Dolar 32,4375
Euro 34,7411
Altın 2.439,70
BİST 9.915,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Tekirdağ 20°C
Az Bulutlu
Tekirdağ
20°C
Az Bulutlu
Cts 20°C
Paz 19°C
Pts 16°C
Sal 18°C

TEKİRDAĞ EĞİTİM VE TARİHİNE KISA BİR BAKIŞ -4-

28 Mayıs 2022 14:31
A+
A-

Anadolu’da ilk büyük medreseler 12.yy’ın ikinci yarısında açılmaya başlandı. Konya’da: Altun Aba, Sultaniye, Sırçalı, İnce minareli, Karatay, Atabekiyye, Kayseri’de: Çifte minareli, Ankara’da: İzzeddin Keykâvus medreseleri bunlardandı.
Bu medreselerin her biri sultanların, sultanların eşlerinin ya da sadrazamlarının bizzat destekledikleri, kurdukları vakıflar aracılığıyla hizmet veriyordu.
Anadolu’da ve Balkanlarda kurulan tekkeler gerek şehir merkezlerinde gerekse de küçük yerleşim birimlerinde halkın, özellikle esnafın bir şekilde eğitimine katkıda bulunuyordu.
Osmanlı coğrafyasında, hem en yaygın hem en basit hem de en eski kurumlar olan “MEKTEPLER” vardı. Bunlara sonraları “SIBYAN MEKTEBİ, MAHALLE MEKTEBİ” de denilmiştir. “Hoca” ve “mektep” sözcükleri, Türklerin Anadolu’ya yerleştikleri yıllardan beri bilindiğine göre, bu eski kavramları Anadolu’nun daha önceki eğitim gelenekleriyle ilgilendirmemiz gerekir.
Bu okullarda ders veren öğretmenle ya da verilen dersle yönetimin bir ilgisi yoktu. Öğrenciyi seçmek, yaş ortalamasını belirlemek, programı düzenlemek hocanın göreviydi.
Mahalle mektepleri köyde, kasabada, kentte açılan birer okul olmaktan çok “hoca” sıfatı yakıştırılan kişilerin öncelikle “Kur’an” okumayı ve ibadet yöntemlerini öğrettikleri tek odalı mekânlardı.
5-6 yaşlarındaki kız ve erkek çocuklar, mahalle mekteplerine ailelerince verilir ve Kur’an öğreninceye kadar devamları sağlanırdı.
Sınıf geçme esasına dayanmayan bu okullarda öğrenciler 11-12 yaşına kadar öğretime devam ederlerdi. Şehir ve kasabalarda âmin alayları düzenlenerek çocuklar bir merasimle okullara alıştırılırdı.
Camilerin, mescitlerin hemen bitişiğindeki bu dersliklere “mektep”, muallimhane, darü’t talim, mektephane deniyor; Hocalar aylıklarını vakıf sandıklarından alıyorlar veya öğrenci aileleri para ve hediye göndererek hocanın geçimini sağlıyorlardı.
Mahalle mektepleri için herhangi bir program yoktu. En ciddi öğretim; elifba, Kur’an, ilmihal, yazı ve hesaptan öteye geçmezdi. Eğitimin ilkeleri bilinmiyor, öğretim metodlarına başvurulmuyordu.

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR