Dolar 32,5617
Euro 35,2419
Altın 2.468,69
BİST 10.733,96
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Tekirdağ 29°C
Hafif Yağmurlu
Tekirdağ
29°C
Hafif Yağmurlu
Cum 30°C
Cts 31°C
Paz 32°C
Pts 34°C

27 MAYIS: BAYRAM MI KARA LEKE Mİ?

27 Mayıs 2024 10:31
A+
A-

27 Mayıs 1960 sabahı radyolarını açan vatandaşlar tok bir ses duyarlar. Bu tok ses Albay Alpaslan Türkeş’in sesidir:

“Sevgili vatandaşlar! Dün gece yarısından itibaren, bütün Türkiye’de, deniz-hava-kara Türk Silahlı Kuvvetleri, el ele vererek, memleketin idaresini ele almıştır. Bu hareket, Silahlı Kuvvetlerimizin müşterek işbirliği sayesinde, kansız başarılmıştır! Sevgili vatandaşlarımızın sükûn içinde bulunmalarını ve resmi sıfatı ne olursa olsun hiç kimsenin sokağa çıkmamalarını rica ederiz.”

14 Mayıs 1950’de Cumhuriyet Halk Partisine karşı seçim kazanarak iktidara gelen Demokrat Parti iktidarı bir ihtilal ile son bulur. Demokratların 10 yıllık iktidarı kimileri için Türkiye’de demokrasinin ve “Yeter, söz milletindir” diyerek iradesini gösteren milletin iradesi; kimileri içinse sonradan bozulan, bir diktatörlüğe dönüşen, irticanın önünün açıldığı bir süreç, bir dönem. 27 Mayıs ise Türk demokrasi ve siyaset tarihinde kimileri için devrim, bir bayram, kimileri içinse kara bir leke.

27 Mayıs aynı zamanda Cumhuriyet tarihinin ilk darbesidir. Emir komuta zinciri içinde yapılmamıştır, 37 düşük rütbeli subayın planları ile Tümgeneral Cemal Madanoğlu’nun komutanlığında icra edilmiş, kritik mevziler bu subayların ellerindeki asker ve silahlarla önce ordudaki Komuta Kademesinin etkisiz hâle getirilmesiyle ele geçirilmiştir.

Türk tarihi birçok ihtilale şahit olmuştur. İttihatçıların gerçekleştirdiği Bâb-ı Âli Baskını da bunlardan biridir. Kaderin cilvesi olsa gerek ki 27 Mayıs’ta bir İttihatçı, Millî Mücadele’nin Galip Hoca’sı, Cumhurbaşkanı Celal Bayar da tutuklanır, yargılanır, idama mahkûm edilir. Lakin yaşı dolayısıyla idam cezası müebbet hapse çevrilir, sonra çıkan bir af ile serbest kalır. Bayar aynı amanda Atatürk’ün başbakanlığını da yapmıştır.

27 Mayıs’ı meydana getiren şartları, ihtilalin aynı zamanda lideri de olan Millî Birlik Komitesi üyesi Cemal Madanoğlu Paşa şöyle anlatıyor:

“Karşı devrimcilik iyice tırmanmış durumda. Partizanlık almış yürümüş, parti diktatörlüğü öyle. Ekonomik durum şartları tamamlıyor. Bu sırada oldu olacak, oldu olacak derken en çok milleti gayrete getiren, bardağı taşıran damla dediğim bir de üstelik Demokrat Parti kalktı Tahkikat Komisyonu kurdu. Çok körlemesine gitti. Yani ihtilali asıl yapan biz değiliz aslında, onlar yaptılar.”

Orgeneral Cemal Gürsel, namıdiğer Cemal Ağa’ya göre ise Demokrat Partinin memlekete yaptığı en büyük kötülüklerden biri orduyu ihtilale zorlamış olmalarıdır.

İhtilalin ardından kurulan Yassıada Mahkemeleri sonucunda; Başvekil Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan idam edilir.

Demokratların 10 yıl boyunca yaptıklarının birçoğu bugün daha tartışma konusudur. Bugünün zeminini hazırlayanlar, temelini atanlar maalesef ki onlardır. Karşı devrimcilik… Lakin bunun bedeli, karşılığı idam mıydı, en azından bir ülkenin başbakanı ve bakanları için?

İsmet Paşa idamlara karşı çıkar. Paşa, Cumhuriyet’in ikinci adamıdır. Askeri ve siyasi tecrübesi ona neler olacağını gösterir. Cemal Madanoğlu’nu Atatürk’ün kendisine söylediği şu sözler ile uyarmıştır:

“Atatürk, bir gün bana dedi ki: “Yahu İsmet, bu kadar adam astık, bu astıklarımızın yapmadıkları yoktu, ama bütün o yaptıkları unutuldu, asıldıkları unutulmadı!” Aman dikkat Madanoğlu!”

Menderes’in bir gün mecliste muhalefete karşı “İdam sehpalarında can verenlerden ders alsalar ya” demesi üzerime ertesi gün İsmet İnönü “Sehpalar kurulursa nasıl işleyeceğini kimse bilemez” diyerek cevap verir.

Öyle de olur, sehpalar kurulur ve nasıl işleyeceğini kimse bilmez. İnönü’nün bütün itiraz ve uyarılarına rağmen Menderes idam edilir.

Evet ihtilal yapılmıştı, peki idamlar şart mıydı? Bir ülkenin başbakanını, bakanlarını idam ederek yıllar sonrasına değin uzanan bir utancı bu milletin boynuna bırakmak ne kadar doğruydu?

Öyle ki 1971 yılına gelindiğinde Deniz Gezmişlerin idamı mecliste oylanırken birileri iki elini kaldırıp üçe üç diyerek oylamaya evet oyu vermiş, akılları sıra Mendereslerin öcünü almışlardır.

27 Mayıs, Millî Birlik Komitesi tarafından resmî bayram ilan edilmiş, 1963 yılından 1982 Anayasası yürürlüğe girene dek        “Hürriyet ve Anayasa Bayramı olarak kutlanmıştır”. 27 Mayıs’ı yapanlar ile 12 Eylül’ü yapanların birbirlerinden farkı da böylelikle görülebilir. Daha mı iyisi, hiç sanmıyorum ama neyse…

***

“Değinilmesi gereken bir ikinci nokta da, ülkemizdeki tüm günahların Amerika’nın sırtına yüklenemeyeceğiydi. Mesela, darbelerin birçoğunda inisiyatif içeriden gelmişti; Amerikan istihbaratı burada destekleyici roller üstlenmekten fazlasını yapmamıştı. Cunta üstüne cunta kuran, Harp Okulu öğrencileriyle darbecilik oynayan, 1960’ta Kütahya’da Adnan Menderes’i tutuklayanlar bizzat bizim subaylarımızdı; darbe yapıldıktan sonra tüm Demokrat Parti milletvekillerinin anayasa suçu işlediği için yargılanıp ceza almaları gerektiğini belirten, aksi takdirde ihtilalin ve Kurucu Meclis’in meşruiyetini kaybedeceğini ve yarın kendilerinden hesap sorulacağını söyleyen de bizim hukuk profesörlerimiz. Yine 12 Eylül’e zemin hazırlamak için anarşiye müdahale etmeyen de bizzat Kenan Evren ve arkadaşlarıydı; darbe askere sıkıyönetimde olmayan hangi hakkı vermişti de olaylar tak diye durmuştu?”(Emrah Safa Gürkan, Bunu Herkes Bilir, s.166)

***

İnanıyorum ki 27 Mayıs’ı yapanlar İnönü’yü dinleseler ve uyarılarını dikkate alsalardı, en azından idamlar gerçekleşmeseydi bugün Türkiye bu hâlde olmazdı. Mendereslerin idamının Türkiye’nin demokrasi tarihinde ve bugünümüzde çok önemli rolü var. En azından ben böyle düşünüyorum.

Peki ya 27 Mayıs bir bayram mı yoksa kara leke mi?

Tarih yazılır, neyin ne olduğu anlaşılır.

Biz yeter ki tarihten ders alalım.

Yıllar önce meydana gelen olayları sürekli kısır kavgalarla değil, ders çıkararak gündeme getirelim. Getirelim ki en azından gidenlerin kemikleri sızlamasın. En azından aynı şeyleri bir daha yaşamayalım. Aynı acıları bir daha çekmeyelim.


Trakya Demokrat Gazetesi sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
2 Temmuz 2024 10:18
3 Haziran 2024 10:13