Dolar 32,4375
Euro 34,7411
Altın 2.439,70
BİST 9.915,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Tekirdağ 18°C
Az Bulutlu
Tekirdağ
18°C
Az Bulutlu
Pts 17°C
Sal 19°C
Çar 20°C
Per 21°C

“BASINCILAR” ARASINDA BİR AY (1)

22 Aralık 2023 10:12
A+
A-

Ali her zaman olduğu gibi sabah erkenden damladı. Ucu yırtık terliği ayağındaydı. Paçaları sökük pantolonu, bacaklarına kadar inen turuncu tişörtü üzerindeydi. Elleri ayakları yıkanmamış, kir içindeydi.

Seramik deposunun arka duvarının önünü dizilmiş blokların üzerine çıktı, elini alnına götürüp uzakları seyretti. Bir kilometre kadar ilerisinde, koca koca dev gibi uçaklar vardı. İçinden ‘biraz sonra uçuşa geçerler’ diye geçirdi.

Bloklardan birinin altına gizlediği defterle kalemi çıkardı, günün tarihini attı, sayfayı eğri büğrü bir çizgiyle, yukarıdan aşağıya çizip, ikiye böldü.

Soldaki bölümün üzerine ‘kalkanlar’, sağdakine ‘inenler’ yazdı.

Uzaktan gelen bir gürültüyle yine elini alnına götürüp, uçaklardan yana baktı, bir hareket gördü. İyice dikkat etti, yüzünü bir tebessüm kapladı, ‘avaks gidiyor’ dedi, kendi kendine.

Sahipsiz duran sandalyelerden birine oturup, geriye yaslandı. Sonra aniden aklına bir şey gelmiş gibi ayağa kalkıp, aşağıya baktı, her yer gazete kağıtları, boş su şişeleri ve ıvır zıvır atıklarıyla doluydu.

Seramik bloklarının üzerinden uçarcasına inip, duvarın yan tarafına gizlediği süpürgeyi buldu. Önce gazete kağıtlarını ve şişeleri toplayıp, çöp bidonuna attı, sonra ötekileri süpürdü. Etrafı birkaç dakika içinde pırıl pırıl etti.

İçinden, ‘Göksel ablam burayı böyle pis görürse çok kızar. Bertan abi de beş kuruş vermez’ dedi.

Sonra seramik bloklarını taşımada kullanılan tahtaları üst üste koyarak, yaptıkları masayı aradı. Masa ortalarda yoktu. Yan tarafa baktı, evet oradaydı. Ama güneş altında kalmıştı. Üzerindeki kilimden yapma örtüyü kaldırıp bir kenara koydu, sonra tahtaları tek tek kaldırıp, gölge bir yerde yine üst üste dizdi, masa haline getirdi.

Örtüyü de silkeleyip üzerine örttü. Çevreye dağılmış sandalyeleri de masanın etrafına dizdi. ‘Biraz sonra damlarlar’ diye geçirdi içinden.

Gelmelerini beklediği kişiler gazete ve televizyon muhabirleri, kameramanlardı.

İlk geldiğinde pek dikkat etmemişti, sonra birden irkildi. Televizyoncular yoktu ama, minibüsleri de gitmişti. Üzerinde koca koca çanak antenleri olan canlı yayın araçları her zamanki yerinde değildi.

Hadi televizyonculardan uzaktan gelenler otele, burada oturanlar ise yatmak için evlerine gidiyorlardı,  ya araçları? Onlar nereye kaybolmuştu? İçini bir burukluk kapladı. ‘Ya tamamen gittilerse’ diye düşündü.

Ama gelmeleri gerekti. Uçaklar hareketleniyordu. Biraz sonra başının üzerinden kulaklarını yırtarcasına ses çıkararak uçacaklardı. Kendisi de her havalanan uçağın modelini, kalkış saatini yazıp, geç gelen muhabirlere verecekti. Onlar da akşamları, yaptığı işin karşılığı olarak cebine harçlık koyacaktı.

Aradan bir saat kadar geçti. Önce avaks, sonra iki tanker uçak kalktı. Savaş uçakları havalanmaya hazırlanıyordu. Ali, her kalkan uçağı defterine not ediyordu.

Uçakları seyrederken duyduğu ayak sesine döndü, seramik deposunun sahibi kendisine doğru geliyordu. Ayağa kalktı. Adam kendisini görünce gülümsedi,

– Hayrola Ali, sabah sabah ne işin var burada? diye sordu.

Ali;

– Uçakları yazıyorum. Erken gelip yerleri de temizledim. Sonra basıncı abiler gelince, etrafı pis görüp, bana kızarlar, diye karşılık verdi.

Adam, bir kahkaha atıp;

– Boşuna bekleme, kimse gelmez artık. Sen boşuna temizlemişsin etrafı. Onları bir daha göremezsin, dedi.

Ali;

– Niyeymiş ki? diye sordu, merakla.

– Niyesi var mı oğlum? dedi, depo sahibi. Onların buradaki işi bitti. Şimdi başka yerdeler. Herkes evine gitti.

– Yok canım, dedi, Ali. “Hem uçaklar daha burada.”

– Onlar hep buradaydı oğlum. Her zaman da olacaklar. Sanki bilmiyor musun, gazeteciler gelmeden önce de, o uçaklar başımızın üstünden geçip gitmiyor muydu?

– Geçiyordu.

– O zaman ne sorup duruyorsun? Boş yere bekleme, senin basıncılar gelmez artık. Hadi git, kendine iş ara. Bak biraz önce gördüm, zeytin deposunun önünde bir kamyon vardı. Belki sana da taşıtırlar, yolunu bulursun. Hadi git, bekleme artık.

(sürecek)

 

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR