Dolar 32,2029
Euro 35,0702
Altın 2.520,86
BİST 10.643,58
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Tekirdağ 23°C
Parçalı Bulutlu
Tekirdağ
23°C
Parçalı Bulutlu
Sal 23°C
Çar 23°C
Per 24°C
Cum 24°C

ÇALIKUŞU’NUN TEKİRDAĞ’I

6 Mart 2024 10:02
A+
A-

Reşat Nuri Güntekin, çağdaş Türk edebiyatının ünlü roman, tiyatro ve öykü yazarıdır. Gültekin, eserlerinde Anadolu insanının yaşantısını, kişisel duygularını, inançlarını Türkçenin bütün duyarlılığı ile dile getirir.  Anadolu insanını bu denli tanımasında 1913-1930 yılları arasında yaptığı maarif müfettişliği vazifesinin de büyük katkısı olduğunu söyleyebiliriz.

Yazarın ‘’Çalıkuşu, Dudaktan Kalbe, Yaprak Dökümü, Acımak, Değirmen, Miskinler Tekkesi’’ gibi romanları en bilinen eserleri arasındadır. Bunların birçoğu beyazperdeye aktarılmış, televizyon dizisi dahi yapılmıştır. Bu yapımlar da her ne kadar eserleri tam manasıyla ekrana yansıtmasalar da en az eserler kadar ilgi görmüşlerdir.

Yazarın en bilinen ve bizleri de konumuz itibariyle alakadar eden romanı ‘’Çalıkuşu’’dur.  Zira bu roman edebiyatımızın olduğu kadar Tekirdağımızın da göz bebeği ve kıymetlisidir. Çünkü Reşat Nuri romanın büyük bir kısmını Tekirdağ’da kaleme almıştır. Romanın bir ayağı da Tekirdağ’dır desek hata etmemiş oluruz.

Roman ilk defa 1922’de yayımlanmış, ikinci baskısı ise 1937’de yapılmıştır. Bu ikinci baskıda eser yazar tarafından yeniden düzenlenmiş, eserde içerik ve üslup bakımından da önemli ölçüde değişiklikler yapılmıştır. Roman her ne kadar değişikliğe uğrasa da ilk yayımlandığı günden bugüne, ki neredeyse 100 yıl olacak, herkesçe bilinirliği hiçbir zaman azalmamış, aksine gün geçtikçe artmıştır.

Bu değişiklikler itibariyle romanın iskeletinde ve bazı iletilerinde değişiklikler olduysa da bu bizim konumuz değil. Biz eseri daha çok konusu ve özellikle yazılışı, yani Tekirdağımız ile olan bağlantıları ile ele alacağız.

Romanda küçük yaşta annesini ve babasını kaybeden ana kahraman Feride’nin yaşadığı zorlukları, teyzesinin oğlu Kâmran’a olan bitmek bilmeyen aşkını ve Anadolu’da öğretmenlik yaptığı sırada Anadolu insanının yaşantısı, tutumu kitapta konu olarak ele alınıyor.

Romanın ana teması her ne kadar Feride ve Kâmran arasındaki aşk olsa da arka planda meydana gelen olaylar devrin sosyal ve ekonomik birtakım meselelerini de idealist bir cumhuriyet öğretmeninin gözünden bizlere aktarmayı ihmal etmemiştir.

Eser beş bölümden oluşmaktadır. İlk dört bölüm ana karakter Feride’nin hatıraları, günlüğü şeklinde, Feride’nin ağzından yazmıştır. Beşinci ve son bölümde ise yazarımızın bu tekniği terk ederek gözlemci anlatıcı olarak romana müdahil olduğunu görüyoruz.

Büyük Taarruz’daBir Başucu Romanı

Bu romanın bir diğer özelliği de Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün Milli Mücadele’nin en çetin zamanlarında başucu kitabı olmasıdır.

Mustafa Kemal, Büyük Taarruz öncesi Akşehir’de ki evinde dinlenirken okumaya başladığı Çalıkuşu için “ Biliyor musunuz, gece Reşat Nuri Bey’in Çalıkuşu romanını okumaya başladım. Çok beğendim. İhmal edilmiş Anadolu’yu ve genç bir hanım öğretmenin yaşadığı zorlukları ne güzel anlatmış. Bitirince İsmet’e vereceğim. Sonra sizler de okuyun.” demiştir. Atatürk, Reşat Nuri Bey’in roman aracılığı ile yansıttığı gözlemlerinden oldukça etkilenmiş ve o günden sonra da sıklıkla bu romanı okumuş ve başucundan ayırmamıştır.

Cumhuriyet’in ilanından sonra ardı ardına gerçekleştirilen inkılapların, özellikle de maarif alanında yapılan inkılapların (Tevhid-i Tedrisat vb.) ilham kaynaklarından birinin de Çalıkuşu romanı olduğunu söylersek hata yapmamış oluruz. Aksine Türk edebiyatının bu kıymetli eserinin etkilerini sadece edebiyatta değil toplumsal değişikliklerde de görürüz.

Gözümüzün önündeki en büyük örnek ise CUMHURİYET… TÜRKİYE CUMHURİYETİ!

 Çalıkuşu ve Tekirdağ

1889’da İstanbul’da doğan Reşat Nuri GÜNTEKİN, 1900’lerin başında bir süre Tekirdağ’da yaşamış, ‘’Çalıkuşu’’nun da büyük bir bölümünü Tekirdağ’da yazmıştır.

Romanda bunun etkilerini görmemiz mümkün. Tekirdağ Reşat Nuri’yi öyle bir etkilemiş olmalı ki romanda İstanbul, Bursa, İzmir gibi şehirler mekân edinilirken Tekirdağ’ı da görüyoruz:

-Kahramanımız Feride’nin teyzesi Ayşe Hanım Tekirdağ mutasarrıfının zevcesidir. Feride Tekirdağ’a teyzesinin yanına gelir.

-Romanın son ve en can alıcı bölümünde Feride, büyük aşkı Kâmran ile tekrar Tekirdağ’da kavuşur.

-Feride romanda Tekirdağ’ı öve öve bitiremez. Tekirdağ’da kaldığı günlerin geçtiğini gördükçe ‘’Yüreğimden kan gidiyor!’’ demekten kendini alamaz.

‘’Tebdili havaya ihtiyacın var dediklerinde ilk aklıma gelen yer Tekirdağ oldu.’’

 -‘’Feride: Zaten Tekirdağ gezmeye alışmış insanlar için ne kadarcık bir yer, değil mi Kâmran Bey?’’

 -‘’Çalıkuşu on sene evvel Tekirdağ’da kendi yaşında birçok kızlarla ahbap olmuştu. Bunlar şimdi evli barklı hanımlardı. Feride’yi rahat bırakmıyorlar, saatlerce gelip oturdukları yetmiyormuş gibi, giderken de Çalıkuşu’nu berber sürüklüyorlar, ev ev, bahçe bahçe gezdiriyorlardı.’’

 

Reşat Nuri’nin Tekirdağ’da kaldığı ev Ertuğrul Mahallesi’ndeki iki katlı, beyaz, ahşap bir konaktır. Bu konak dört yıl öncesine kadar ayakta idi. Fakat 2020’nin 6 Ocak’ını 7 Ocak’a bağlayan gece saat 4 sıralarında faili ve sebebi bilinmeyen bir yangın meydana geldi.İşte bu ahşap konak o geceki yangında itfaiye ekipleri gelene kadar alevlerin bu ahşap konağı sarması sonucundamaalesef ki kül olmuştur.

Bir rivayete göre Reşat Nuri, romanı bu konağın karşısında, konağa yarenlik eden ve bugün de hâlâ ayakta olan dut ağacına bakarak, ondan ilham alarak yazmıştır. Bu ağaç bugün yerinde fakat konağın yerinde maalesef ki yeller esmekte…

Sadece konağı değil, içimizi de yakan yangının ardından bir belediye yetkilisinin açıklamasına göre konağın 2022 yılında kadar tekrar inşa edilip ‘’Çalıkuşu Evi’’ olarak ziyarete açılacağı dile getirilmişti. Lakin evin yanmasının üzerinden 4 yıl, verilen sözün gerçekleşeceği tarihin üzerinden de 2 yıl geçti. Maalesef ki ortada ev yok, bırakın evi bir çalışma da yok.

Bu elzem olaya bir de şu açıdan bakalım: Yazar-şair evleri Türkiye’de pek azdır. Buna rağmen Tekirdağ bu konuda çok bereketli bir şehir. Başta vatan ve hürriyet şairimiz hemşehrimiz Namık Kemal’in anısına yaptırılan ve bugün müze olarak ziyaretçileriyle buluşan ‘’Namık Kemal Evi’’. 17.yy’da Macar prensi Rakocziile beraber Tekirdağ’da ikamet eden Macar edibi MikesKelemen’in kaldıkları ev bugün ‘’Rakoczi Müzesi’’.

Yetkili ve ilgililer umarım bu ayıba, ertelemeye bir son verir ve gereğini yaparlar. Seçim üstü zor ama en azından seçimden sonra, seçilecek olanların, eğer gerçekten Tekirdağ için bir şeyler yapmak niyetinde iseler, bu konuda gerekeni yapmaları şart. Benimkisi sadece bir hatırlatma, bir tavsiye. Aksi takdirde bu mevzu, hepimizin ayıbı olarak tarihteki yerini alır.

Sağlıcakla ve edebiyatla kalın…

 

 


Trakya Demokrat Gazetesi sitesinden daha fazla şey keşfedin

Son gönderilerin e-postanıza gönderilmesi için abone olun.

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
13 Mayıs 2024 10:38
3 Nisan 2024 10:14