Dolar 32,1922
Euro 35,1006
Altın 2.520,69
BİST 10.643,58
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Tekirdağ 23°C
Parçalı Bulutlu
Tekirdağ
23°C
Parçalı Bulutlu
Sal 23°C
Çar 23°C
Per 24°C
Cum 24°C

HAN-I YAĞMACILAR ve ÇORBACILAR

17 Ocak 2024 14:36
A+
A-

“…
Bu harmanın gelir sonu, kapıştırın giderayak
Yarın bakarsınız söner bugün çıtırdayan ocak
Bugünkü mideler kavi, bugünkü çorbalar sıcak
Atıştırın, tıkıştırın, kapış kapış, çanak çanak…

Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı pür-neva sizin
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin”

Bu mısralar Tevfik Fikret’in “Han-ı Yağma” şiirinden… Diyeceksiniz ki ne alaka şimdi?

Yerel Seçimler için partilere yapılacak olan hazine yardımı belli oldu. Ardından emekli maaşları da belli oldu. Yan yana gelemeyecek şeyler aslında biri kazan, diğeri çay kaşığı… Vatandaşa çay kaşığı ile layık gördükleri parayı kendilerine gelince bırakın kepçeyi, kazanla götürüyorlar. Bir de asgari ücrete, emekliye şu kadar zam yaptık deyip, utanmadan övünüyorlar. Başa geldikleri günden bu yana, 22 yıldır alım gücü bu denli düşmüşken bu neyin pişkinliği Allah aşkına? Şimdi de çıkmış, dalga geçercesine millete sadaka verir gibi verdikleri parayla övünüyorlar.

Şimdi seçim meydanlarında hazine yardımı alan partilerin hepsi çıkıp pekâlâ fakirlik edebiyatı yapacaklar. Peki milletin parası, hazineden aldıkları para? Siyasi partilerin hepsi adaylarından ve aday adaylarından belli miktarda bağış alıyorlar. Bu para bile onların kendilerini idare etmesi için yeter de artar. Bu şuna benziyor: Ramazan’da sabahtan akşama kadar oruç tutup top patladıktan sonra sofra bezine kadar yemeye. Aslında fakirin hâlinden anlamak içindi ya, bunlarınki de o hesap.

Bunlar han-ı yağmacılar. Bir de çorbacılar var.

Bu çorba meselesi günlerdir Tekirdağ’ın da gündeminde. Biz diğer illerdeki çorbacılara bakarken bizde de bir çorba meselesidir patlak verdi. Ülkü Ocakları ile Eğitim Sen atışıp duruyor. Kendilerince haklılık payları var mı? Bence var. Bu denli iki uç noktadaki oluşum böyle bir meselede tartışıyorsa elbette kendilerince haklılık payları da var, hata payları da… Bu çok normal. Ben olaya şuradan bakıyorum: Çorbayı ister Ülkü Ocakları ister Eğitim Sen ister a belediyesi, b belediyesi veya partisi dağıtsın. Hiçbir şey fark etmez. Öğrencilere çorba ikramı güzel bir şey, hoş bir şey evet. Ama şunu unutuyorsunuz. Bu çorba ile halledilebilecek bir mesele değil. Ülkü Ocakları kendince iyi bir şey yapmış, Eğitim Sen de kendince haklı olanı savunmuş. Yani mesele Ülkü Ocakları veya Eğitim Sen meselesi değil. Mesele çok başka.

Sözünü ettiğim, anlatmak istediğim şey sadece Tekirdağ için geçerli değil. Diğer illerde de belediye başkanları veya adayları çorba dağıtma yarışına, merasimine giriştiler. Bir yerlere aday olan isimler sürekli öğrenciler üzerinden kendilerini ön plana çıkarma derdindeler. Üniversite öğrencilerine çorba dağıtınca sanki çok büyük iş yapmış gibi kasılanlar var. Hatta yakın zamanda İstanbul Büyükşehir Adayı Murat Kurum gençlere çok büyük bir müjde verdi. Dedi ki, “Her gün çorba, cuma günleri de pilav üstü döner ikramımız olacak”.  Üniversite öğrencilerinin KYK bursu/kredisi aylık 2000 lira. Kira ve yurt fiyatları ortada. Öğrencileri önce bu parayla yaşamaya mahkûm edip daha sonra da çorba ile tavlamaya, onlardan oy koparmaya çalışmak akıl alır iş değil. Bir de dalga geçercesine pilav üstü döner var demek, bırakın aklı, ahlâka sığacak iş değil.

Asrın belediyecilik anlayışı işte bu. Bir zamanlar millet kıraathaneleri vardı. Bedava çay içip kek yiyecektik, hatta menü daha da zenginleştirilmişti. Şimdi onun da arkasını arayan yok. Asıl bomba ise biz millet kıraathanelerini, çayı ve keki, kuantuma karşı, bilime karşı seçmiş bir milletiz. Hak etmiyor değiliz yani çay ve keki. Hatta çayı demli, keki de üzümlü hak ediyoruz bence.

Bir taraf gençlerden çok korkuyor, diğer taraf ise gençleri garanti görüyor. Korku tamam da kimse geçleri garanti görmesin. Benden söylemesi…

Unutmayın, bu han-ı yağmacılarla bu çorbacılar aynı yerdeler. Ne tarafta olurlarsa olsunlar ister iktidarda ister muhalefette… Farklı yerlerdeymiş gibi göründüklerine aldanmayın sakın.

Cebinden parası çalınan, hesabı sorması gerekense millet. Aslında suçlu sadece bunlar değil. Bunları o makama getiren bu millet değil mi? Biz de suçluyuz, onları o makamlara getirerek… Hesap sorma yeri sandık, seçimler. Milletin takdiri. O da ne kadar takdirse artık…

Ha bu arada aman dikkat edin efendiler… Siz giderayak atıştırmaya, tıkıştırmaya, kapıştırmaya devam ederken bu milletin canına bir tak etmeye görsün…

Vesselam…

 


Trakya Demokrat Gazetesi sitesinden daha fazla şey keşfedin

Son gönderilerin e-postanıza gönderilmesi için abone olun.

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
13 Mayıs 2024 10:38
3 Nisan 2024 10:14