Dolar 32,2200
Euro 35,0544
Altın 2.523,01
BİST 10.643,58
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Tekirdağ 23°C
Parçalı Bulutlu
Tekirdağ
23°C
Parçalı Bulutlu
Sal 23°C
Çar 23°C
Per 24°C
Cum 24°C

BİR TEKİRDAĞ BEYEFENDİSİ, BİR SOSYAL DEMOKRAT: GÜNEŞ GÜRSELER

26 Şubat 2024 10:03
A+
A-

Ben Güneş Gürseler ismini ilk defa Çorlu Kitap Fuarı’nda Sezai KurtHocam’ın tavsiyesiyle rastladığım bir kitap ile, “Benden Bu Kadar…”adlı kitap ile tanıdım. Güneş Gürseler ismi ile bu kadar geç tanışmam benim büyük kusur saydığım kusurlarımdan, eksiklerimden biri. Kendimi solda, sosyal demokrat çizgide siyaset yapan biri olarak tanımladığım hâlde bu ismi bu kadar geç tanıdığım için gerçekten üzgünüm.

Ama geç olsun güç olmasın demişler. Güneş Beyve deneyimleri, Edebiyat öğretmeni ve aynı zamanda avukat olan Ali İhsanTertemiz ile hazırladığı bu söyleşi eserde aktardıkları bende büyük bir etki ve farkındalık yarattı. Dolayısıyla böyle bir esere imza attıkları ve böylesi bir eseri hem bizlere hem de gelecek kuşaklara bir miras olarak bıraktıkları için kendilerine şükranlarımı sunuyorum.

BENDEN BU KADAR;Yakın Türk siyasi tarihini, Aslan Sosyal Demokratları, TBB’nin yakın tarihini, Türkiye’de ve Tekirdağ’da Sosyal Demokrat, Demokratik Sol veya Sol Siyaseti değerli ve önemli tespitlerle okumak ve ders çıkarmak isteyenler için Güneş Gürseler’in kıymetli deneyimlerini içeren güzide bir eser.

Güneş Gürseler, bir sosyal demokrat. Geçmiş dönemlerde Tekirdağ milletvekili.Basının tabiriyle “Erdal İnönü’nün Prensi”.  Kendi tabiriyle ise “Anadan olma değil ama sonradan olma Tekirdağlı…”Kendini alanında yetiştirmiş, hukuka gönülden bağlı; siyaseti bıraktıktan sonra duruşmalarda hâkime “Sayın Hâkim” demekten asla gocunmayan eski bir siyasetçi. Aynı zamanda bir avukat. Siyaseti meslek olarak değil, bir vazife olarak gören biri. Seçim kaybettiğinde koltuğa yapışıp kalmayan, asıl mesleği olan avukatlığa geri dönen, gerçek, örnek bir siyasetçi. Gerçek bir çevreci.Yeşile ve maviye sevdalı bir insan. Lakin Gürseler’in yeşile olan sevdası dolardan değil, doğadan geliyor.

21Şubat Çarşamba Günü Sezai Kurt Hocam ile Güneş Gürseler’inDesHotel’de bulunan avukatlık bürosuna gittik. Güneş Bey ile ilk defa burada karşılaştım ve diyebilirim ki İstanbul Beyefendisi tabirini bir Tekirdağ Beyefendisi olarak Güneş Bey için kullanabiliriz. Ofise girdiğimiz andan itibaren ofisten ayrılmamıza dek bunu hissettim.

“Benden Bu Kadar…” kitabını “Değerli edebiyat öğrencisi ve genç siyasetçisevgili Mehmet Emin Ağaran’a teşekkür ve sevgilerimle” diyerek imzaladı.

23 Şubat Günü ise Güneş Bey’in Adalet Han’da bulunan ofisini ziyarettik. Bu ofiste Türk siyasetinin ve Tekirdağ’ın önemli bir dönemine belgeler ve fotoğraflarla tanıklık etme fırsatı bulduk. Tarihe dokunmak, tarihi görmek bu olsa gerek. Güneş Bey arşivini, bugüne değin öylesine güzel oluşturmuş ve korumuş ki içeri girdiğinizde sanki o dönemin havasını kokluyor, o dönemi hissediyorsunuz. Ofisinde CHP Tekirdağ İl Başkanlığı yıllardan, milletvekilliği yaptığı yıllara, CHP, SODEP, SHP ve DSP yıllarındanmektupları, yazışmaları, telgrafları, evrakları, belgeleri, eserleri toplamış. Gerçek manasıyla bir arşivi, çok kıymetli bir arşivi bugünlere taşımış. Umarım bu arşiv meraklılarının ve alanında ehil olanların elinde değerlendirilerek kıymetli çalışmalara imza atılır. Kendisinin temennisi de bu şekilde. Zira orada bir devrin, bir dönemin neredeyse kalbi duruyor. Bir tarih duruyor.

Ardından Namık Kemal Lisesinde bulunan Tekirdağ İl Eğitin Tarihi Müzesini birlikte ziyaret ettik. Güneş Bey de benim gibi Namık Kemal Liseli. O 1968 mezunu, ben ise 2020 mezunuyum. Müzedeki eski fotoğraflara bakarken dönem arkadaşlarının ve öğretmenlerinin neredeyse hepsini tanıdı. İsimleri ile onlardan bahsetti. Hafızasına hayran kaldım.

3 günlük bu tanışıklığımızda kendisine ilk karşılaşmamızda Güneş Bey derken, sonrasında Güneş Ağabey demeye başladım. Zira bu yakınlığa ve samimiyete, gayet doğal bir şekilde yaklaşımı ile kendisi fırsat veriyor.

Güneş Ağabey, aynı zamanda gençlerin siyaset ile ilgilenmesini, siyaset yapmalarını öneriyor.

Ben Tekirdağ’da gençlerin özellikle de hukuk veyahut da siyaset ile ilgilenen gençlerin Güneş Ağabey ile tanışıp birikimlerinden yararlanmalarını tavsiye ederim. Onunla tanışınca bir kez daha gördüm ki biz bir damla isek o yaşadıkları ve tecrübesi ile bir umman. Bizden bir umman.

Sizlere Güneş Ağabey’in “Benden Bu Kadar…” adlı eserinden altını çizerek, birçok kez okuduğum, o günü hem de o günün deneyimleri ile bugünkü siyasilerimize bir ders, bir ikaz olabileceğini düşündüğüm bazı bölümleri sizlerle paylaşmak istiyorum:

“HEP ile iş birliği kararı bir anlamda benim siyasi sonumu da hazırladı. Bu kararın ardından Trakya ve Bat Anadolu’da çok büyük oy kayıplarımız oldu. Ecevit, SHP’yi Misakımillî’yi yok etmeye kalkışanları TBMM’ye taşımakla suçladı. Tekirdağ’da barajı aşamadık. Leyla Zana, Hatip Dicle ve arkadaşları milletvekili olsun diye kendimizi kapı önüne koyduk. Bu kararı hemen her köyünde bir Güneydoğu şehidi olan Trakya’da anlatamadık. Neye mal olduklarını HEP kökenli olarak seçilenler de anlamazdan geldiler. Zaten onların amaçlarının çok başka olduğu da zaman içinde anlaşıldı.

Bu karar sonrasında ortaya çıkanlar bana bir şey öğretti: İnanmadığı bir konuda insanın direnmesini sonuna kadar sürdürmesi gerekir. İlkesel olarak doğruluğuna inandığımı ancak uygulamasının yanlış olacağını gördüğümüz kararın alınmasına engel olmalıydık.”  (s.88)

Maalesef ki bugün hâlâ bu yanlış politikalar devam ediyor ve etkisini hep birlikte izliyoruz.

“12 Eylül yönetiminin tüm üyelerle ön seçim yapılması temeline oturttuğu siyasi parti örgütlenmesi diğer partilerden daha farklı olarak SHP’de sorunlu bir üye tabanı ve örgüt oluşmasına yol açmıştı. Etnik ve mezhepsel anlayışla üye yazımına olanak tanınınca partinin tüm geleceği böyle bir tabanın tercihlerine bırakıldı.

Delege ile ön seçim sisteminin “delege ağalığı” düzeni yarattığı ve maddi çıkar karşılığında milletvekili seçilebildiği endişesini çok önemseyen 12 Eylül yönetimi, tüm üyelerin katılacağı bir ön seçim sistemini esas aldı. Ekonomik koşulları, halkın eğitim ve kültür düzeyini, iç göçün yarattığı sorunları düşünmeden alınan bu karara bir de üyeliğin kayda değer bir ön koşulunun olmaması da eklenince ortaya çıkan olumsuzlukların etkisini hâlâ yaşıyoruz.” (s.156)

“Bence, SHP kapatılmamalı; CHP, SHP’de devam etmeli idi.” (s.158)

“Sosyal demokratları birleştirmek ve iktidar yapmak, CHP’yi de açmak benim siyasetteki hedeflerimdir. Bugün CHP’nin açılması aşamasına geldik. Bir hedefimizi daha gerçekleştiriyoruz. CHP, Atatürk’ün partisidir, Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran partidir. İsmini yaşatmak, kendisini çağdaş bir yapıya kavuşturmak görevimizdir. CHP’nin açılması yeni sorunlar, yeni bölün meler yaratmamalıdır. Bugün iktidar ortağız, Hükümete zarar vermeden, ülkede boşluk yaratmadan CHP’yi açmalıyız CHP’yi açarken de 12 Eylül öncesinin eksikleri ile açamayız be CHP adı SHP’de devam ederken SHP’nin yaşadığı, hepimizi üzen iç sıkıntıları CHP’ye taşıyamayız. Benim önerim, hep birlikte coşku ile CHP Kurultayını yapalım. İddiası olan bütün arkadaşlar, bir adım geride duralım. CHP’yi 2000’li yıllara göre düzenleyip örgütleyecek genç bir yönetime, geçici olduğunu bilen bir yönetime teslim edelim. Dışarıdan bütün gücümüzle destekleyelim. Onlar CHP’yi bugüne, 21. yüzyıla, ilk genel seçime taşısın, biz de hükümeti sürdürelim. İlk genel seçimde CHP’den aday olalım, SHP’yi kapatıp seçime sokmayalım ve seçimden sonra yeniden CHP kurultayını yaparak CHP’nin yeni yönetimini belirleyelim. Ben ilk genel seçimde CHP’den milletvekili adayı olacağımı şimdiden ilan ediyorum.” (s.165-166)

“…Bu deneyimin bana öğrettiği; asıl olan insanın kendi mesleğidir, seçimle gelinen bütün makamlar geçicidir. Ayrıca bir şeyi daha öğrendim; TBMM’nin yanlış çalışma düzeni milletvekilliğini meslek hâline getirmiştir. Milletvekili seçilince iş yerini kapatan, evini barkını Ankara’ya getiren insanlar sokakta kalmamak, yeniden iş kurma sıkıntısı yaşamamak için milletvekilliğini meslek sayıp sürekli seçilme gayreti içinde oluyorlar. Oysa milletvekilliği meslek değil, hizmet olanağıdır.” (s.185)

“2002 milletvekili seçimlerinde Tekirdağ Merkez’de CHP’nin 19.088 oyu ile AKP’nin 16.800 oyuna yaptığı 2.288 farka güveniyorlardı. Oysa genel seçim ile yerel seçimin farklı olduğunu, yerel seçimde adayın daha önde olduğunu, farkın da kapatılamayacak kadar büyük olmadığını söylüyordum, anlatamadım. Sonuçta; CHP 6.069 oy kaybederek 13.019 oyla ikinci parti oldu. AKP ile aradaki fark 2.288 artıdan, 4.116 eksiye geriledi. AKP oyunu sadece 335 artırarak 17.135oyla belediye başkanlığını kazandı.” (s.263)

Bana kalırsa, yerel seçimlere giderken bu uyarıyı kendini garantiymiş gibi gören herkes dikkate almalı. Tabii eğer kazanmak istiyorlarsa… Genel seçim ile yerel seçim farklı.

“Bir ülkenin sınırları içindeki denizin tek örneği olan Marmara’yı göz göre göre öldürdük.” (s.277)

“Atatürk’ün 15 yıllık iktidarında sürdürdüğü devrim sürecinin, ölümü ile yerini karşı devrimin gelişmesi sürecine bıraktığına ve laik cumhuriyeti demokratik cumhuriyet ile tamamlama hedefinin gerçekleşemediğine hep inandım. Bugün karşı devrimin başarıya ulaşmış olmasının temel nedenin de Atatürk’ten sonraki siyaset anlayışının Atatürk devrimleri, çağdaşlaşma ve demokrasiyi kurumlaştırma çizgisinde halka önderlik etmek, yeni hedefler göstermek yerine halkın arkasından gitme kolaycılığında olduğuna inanıyorum. Özellikle 1950 sonrası nesiller olarak sorumluluğumuzu kabul etmeliyiz, siyaset genel olarak bireysel amaçla yapılır hale geldi, siyasette başarı da milletvekili olma ve zenginleşme ile eş tutulur oldu. Devrimci olmak, hele bizim coğrafyamızda devrimci olmak hiç kolay değil:

Bernard Lewis, “Demokrasinin Türkiye Serüveni” adlı kitabında şu tespitte bulunur: “Köklü otoriter geleneklere sahip bir bölgede, din ve ahlakın haklardan çok ödevlerle ilgili olduğu, meşru otoriteye itaatin siyasi bir gereklilik kadar dinsel bir yükümlülük, itaatsizliğin bir suç olduğu kadar bir günah olarak görüldüğü bir siyasi kültürde, özgür kurumları oluşturmak ve sürdürmek kolay değildir.”(s.291-292)

Gençlerin, siyaset ile ilgilenen insanların, kendine sosyal demokratım diyenlerin bu kitabı mutlaka ama mutlaka okumasını öneriyorum. Aynı hatalara bir daha düşmemek için…

Tekirdağ’ın önde gelenleri, Güneş Ağabey’i asla es geçmemeliler. O, Tekirdağ için önemli bir değer, bir büyük, bir akil insan. Sadece siyasi değil hukuki tecrübesiyle de.

Güneş Ağabey’e bir kez daha sağlıklı ve huzurlu bir ömür diliyorum.

Onun uzun yıllar mücadele verdiği yoldan şaşmamayı, başardıklarını örnek almayı, başaramadıklarını ise başarmayı diliyorum.

Benden de bu kadar… Ama bugünlük… Kalın sağlıcakla….


Trakya Demokrat Gazetesi sitesinden daha fazla şey keşfedin

Son gönderilerin e-postanıza gönderilmesi için abone olun.

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
13 Mayıs 2024 10:38
3 Nisan 2024 10:14