Dolar 32,3258
Euro 35,1397
Altın 2.296,21
BİST 9.055,75
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Tekirdağ 22°C
Açık
Tekirdağ
22°C
Açık
Cum 20°C
Cts 23°C
Paz 23°C
Pts 24°C

TTB TEKİRDAĞ ŞUBE BAŞKANI GAMZE VAROL: KENDİ HAKLARIMIZ VE VATANDAŞIN SAĞLIĞI İÇİN MÜCADELE EDİYORUZ

TTB TEKİRDAĞ ŞUBE BAŞKANI GAMZE VAROL: KENDİ HAKLARIMIZ VE VATANDAŞIN SAĞLIĞI İÇİN MÜCADELE EDİYORUZ
12 Mart 2022 18:04
A+
A-

TTB Tekirdağ Şube Başkanı Gamze Varol, pandemi sürecinin bu sağlık sistemi ile artık yol alınamayacağını gösterdiğini belirterek, sağlık çalışanlarının artık çalışamaz hale geldiğini söyledi. yıllardır sağlıkta dönüşüm adı altında yürütülen politikalar sonucunda hastanelerin ticarethaneye, hastaların müşteriye dönüştürüldüğünün altını çizen Varol bunun sonucunda “şiddet”in giderek arttığına dikkat çekti.
Bir yandan giderek artan şiddet bir yandan iktidarın hedef alan açıklamaları ile cezalandırma politikaları… ve sağlık çalışanlarının tüm bu karmaşa içerisinde seslerini duyurabilme mücadelesi… 14 Mart Tıp Bayramı; bayram olmaktan çoktan çıktı bu ülkede. Artık, sağlık çalışanlarının her türlü saldırı karşında kendilerini savunmak zorunda bırakıldıkları bir dönemden geçiyoruz.
Pandemi ile koşulların iyice ağırlaşması karşında son aylarda sağlık çalışanlarının gerçekleştirdikleri eylemlere tanık oluyoruz. Türk Tabipleri Birliği (TTB) öncülüğünde özlük hakları için aylardır alanlarda sağlık çalışanları. “Emek Bizim Söz Bizim” diyerek, “Beyaz Nöbet” eylemleri gerçekleştirdiler. “Sağlık Hakkı Hepimizin” sloganıyla “Beyaz G(ö)rev” başlığı altında birlik olup bir günlük iş bıraktılar farklı tarihlerde. İstanbul ve Ankara’da “ Beyaz Yürüyüş” gerçekleştirerek, taleplerini bir kez daha dile getirdiler.
Üstelik sadece kendileri için değildi bu eylemler; vatandaşın sağlık hakkı içindi aynı zamanda. “Sağlıkta Dönüşüm Programı” ile getirilen “performans sistemi” muayene sürelerini 5 dakikaya indirmişti çünkü. Ve sağlık hizmeti “hak” olmaktan çıkarak “paralı” hale getirilmişti. “Toplumun sağlığı sağlık çalışanlarının sağlığı ile mümkündür” sözünden yola çıkan sağlık çalışanları, tam da bu nedenle vatandaşlara da sesleniyor ve onlardan destek bekliyor.

İşte bu mücadelede yer alan sağlık çalışanlarından biri de TTB Tekirdağ Şube Başkanı Gamze Varol. Anlattıkları ile meselenin sadece “zam” meselesi olmadığını ortaya koyan Varol, meselenin sağlığın metalaştırılmış olması, hekimlik değerlerinin yok sayılması, bilimin değil ekonomik çıkarların ön plana koyulması anlayışı olduğunu gözler önüne serdi.
Sağlık alanındaki sorunları görünür hale getirmek ve çözüm önerilerini toplumla paylaşabilmek eylem düzenlediklerini belirterek sözlerine başlayan Varol, Pandemi sürecinin bu sağlık sistemi ile artık yol alınamayacağını çok açık bir şekilde gösterdiğine dikkat çekti. Bunun üzerine koşullarının düzeltilmesi için hükümete taleplerini ilettiklerini ve sonucunda hekimlerin ve diş hekimlerinin haklarında kısmi düzeltme getiren yasa tasarısının Meclis’te kabul edildiğini söyleyen Varol, “Bu tasarı oybirliği ile kabul edilmesine rağmen, iktidar tarafından geri çekildi. Bir açıklama dahi yapılmadı” dedi. Tasarının önce hekimlere zam müjdesi olarak lanse edildiğini ancak daha sonra zam olmadığının ortaya çıktığını kaydeden Varol, “500 TL ek sabit ödeme yapılıyor her ay hükümet tarafından. Bu 500 TL’yi maaşa yansıtacaklardı. Ayrı olarak alıyorduk, maaşın içinde alacaktık böylece zam yapılmış gibi gözükecekti” diye konuştu.

‘GEÇİNEMİYORUZ’
“Enflasyonun tırmandığı, açlık sınırının 4.013 yoksulluk sınırının 13.073 TL olduğu şartlarda, biz hekimler geçinemiyoruz. Bu çalışma koşullarında emeğimiz yok sayılıyor” diyerek sözlerine devam eden Varol, emeklerinin değersizleştirilmesini kabul etmediklerinin altını çizdi. Varol, “Pratikte en az 36 saat nöbet tutuyoruz. Ancak bakanlık hekimlere 7 nöbete kadar nöbet parası veriyor. Hekimler 7 nöbetin üstünü ücretsiz tutuyor. Hemşireler ve acil servis çalışanları nöbet sonrası izin yapabiliyor ama asistan hekimler yaptığında ücretlerinden kesiliyor. Asistan hekimlerin gerçekten geçimleri çok zor. Zombi gibi dolaşıyorlar. İnsanlıktan çıkıyorlar. Yeni düzenlenecek düzenlemede emekliliğe yansıyacak yaşanabilir temel bir gelir istiyoruz. Pandemi sürecinde çalıştığımız her yıl için yüz yirmi gün fiili hizmet süresi zammı istiyoruz, bunlar diğer mesleklerde var. Emekli doktorların aldığı maaş çok düşük. Ne Türkiye koşullarında bir emekli doktora yakışır ne ülkemize yakışır bir durum. Onları baş tacı etmemiz gerekiyor” ifadelerini kullandı.

‘ÇALIŞMA BARIŞI BOZULDU’
Gamze Varol, Sağlık Bakanlığının aldığı bir karar ile sağlık çalışanları arasında “çalışma barışı”nın bozulduğunu da belirtti: “ Sağlık çalışanlarının döner sermayesinden kesilen para hekimlere verilmeye başlandı. Bu uygulama ile hekimler ile diğer sağlık çalışanları arasında huzursuzluk başladı. ‘Hekimler paramıza göz dikti’ algısı oluştu. Böylece ebe hemşiresi ile doktoru birbirine girdi. Teknisyenle tıbbi sekreteri birbirine girdi. Belki bilerek ve isteyerek yapılan politikalar, amaçlanan buydu bilemiyorum ama gelinen noktada başarılı olundu. Aslında güçlerimizi birleştirsek ve ortak bir ilke için mücadele etsek insanca yaşam için ama olmuyor, oltaya geliveriyoruz. Suçlu arıyoruz, gücümüzde yetmiyor yukarıya bir şeyler demeye en yakınımızdakine patlayıveriyoruz bu da çalışma barışını bozuyor ve birilerinin ekmeğine yağ sürmüş oluyoruz.”

‘HASTANELER TİCARETHANE
HASTALAR MÜŞTERİ OLDU’
Sağlıkta alanında yaşanan başka bir sorunu da ele alan Varol, yıllardır sağlıkta dönüşüm adı altında yürütülen politikalar sonucunda hastanelerin ticarethaneye, hastaların müşteriye dönüştürüldüğünün altını çizdi. Yılda 8-9 kez sağlık kuruluşuna gitmeyi başarı, istenilen her an 2’inci ve 3’üncü basamak sağlık hizmetine erişimi de marifet sayıldığını ifade eden Varol şöyle devam etti: “Ülke nüfusunda daha fazla insan bir yılda acile başvurdu. Dünyada eşi benzeri yok! Hastalar, hastanelere yığıldı, birinci basamakta yani aile hekimliğinde çözülecek pek çok sağlık sorunu için yurttaşlar, ikinci ve üçüncü basamak sağlık kuruluşlarına gittiler. Böylece, biz sağlık çalışanları artan iş yükü altında ezildik.”

‘CAN GÜVENLİĞİMİZ YOK’
Sistemde yaşanan sorunların sorumlusu sağlık çalışanlarıymış gibi gösterildiğini belirten Varol, bunun sonucunda “şiddet”in giderek arttığını anlattı. Varol, “Hekim ve hasta karşı karşıya kaldı. Hekim 5’er dakikalık muayene ile hastaya teşhiş, tanı koymaya çalışıyor, hasta da haklı olarak doktora derdini anlatmaya. Ama olmuyor, olamıyor çünkü kapıda bekleyen onlarca hasta var. Böylece gerilim artıyor. Ve ne yazık ki şiddete maruz kalıyoruz. Can güvenliğimiz yok! Cezasız kalan şiddet artarak geliyor; kar topu gibi. Emniyetten yaptığımız görüşmelerde söylenen ‘toplumda genel olarak bir şiddet eğilimi’ olduğu ve sadece hekimlere yönelik olmadığı’ yönünde.
Çünkü insanlar adalet sisteminden memnun değil, kendi cezalarını kendileri kesme yöntemine başvuruyorlar. Demokratik, adil ve hümanist davranmanın çözüm olmadığını öyle davrandıkça kaybettiğini, vurarak kırarak bağırarak bir şeyler elde ettiğini görüp bu yola da eviriliyor olabilirler insanlar. Toplum patlama noktasında, ekonomik anlamda, kovid anlamında insanların kendi kişisel sıkıntıları bir yerden patlayacak. Bir şeyler kötü gidiyorsa çözüm dövmek değil, şiddet değil. Biz sadece bu sistemin uygulayıcılarıyız. Muhatap biz değiliz. Biz muhatabı karar vericiler. Ancak son tahlilde dayağı biz yiyoruz bıçak bize batırılıyor.
Hekimler inanın kendileri için bir şey isterken aslında vatandaş içinde istiyor. Hekimler düşman değil, öteki değil. Vatandaşa şifa dağıtmak için aldılar bu eğitimi ve hakikaten çok zor şartlar da bunu yapıyorlar. Bizim çalışma koşullarımız düzeldiğinde, vatandaş daha hızlı, daha nitelikli, ücretsiz sağlık hizmeti alabilecek. Biz hizmet üretemediğimiz için yine vatandaş zarar görüyor. Vatandaşa karşı değiliz. Biz onlar için de mücadelemizi yürütüyoruz. Hekimlik yapmak istiyoruz derken vatandaşın sağlıklı nitelikli hizmet alması için de çaba gösteriyoruz.”

‘İSTİFALAR ARTTI’
Şartların giderek ağırlaştığına sağlık çalışanlarının değersizleştirildiğini kaydeden Varol, “Pandemi sürecinde canla başla çalıştığımız süreçte bile işten çıkarılan, ücretlerini alamayan sağlık çalışanları oldu. ‘Artık bu şartlarda çalışamıyoruz’ diyerek istifa eden, emekli olan hekimlerimiz var, genç hekimler ise yurt dışına göç ediyorlar” diyerek, yaşanan durumun vahametini ortaya koydu.

‘GELİN BİRLİKTE SESİMİZİ YÜKSELTELİM’
Varol son olarak şunları kaydetti: “Haklarımızı alana kadar eylemlerimize devam edeceğiz. Haklarımız için, ülkemizin geleceği için ayaktayız. Bizler direnmeyi bilen bir mesleğin mensuplarıyız. Buradan vatandaşlarımıza da sesleniyorum. Bizler sadece iyi hekimlik yapmak istiyoruz. Hem hekimlerin hem de toplumun sağlık hakkı için birlikte bu uygulamalara itiraz edelim, seslerimizi yükseltelim. Hekimler köle, hastalar müşteri, hastaneler ticarethane değildir.”