Dolar 32,4375
Euro 34,7411
Altın 2.439,70
BİST 9.915,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Tekirdağ 18°C
Az Bulutlu
Tekirdağ
18°C
Az Bulutlu
Pts 17°C
Sal 19°C
Çar 20°C
Per 21°C

“BASINCILAR” ARASINDA BİR AY (5)

27 Aralık 2023 09:43
A+
A-

Bu arada kendi kendilerini haber yapmaya başladılar. Oradaki yaşam biçimlerini, nasıl çalıştıklarını anlattılar.

Sıkılınca, gülmek için aralarında espriler üretiyorlardı. Çaycı İsmail’in adı da ‘kriz vurguncusu’na çıkmıştı. Çünkü çayın fiyatını, birkaç gün sonra iki katına çıkarmıştı.

Toptancılar çarşısında bulunan tek lokantada her çeşit ızgara vardı. Sulu yemek fazla çıkmıyordu. Adana Kebabı yemekten bıkıp usananlar, şehir merkezindeki lokantalara taşınmaya başlamışlardı. Ya da telefonla sipariş verip, bulundukları yere getirtiyorlardı.

Gündüz nöbet tutanlar, gece kalanlara göre daha rahattı. Gece hava soğuyordu. Her taraf ıssızlaşıyor, insanın içini ürperten karanlık çöküyordu.

Kimi arabasının içinde uyuklarken, kimi kabanının, ceketinin altında üzerine yağan çiğden korunmaya çalışıyordu.

Sonra yarısı kesilmiş bir varil içinde çevreden topladıkları odunları yakıp ısınmaya başladılar.

Geceyi daha eğlenceli hale getirmek için mangal alıp, ızgarada sucuk partileri verdiler. Hava üssünün yanı başında apayrı bir yaşam biçimi sergilediler. Ne savaşın içindeydiler ne de dışında. Ama bir parçası olduklarını her an hissettiler, hissettirdiler.

Üsten kalkan uçakların havada kalış saatlerini dakikası dakikasına öğrenmişlerdi. Hangisinin önce kalkıp, hangisinin ne kadar zaman sonra onu takip ettiğini biliyorlardı. Sabah saat sekiz sıralarında avaks kalkıyor, ardından savaş uçakları havalanıyordu. Onları da tankerler izliyor, dönüş sırası bunun tam tersi oluyordu. Avaks indiği anda, uçuş bitmiş demekti.

Bu sıralamayı Ali de öğrenmişti. Hatta daha sonraları çaycı İsmail de merak sarmıştı bu işe. Ama Ali ona fırsat vermemişti.

“Sen çayını sat oğlum”, diyordu ona.

Bu arada medya merkezi, çevredeki esnafın da ilgisi çekmişti. Televizyonda izledikleri muhabirleri canlı canlı görmek için oraya geliyor, çalışmaları izliyorlardı.

Zaman geçtikçe medya merkezinin ünü daha da yayıldı. Gelen giden artıyordu. Dilenciler bile öğrenmişti orayı. Onlar da kısmetlerini topladı.

Medya merkezine her gelen yeni bir haber unsuruydu. Bir ay boyunca gazetecilerin orada bulunmasını önemsemeyen emniyet görevlileri, hava operasyonunun başlamasıyla birlikte damladılar.

Kameraların ışığının uçak pilotlarını yanılttığını söyleyip, gazetecileri oradan uzaklaştırmaya çalıştılar. Ancak ilgili makamlara ulaşıp, izin alınınca tutumları değişti. Onlar da aynı yerde gece-gündüz nöbet tutmaya başladı.

Merkezin en ilgi çekici ve güzel konuğu ise bir manken oldu.

Şehre defile için gelen tanınmış manken, medya merkezine uğradı. Tabi ki bu davranışın asıl amacı orayı görmek değil, televizyona, gazetelere haber olmaktı. Ve orada da bunu sağlayacak kişiler vardı. Seramiklerin üzerine çıkıp, kameradan uçakları izler gibi yaptı ve bu sırada fotoğraflar çekilip, görüntüler alındı. On on beş dakika sonra da geldiği lüks minibüse binip, gitti.

Ali, mankeni bir kenardan dikkatle izledi. Giderken de ardından bir bardak su döktü.

“Hayrola aslanım, suyu neden döktün? diye soran gazeteciye;

“Bir daha gelmesi için döktüm abi”, diye yanıt verdi.

Aradan bir buçuk ay kadar geçmişti. Medya merkezindekilerden gidip gelenler, arkadaşlarıyla görev değiştirip hiç dönmeyenler oldu. Sonra bir gün operasyon başladı.

Bu hareketle birlikte, üsten kalkan ve iniş yapan uçakların modeli ve uçuş saatleri de değişmeye başladı. Her zamankilere, yenileri eklendi. Kalkıp inmeler arasındaki zaman daha uzun sürmeye başladı.

Bu sırada, medya merkezinin müdavimlerinden gazeteci Aytekin, orada yaşanılanları, oraya gelenleri daha geniş kitlelere aktarmayı düşündü ve internette bir site kurdu. Orada yaşanılan her şeyi, herkesi anlattı.

Bir süre sonra, toptancılar çarşısındaki medya merkezi kendiliğinden boşaldı. Kimse kalmadı.

Çaycı İsmail bir sabah Ali’yi seramik bloklarının üzerinde otururken buldu. Ali dalgındı.

Seramik deposunun sahibi ona boş yere beklememesini söylemişti ama o yine de bekliyordu. Kalkan uçakları sayıyor, gece nöbet tutan muhabirlere vermek için çetele tutuyordu. Ama kimse gelmedi. İsmail’den başka. O da kendisine kızıp gitmişti.

Bir süre daha bekledikten sonra İsmail’in söylediği zeytin deposunun yolunu tuttu. Akşama eve para götürmeliydi. Ayağındaki spor ayakkabısına bakarak yürüdü.                                                                                                  (2001)

 

(Bitti)

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR