Dolar 32,4375
Euro 34,7411
Altın 2.439,70
BİST 9.915,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Tekirdağ 17°C
Az Bulutlu
Tekirdağ
17°C
Az Bulutlu
Pts 17°C
Sal 19°C
Çar 20°C
Per 21°C

BİR TAS HAS HOŞAF (2)

9 Aralık 2023 09:55 | Son Güncellenme: 9 Aralık 2023 09:58
A+
A-

Gri bir takım elbise giymişti karşımda oturan genç. Müdür kendisini işaret edince, bana bakıp;

“Merhaba” dedi. “Benim adım Adil. Bu da ağabeyim.”

Tesadüfe bak. O da ağabeyiyle gelmiş, benim gibi kalacak yer arıyordu.

“Merhaba. Senin gibi ben de ağabeyimle birlikte dolaşıyorum. İnşallah kalacak bir yer buluruz.”

Müdür araya girip, bana; “Nerelisin?” diye sordu.

“Hataylı’yım” dedim.

“Oooo..! Bu ne tesadüf. Bu arkadaşlar da oradan. Hemşerisiniz desene. İyi iyi.”

Ben de, Adil de sevinmiştik. Yabancı yerde hemşerisiyle karşılaşınca insan, altın bulmuş gibi oluyor. Birbirimize hemen kanımız kaynamıştı. Ancak arkadaştan önce kalacak yer bulmak zorundaydım. Bu yüzden sabırsızlanıyordum. En kısa sürede kalacak yer bulmalıydım. Çünkü ağabeyim geri dönecekti. Ben tek başıma kalacaktım.

Müdüre; “Yurt işini ne yapacağız. Bize iki yatak ayarlayamaz mısın?” diye sordum.

Müdür; “Bir yatak bulmaya çalışıyorduk. Siz gelince iki tane oldu. Şimdi birinizi alsak, biriniz üzülürsünüz. Hele bir bakalım. Boş yatak yok ama daha önce kaydını yaptırıp, gelmeyenler olabilir” dedi.

Adil araya girip; “Çok iyi olur. Bizi açıkta bırakmayın. Parası kaç kuruşsa veririz” dedi.

Müdür oturduğu koltuktan kalktı; “Para önemli değil. Siz önce yurdu bir gezin. Sonra pişman olmayın. Çünkü dışarıdan gelenler etrafı öğreninceye kadar burada kalıyor, sonra çekip gidiyorlar. Burası bir işletme. Beni zorda bırakmayın” dedi.

“Yok yok” dedi, Adil. “Bundan iyisi can sağlığı.”

Siyah gözlüklü müdür önümüzde, biz arkada ahşap merdivenlerden ikinci kata çıktık. Her adımda merdivenlerden tak tak diye ses çıkıyordu.

Merdiven basamakları yeni silinmişti. Tahtalar temizdi. Merdivenden çıkarken yıllar önce hakkın rahmetine kavuşan dedemin iki katlı ahşap evini hatırladım. Onun evinde de böyle tahta basamaklar vardı. Yürürken gürültü olmasın diye ev halkı yalınayak dolaşırdı.

Yurdun ikinci katında yan yana iki oda vardı. Odaların kapısının yanında birer ahşap dolap duruyordu. Dört tane ikişer katlı ranza konmuştu odalara. İki ranza boştu. Yatakları konmamıştı. Demek ki buralarda yatacak öğrenciler daha gelmemişti. Yataklar da farklı farklıydı. Her öğrenci kendisi getirmişti sanırım.

Benim yatağım da arkadaşların evindeydi.

Yurtta her oda sekiz kişilikti. Bize gösterdiği odayı okula ilk kez kayıt yaptıran öğrencilere verdiğini söyledi müdür.

Demek ki bitişik odada üst sınıf öğrenciler kalıyordu. O zaman yurdun kapısında rastladığımız gençler de, aynı yurtta kalan üst sınıf öğrencilerdi.

Müdürün bize vermeyi düşündüğü ranzalara alıcı gözle baktım;

Boş ranzaların çemberlerini tutan yaylar gevşemiş, çemberler aşağıya doğru bombe vermişti. Yer yer pas tutmuştu çoğu.

Caddeye bakan köşedeki ranza boştu. Üzerinde yatak yoktu. Ben ranzaya yaklaşıp;

“Bunun sahibi yok galiba? Bize verebilirsiniz” dedim.

Yurt tepelik bir yerde olduğundan odanın penceresinden okulun çatısı görünüyordu. Asırlık ağaçlar içerisinde kaybolmuştu, koskoca bina.

Müdür; “Beğendiyseniz olur” dedi.

“Ben üstte yatarım. Arkadaş da altı alır, isterse” diyerek, öneride bulundum.

O ana kadar sesini çıkarmayan Adil; “Ben altta yatmam. Ben de üstü isterim” dedi

Ben yatarken üzerimde başka bir yatağın olmasından rahatsız olurdum. Hiç alışık değildim. O yaşıma kadar da hiç ranzada yatmamıştım.

Israr edip; “Eğer sakıncası yoksa sen altı al, ben üstte yatayım” dedim, Adil’e.

“Olmaz” diye karşılık verdi.

Yüzünü buruşturdu, kaşlarını çattı. Geri geri bir iki adım attı. Kendi kendine söylendi; “Ben altta yatmam.”

“Ne olacak peki? Ben de üstü istiyorum. İstersen yazı tura atalım. Kim kazanırsa, üst ranza onun olsun.”

“Olmaz dedik ya kardeşim. Ben üstü istiyorum.”

Müdür araya girdi; “İnatlaşmaya gerek yok. Aranızda anlaşın. Altı da bir, üstü

de.”

 

(sürecek)

 

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR