Dolar 32,2502
Euro 34,6664
Altın 2.395,22
BİST 10.336,50
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Tekirdağ 20°C
Az Bulutlu
Tekirdağ
20°C
Az Bulutlu
Per 18°C
Cum 18°C
Cts 20°C
Paz 20°C

OLGUNLUK MESELESİ

15 Nisan 2024 10:32
A+
A-

Her insan kendisinden beklenilen olgun davranışları gösteremez. Olgunluk herkese mahsus bir meziyet değildir. Bana göre bir kişi, ailesinden aldığı genetik özellikler, eğitim, yaşadığı çevre, gezip görme ve okumakla edindiği bilgi tecrübe ve birikimlerle gelişip olgunlaşır.

Aslında insan da bir meyve gibidir; daha çok dalında olgunlaşıp, istenilen kıvama gelir.

Olgunlaşmanın, yani başkalarına zarar vermeden, bir topluluk içinde nasıl davranılacağını bilen, başkalarına karşı saygılı, şiddetten uzak, anlayışlı ve bilgili biri olmanın temeli ailede atılır.

Aile içinde gördükleri, kendisine empoze edilen davranış şekilleri, öğütler nasihatler, kişiyi çocukluktan itibaren eğitip, geliştirir. Tabii çevresindeki insanlardan iyi örnekler alması için iyi bir gözlemci olması da çok önem taşır.

Çocuklukta edinilen davranış ve alışkanlıklar kolay kolay değişmez ve insanla birlikte yaşar.

Olgunluk olayı da edinilen iyi davranışların toplum içinde dışa vurumu ile kendini belli eder.

Bazı kişilerin olaylara ve kişilere yaklaşımı, başkalarının, onun için “ne kadar olgun ve anlayışlı biri” demesine neden olurken, bazıları ise itici konuşmasıyla, yaptığı kaba saba hareketlerle göze batar, bulunduğu yere rahatsızlık verir. Böyleleri için de genellikle “yontulmamış” benzetmesi yapılır.

Bu; ona, göze hoş gelen bir şekil verilmemiş demektir. Nasıl ki bir heykeltıraş, insan eli değmeden doğada kaba bir taş olarak varlığını sürdüren mermeri muhteşem eserlere dönüştürebiliyorsa, insan da öyledir.

Özü kaliteli, eğitilebilir, öğrenebilir bir yapıya sahip olan kişi, ailesinde ve okulda iyi bir eğitim alır, yaşadığı çevreden de güzel alışkanlıklar edinirse, başkasına zarar vermeyen, arkadaş ve dost olarak aranılan, beğenilen biri haline gelebilir. Tabii zaman içinde edindiği bilgi, tecrübe ve davranışlarla da daha oturaklı ve olgun bir yapıya kavuşabilir.

Yani olgun bir kişiliğe sahip olabilmek için doğuştan sahip olunan bazı kişilik özelliklerinin üzerine, yaşarken edinilmiş bilgi ve davranışların konulması gerekir.

***

EKİNİN KÖKLERİ

Bir Güney Kore dizisini izlerken oyunculardan birinin diğerine yaptığı konuşma dikkatimi çekti. Dedi ki; “Hava güzelken ekilen ekinin kökleri derine inmez. Çünkü doğal olarak bitki buna gerek duymaz. Ancak toprağa atılan tohum boy vermeye başladığında hava fırtınalıysa ayakta sağlam kalabilmek için damarlarını derine salar ve kökü toprağa iyice tutunur. Böylece hem bedeni sağlamlaşır hem de başaklar iri ve dolgun olur.”

Bence çok doğru söylüyordu.

Ağaçlar da böyle değil midir? Ulu çınarların, dev cam ağaçlarının, kavakların, meşelerin kökleri hep derinlerde değil midir? Damarları onlarca metre uzağa gidip, su toplamaz mı?

Peki, insanların bir buğdaydan, bir ağaçtan ne farkı var?

Yaşamında hiç zorluk çekmemiş, sıkıntıya düşmemiş, yoksulluk, parasızlık görmemiş biri, ilk karşılaştığı engele takılmaz mı? Hemen pes edip, yılgınlığa düşmez mi?

Böyleleri hem kırılgan olur ve nazik olur hem de zorluklarla mücadele etmeyi bilmez. Hep birinin gelip, kendini kurtarmasını bekler.

Bir kişi başına gelen sıkıntılara, zorluklara, parasızlığa isyan etmek yerine, kurtulmak için mücadele ederse güçlenir, ileride karşılaşacağı başka zorlukları yenmek için tecrübe kazanır.

Bu tıpkı vücudumuzun hasta olduğumuzda kendi kendini tedavi etmek için gösterdiği çabaya benzer. En küçük bir rahatsızlıkta ilaç üstüne ilaç alırsak bedenimiz bağışıklık kazanamaz. Narin ve zayıf olur.

İyi ve rahat yaşamak güzeldir ama hayatta karşımıza çıkacak kötü sürprizlere de hazırlıklı olmamız gerek.

 

 

 


Trakya Demokrat Gazetesi sitesinden daha fazla şey keşfedin

Son gönderilerin e-postanıza gönderilmesi için abone olun.

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR