İMTİHAN VE BAŞARI
Evet dünya bir han insanlar ise bu handa misafir ve yolcudur. Yolun varacağı yer başka bir dünya. Bu dünyada ki ihtiyaç ve kimileri dünyevi ihtiyaçlarının haricinde çeşit çeşit yollarla şöhret peşindedirler.
Eskilerde köy odaları var idi akşamları orada toplanıp kitaplar okunurdu müptela oldukları olayları anlatırlardı.
Adamın biri küçük bir esnaf iken kısa zamanda zengin olup şirket haline gelir. Bu kişinin üç tane oğlu varmış artık adam yaşlandığını his eder ve oğullarının üçünü de yanına çağırır derki ey çocuklar ben artık yaşlandım artık şirketi sizlere bırakacağım. Fakat sizi imtihan edeceğim hanginiz başarılı olursanız şirketin genel müdürü olacaksınız. Babalarının sorduğu sorular şöyledir. Şu gördüğünüz odayı her hangi bir şeyle duvar tavan ve yeri tamamen en az iki saat kaplayacak. Daha sonra eski halini alacak. Ve üçüne de para verip sırayla dediğimi yapı der en büyük oğlu bir çuval saman odanın içine döker pervane vasıtasıyla samanı uçurup odanın her tarafını kaplamaya çalışır ancak odanın bazı yerlerine saman ulaşmaz babaları denetlemek için birini görevlendirmiş ve denetleyen kişi adama durumu anlatmış
İkinci oğlu aynı yöntemi kuş tüyü ile yapar sonuç ayni küçük oğlu iki tane mum alır odanın orta yerinde mumları yakar mumların ışıkları odanın her tarafını kaplar ve mumların sönmesi saatler sürer. Üçü de babalarının huzurunda önce büyük oğluna der sen başarılı olamadı savurduğun saman odanın her yerini kaplamamış ve artan parayı ne yaptın diye sorar oğlu eğlence salonunda harcadım der
Diğer oğluna sorar sende başarılı olamadın döktüğün tüyler odanın her tarafını kaplamamış ve sen artan parayı ne yaptın oğlu derki kahve hanede oyun oynadım ve kaybettim der
Küçük oğluna derki sen imtihan kazandın yakmış olduğun mumlar saatlerce odanın her tarafını ışıklarıyla kaplamış peki sen artan parayı ne yaptın der küçük oğlu artan parayı yetin ve kimsesiz çocuklara verdim der. Babası artık şirketi müdürü sensin der.
Birde devletler arası imtihanlarda söz edelim. İki komşu devlet kendi aralarında şöyle anlaşmışlar bizler bir birimizle savaşmayacağız sadece imtihan olacağız devletin biri üç tane heykel yaptırır heykeller benzerlik konusun da en ufak bir değişiklik yoktur ve komşu ülkeye gönderir heykelleri arasındaki farkı bulursanız bir heykelin ağırlığı kadar altın vereceğim eyer ki heykeller arasındaki farkı bulamazsanız üç heykelin ağırlığı kadar altın isterim demi. Kral ülkesindeki bütün heykeltıraşları ve bilim adamlarını toplar heykelleri arasındaki farkı bulun der saatlerce günlerce yapılan incelemede en ufak bir Değişik lik bulamıyorlar ve şehrin kenarında çilingirlik yapan birini çağırıyorlar çilingir heykellerde her hangi bir değişikliğin olmadığını anlar bir metal tel ister metal teli getiriyorlar kral şaşkın ve heyecanla çilingire bakar çilingir metal teli heykeli birinin bir kulağın dan sokar tel öteki kulağından çıkar ikinci heykelin kulağından sokar ağzından çıkar. Üçüncü heykelin kulağından teli sokar tel kalbine doğru iner. Çilingir derki kralım birinci heykel Umursamaz birini temsil eder söylenen söz bir kulağından girer öteki kulağından çıkar. İkinci heykel söylenen söz kulağında girer ağzından çıkar buda sır saklamaz lafazanın birini temsil eder. Üçüncü heykel ise kulağından giren söz yüreğine iner ona göre değerlendirir.
Devamı yarın.