Dolar 32,3289
Euro 35,0655
Altın 2.299,69
BİST 9.044,96
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Tekirdağ 22°C
Açık
Tekirdağ
22°C
Açık
Cum 20°C
Cts 23°C
Paz 23°C
Pts 24°C

“Su zengini olmayan ülkemizin su kaynaklarını bilinçli bir şekilde kullanmalı ve korumalıyız”

“Su zengini olmayan ülkemizin  su kaynaklarını bilinçli bir şekilde kullanmalı ve korumalıyız”
22 Mart 2021 13:15
A+
A-

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, su zengini olmayan ülkemizin, su kaynaklarını bilinçli bir şekilde kullanmalı ve korunması gerektiğini belirterek, “başta tarım olmak üzere her alanda suyu tasarruflu kullanmazsak, su kıtlığı çekmemiz kaçınılmazdır. Aşırı tüketim, su israfı gibi etkenler ve nüfus artışı nedeniyle 1346 metreküp kişi başına kullanılabilir su miktarıyla ülkemiz hızla su fakiri ülke konumuna ilerlemektedir” ifadelerini kullandı.
Bayraktar, 22 Mart Dünya Su Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, Birleşmiş Milletlerin 2021 yılı için “Suyun Değeri” temasını belirlediğini belirterek, iklim değişikliğinin görülen olumsuz etkileri suyun değerini daha çok anlamamıza vesile oluyor” dedi.
20 yılı önce kişi başına kullanılabilir su miktarı 1653 metreküp iken bugün kişi başına 1346 metreküp kullanılabilir su miktarına gerilediğini, bu durumun ülkemizi su azlığı çeken ülke konumundan, kişi başı
1000 metreküp suya sahip su fakiri ülke konumuna ilerlediğimizi bildiren. Bayraktar, “suyun bir damlası dahi çok önemlidir.
Bu nedenle suyun korunması ve tasarruflu kullanılması, 7’den 70’e herkesin bilinçli hareket etmesi gerekmektedir. Bunun yolu da toplumun eğitilmesinden geçmektedir” dedi.
Bayraktar, iklim değişikliğiyle yağışların azalması, aşırı yağışların mevsim normalleri üzerinde gerçekleşmesi, sıcaklık artışı, barajların yeterli doluluğa ulaşamaması gibi hususların da suyun değerini daha çok anlamamıza vesile olduğunu açıkladı.

“Kuraklık suyun önemini bir kez daha hatırlattı”
Dünyada ve ülkemizde son yıllarda artan oranlarda ortaya çıkan kuraklığın suyun önemini bir kez daha tüm kesimlere hatırlattığını belirten Bayraktar, şunları ifade etti:
“İklim değişikliğinin en önemli sonuçlardan biriside kuraklıktır.
Genel olarak yerküreye yağan toplam yağışlarda, çok fazla değişiklik olmasa da yağış rejiminin değişmesi büyük sorunlar yaratıyor. Artık öyle bir durum oluştu ki yeni üretim sezonunda beklenen yağış bir türlü gerçekleşmiyor. Bu durum ürün veriminde önemli kayıpları meydana getirmektedir.
Tarımsal üretimin öneminin daha çok arttığı bugünlerde tarımsal kuraklıkla mücadele etmede sulamanın önemi büyüktür. Yer üstü ve yeraltı sularının azalması tarımsal üretimde endişeli bir bekleyişi de beraberinde getiriyor.
Bu durumu ortadan kaldırmak için boşa akıp giden suları toplamak yani yeni su hasatları yapmak için barajlar ve göletler yapılmalıdır. Sulama yatırımları bitirilmeli ve yağmurlama, damla sulama gibi basınçlı sulama sistemleri kullanılarak etkinlik sağlanmalıdır. Su her kesimde tasarruflu kullanılmalı, özellikle toplam suyun yüzde 77’sini kullanan tarımda su heba edilmemelidir.
Döngüsel su yönetimi ile atık su değişik alanlarda kullanılmalıdır.”

-Tarımda sulama-
Verimliliğin artırılması açısından tarımda sulamanın yaygınlaştırılması ve bu amaçla su kaynaklarının geliştirilmesi ve rasyonel kullanımının büyük önem arz ettiğini bildiren Bayraktar, şunları kaydetti:
“Bu ülkenin kuruda yetişen buğday, arpa gibi ürünlere ihtiyacı olduğu kadar, suluda yetişen mısıra, pamuğa, şekerpancarına, sebzeye, meyveye de ihtiyacı vardır.
Tarımsal üretim potansiyeli oldukça yüksek olan Türkiye’nin, bu fırsatı en iyi şeklide değerlendirmesi gerekir. Bu üreticilerimizin de vatandaşların da en doğal hakkıdır. Su olmadan üretim olmaz. Yeterli su olacak ki bu ülke üretebilsin, artan nüfusu doyurabilsin.

Bu nedenle sulamada yatırımların bitirilmesi ve etkinliğin sağlanması gerekiyor. Teknik ve ekonomik olarak sulayabileceğimiz 8,5 milyon hektar tarım alanımızın, 6,69 milyon hektarında sulama altyapısı tamamlanmış, 1,81 milyon hektarı sulamaya açılmamış durumdadır.
Bu açıdan GAP, KOP, DAP gibi büyük sulama yatırımlarını da içeren projelerin tamamlanması önem taşımaktadır. Gölet, baraj gibi sulama yatırımlarına ağırlık vererek maliyetleri her geçen gün artan ve
kar oranı düşük kalan, özellikle küçük aile işletmelerinin sürdürülebilirliğinin sağlanması gerekmektedir.
Sulamada etkinliğin sağlanması, üreticilerimizin suyu bilinçli kullanması için çiftçilerimize gerekli eğitimler verilmeli ve bitki türü de dikkate alınarak dekarda kullanılacak su miktarı
belirlenmeli, gereğinden fazla su kullanımının önüne geçilmelidir. Çiftçilerimizin modern sulama sistemlerini kullanmaları teşvik edilmelidir. Bunun için çiftçilerimize su tasarrufu sağlayan modern sulama sistemlerinin yaygınlaşması için hibe ve krediler artırılmalıdır.
Ülkemizde sulama randımanı yetersizdir. Mevcut sulama sistemlerinin yüzde 71’i açık sistemdir ve kullanılan kanal ve kanaletler eski ve atıl vaziyettedir. Bu durum maliyetleri artırmasının yanı sıra su israfına da neden olmaktadır. Acilen kapalı sistem sulamaya geçilmeli, eski ve atıl vaziyette olan kanal ve kanaletler yenilenmelidir.
Tarımsal üretimde verimi artıran en önemli girdi sulama suyudur. Sulama suyu ücretleri çiftçilerimizin üretim maliyetlerini önemli ölçüde artırmaktadır.
Yüzey sulama suyu ve yeraltı suyu ücretleri üreticinin ödemekte güçlük çektiği boyutlara ulaştı. Sulama ücretlerinde indirime gidilmeli, makul seviyelere çekilmelidir.
Diğer yandan sulamada kullanılan elektrik giderleri çiftçimiz için önemli bir yük haline geldi. Elektrikteki yüzde 18’lik KDV ile fon ve paylar kaldırılmalı, birim fiyatı düşürülmelidir.”
-Suyun değeri
Şemsi Bayraktar, suyun değerinin onu kaybetmeden önce anlaşılması gerektiğinin altını çizerek, şöyle devam etti:
“Su kaynaklarının tasarruflu kullanılmasının yanı sıra kirletilmemesi için de gerekli tedbirleri istisnasız almalı ve uygulamalıyız. Yeterli suya erişim ve temiz su kullanımı herkesin hakkıdır. Artan nüfus baskısı, iklim değişikliği ve plansız kentleşme gibi faktörler suyun etkin kullanımını gerektirmektedir. Suyun sağlıklı bir biçimde gelecek nesillere aktarımı ona değer vermekten geçmektedir.
İklim değişikliğinin görülen olumsuz etkileri suyun değerini daha çok anlamamıza vesile oluyor.
Dünyada 2,2 milyar insanın güvenli suya erişme imkanı olmadığı göz önüne alındığında, hükümetler, yerel yönetimler, özel sektör, sivil toplum kuruluşları ve her bir bireyin suya gereken değeri vererek, suyun yönetiminde birlikte çalışmalıdır.”
Şemsi Bayraktar, toplumsal bilinç artırılarak toprak ve su kaynaklarının korunması ve kirlenmesinin önüne geçilmesi temennisiyle, 22 Mart Dünya Su Günü’nü kutladı.