Dolar 32,4375
Euro 34,7411
Altın 2.439,70
BİST 9.915,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Tekirdağ 20°C
Az Bulutlu
Tekirdağ
20°C
Az Bulutlu
Paz 19°C
Pts 18°C
Sal 19°C
Çar 21°C

BOZGUNDAN -2-

6 Nisan 2021 12:57
A+
A-

Asıl görülecek ibret ve dehşetle görülecek manzara İstanbul’daki Türk ve Müslüman olmayanların Rumların Ermenilerin Yahudilerin taşkınlığı idi. O ne iğrenç ne tiksinti veren ihanet panoramasıydı. Bütün Beyoğlu baştan başa az istisnası ile Fransız bayraklarıyla donanmıştı. Ötekilerde de İngiliz ve İtalya bayrakları asılıydı. Hatta daha tamamen maskesini düşürmemiş olmasına rağmen yunan bayrakları Fransız papaz mektepleri kız ve erkek talebe karolarıyla yollarda idiler. Çoğu Fransızca bilen ve Fransa’yı İngiltere’ye tercih eden İstanbul Yahudileri O bilinen tereddüt ve ihtiyatlarını iti vermiştiler. Altı yüz yıl önce tamamen yok olmak tehlikesi ile İspanya’da görülmemiş zulüm ve işkence altında inlerken kendilerini sessiz ve hatta memnun seyreden Katolik Fransa’nın bu kalpsizliğine karşı donanmayı hümayununu göndererek dedelerini ve ninelerini şefkatle bağrına basan Müslüman Osmanlı saltanatının bu acı gününde vefasızlık ve nankörlüğün hançerini Türkün yaralı kalbine saplamışlardı. Ya Rumlar o gün ne ise bugünde ayni olan vefasız adi topluluk palikaryalık İstanbul sokaklarında kol geziyordu… Kendisine yüzyıllarca milleti sadıka dini dili ırki tam bir hürriyet ve şefkat içinde olmanın en güzel örneği uhdelerinde tecelli eden Ermeniler hepsi birkaç istisnası ile el ele idiler. Nankörlük ve ihanet yarışına çıkmışlardı.
Türkler evlerinde idiler sokaklarda olanların başları önde gözleri yaşlı idi. Zaten mebusan meclisi işgal edilmişti. Mebuslardan milliyetçilik ve medeni cesaretinden şüphe edilenler tevkif edilmişlerdi. meclis dağıtılmıştı.
Türk İstanbul’un dili ve gazetelerin sesi ve nefesi kesilmişti.
Piyer loti saf ve çocuk muhayyilesinde beyaz minareler ve siyah serviler altında mütevekkil uyuyan Müslüman İstanbul’un bağrından bütün karşı yakanın göklere çıkan yaygaralarını ve Fransız şark ordusunun dünyayı saran gürültülerini birden bire bir fısıltı haline getiren bir arslan sayhasi yükselmişti. Bu arslan meşhur muharrir Süleyman Nazif beydi. Gerçek bir cesaret harikası olan haykırışı ise kara bir gün başlığı ile hadisat gazetesinde neşredilmişti. Müslüman Türk’e fısıltı halinde de olsa oh dedirten bu sesleniş şöyledir.. devamı yarın.

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR