Dolar 32,2066
Euro 35,0325
Altın 2.532,07
BİST 10.717,58
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Tekirdağ 23°C
Açık
Tekirdağ
23°C
Açık
Sal 24°C
Çar 22°C
Per 23°C
Cum 24°C

İLİM VE İMAN.

8 Ocak 2024 12:00
A+
A-

Bir şeyin varlığını yalnızca duyularla idrak etmek her zaman mümkün değildir. Mesela gülün varlığına hem gözlerimizin hem burnumuzun hem de derimizin şahitlik etmesine karşılık verem hastalığının sebebi olan Koch basilini doğrudan doğruya duyularla anlayamayız. Bu basilin varlığına önce tesirleri gözlenerek hükmedilmiştir. Yani tesirlerinin idraki ilim adamlarını böyle bir basilin var olduğu hükmüne götürmüştür. Bu muhakeme tarzı ise ilimde çok geçerli ve verimli bir metod olan tümevarım  metoduna bir misal teşkil eder. Basilin varlığına karar verildikten ancak çok sonradır ki görme duyumuzun gücünü olağan üstü artıran ultra mikroskop aracılığıyla hükmümüzün doğruluğuna gözümüzün de şehadet etmesi imkan dahiline girmiştir.

Muasır ilimde doğrudan doğruya duyularımız aracılığıyla idrak edemediğimiz pek çok nesnenin varlığına ve gerçekliğinden kimse şüphe etmemektedir. Mesela elektron nötrino spin radyo dalgaları gravitasyon bunlar idrakimizde önce kavram olarak doğarlar sonra sonrada asıllarının gerçek olduğuna ve mevcut bulunduklarına bunların arazları mesabesindeki özelliklerinin ve tesirlerinin gözlenmesi sonucu. Hükmolunmaktadır. Şu halde burada da ilmi metod olarak gözlenen arazdan duyularımız aracılığıyla idrakin ötesinde yani bir bakıma gayb aleminde kalan aslın idrakine yükselmeyi temin eden tümevanın metodu uygulanmaktadır.

Bu bakış açısından bir cismin gölgesinin O cisme de O cismi aydınlatan ve gölgeye sebep olan ışığa da delalet etmesi gibi arazlar da aslın gerçekliğine ve varlığına delalet ederler. Şimdi  ilmin gerçeğe varma hususundaki metodlarının geçerliliğini ve müessiriyetini deneyerek bunlara güven getirmiş sağ duyulu bir ilim adamını göz önüne alalım. Bu ilim adamı kainattaki bütün nesnelerin sürekli bir oluşum ve bozulum ve sürekli bir hareket halinde bulunduğunu  teslim eder.

Ancak kainattaki maddenin menşei bu maddeye ilk hareketi veren failin ne olduğu ve kainatın her bir zerresinde niçin büyük kısmı insan idrakinin şimdilik ötesinde kalan ve çok zor idrak olunan olağan üstü derin bir ilmin dürülüp sırlanmış olduğu sorularına iktisab ettiği ilmin sınırları içinde cevap vermeye gücü yetmez. Çünkü imandan ilme konulu bir yazıda da belirtilmiş olduğu gibi kainattaki bütün olayların ardında var olduğu his edilen gerçek bu ilimle kuşatılamaz. Madde de maddenin  oluşumu ve çözülmesi de hareketi de maddenin her bir zerresinde dürülüp sıralanmış görünen ilim de bu gerçeğin ancak eserleri fiilleri ve özellikleri olabilir.

 


Trakya Demokrat Gazetesi sitesinden daha fazla şey keşfedin

Son gönderilerin e-postanıza gönderilmesi için abone olun.

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
16 Mayıs 2024 10:02