerek yarattığı hava kirliliği dolayısıyla insan sağlığını da tetikliyor oluşundan dolayı birtakım önlemlerin bir an önce alınması gerekiyor. Gerek ekonomik açıdan akılcı bir seçenek olmaktan uzaklaşması nedeniyle, ülkemizde yeni kömürlü termik santrallerinin yapımına neden hâlâ izin verilmektedir Sayın Bakan? “ diye konuştu.