Dolar 32,4375
Euro 34,7411
Altın 2.439,70
BİST 9.915,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Tekirdağ 17°C
Az Bulutlu
Tekirdağ
17°C
Az Bulutlu
Pts 17°C
Sal 19°C
Çar 20°C
Per 21°C

BİR TAS HAS HOŞAF (3)

11 Aralık 2023 13:33
A+
A-

Ben öfkelenmiştim; “Arkadaş neden inat ediyorsun. Önce ben gelip talip oldum. Altta yatsan ne olur sanki?”

Bir kez daha; “Ben altta yatmam” diyen Adil, kapıya doğru yürüyüp, rest çekti;

“Üstü vermezseniz, ben de kendime başka bir yer bulurum.”

O ana kadar ister alın, ister almayın tavrında olan müdür, yön değiştirip; “Bir dakika hemen karar verme. Bir çaresine bakarız” dedi.

Adil; “Nasıl yapacaksınız? Üst olmazsa olmaz.”

Müdür; “Merak etme sen. Gelmeyen öğrencilerden birini sana verir, onun yerini değiştiririz. İkiniz de üstte yatmış olursunuz.”

Adil bu teklifi kabul etmişti. Ben köşedeki, o da bitişikteki ranzanın üst kısmını almıştı.

Adil’in ne kadar inatçı biri olduğunu ilk kez o zaman görmüştüm. Aslında benim de ondan kalır yanım yoktu inatçılıkta. Ama onun kadar değildim. Bunu sonraki günlerde çok daha iyi öğrenmiştim.

Adil matematik, ben sosyal bilgiler bölümü öğrencisiydim. Ama ikimiz de okulumuzdan memnun değildik. Yeniden üniversite sınavına girmek için hazırlanıyorduk.

Adil’in idealinde tıp vardı. Ben ise hukuk ya da siyasal bilgilerde okumak istiyordum.

İnsan olarak çok iyi biriydi. Kimseye zararı yoktu. Karıncayı incitmeyen tipler vardır ya işte onlardan biriydi Adil. Temiz yüzlüydü. Saftı, yalan dolan bilmeyen, doğrusundan şaşmayan bir karaktere sahipti. Koltuğunun altında yüzlerce sayfa matematik kitabıyla dolaşırdı. Onunla yatar, onunla kalkardı. Sosyal hayatı pek yoktu. Boş bulduğu her anı değerlendirip, koltuğunun altındaki kitaptan problemler çözerdi. Utangaç bir delikanlıydı. Kız arkadaşlarla konuşurken ezilir, büzülür, yüzü kıpkırmızı kesilirdi.

Karakterlerimiz uyuşmasa bile severdim onu. O da benden ayrılmazdı. Birbirimize mecburduk. Çünkü koskoca şehirde yapayalnızdık. İki hemşeri olarak birbirimize destek olmalıydık. Bu içgüdü ile birçok konuda anlaşamasak bile kopmadık.

Adil inattı. Hem de çok. İlk günden bunu ispatlamıştı zaten.

Yavaş yavaş alışmaya başladığımız yurtta, akşamları öğrenci toplantıları olurdu. Salon haline getirilmiş büyük odadaki kömür sobasının etrafında çevrelenir, sohbet ederdik. Bu sohbetler sonradan bilgi yarışına dönerdi.

Bu ortam tam Adil’in aradığı havaydı. Bilgisini satmak için en ideal andı onun için.

Kimsenin iddiasının altında kalmazdı. Girdiği tartışmalardan mutlaka galip çıkardı. Pes ettirirdi karşısındakini. Sabit fikirli olduğundan kimse fazla uğraşmak istemezdi kendisiyle. “Sen haklısın” der, tartışmadan çekilirlerdi.

Hele konu matematik oldu mu, kimse onunla başa çıkamazdı. Her yolu dener, kendi doğrusunu kabul ettirirdi.

Adil yemeklerini yurtta yerdi. Sabah kahvaltısını, öğle yemeğini, akşamı hiç kaçırmazdı.

Yurtta karavana çıkardı.

Öğrenciler arasında yemek konusuyla ilgilenecek bir komisyon kurulmuştu. Para aylık olarak toplanır. Hazırlanan yemek listesi en ucuza mal edilmeye çalışılırdı.

Yemekler pek kaliteli olmadığından çoğu zaman lokantaya giderdik.

Okulla yurt arasındaki caddede sıra sıra lokantalar vardı. Köfteci, dönerci. Hep öğrenci işiydi. Pek pahalı yerler değildi.

Yemeğe genellikle grup olarak giderdik. Arkadaşlar hep bizim takımdandı. Ne aşırı zengin ne de yoksul.

Adil de takılırdı bize bazen. O nedense yurttaki yemekleri pek severdi. Çok da kaliteli bulurdu.

Yemek saatlerini kaçırmamak için okulla yurt arasını kaç dakikada gidip gelebileceğini hesaplamıştı. Hep aynı saatte okuldan çıkar, yemeğini aynı sürede yer, bitirir ve yeniden okula dönerdi.

Yurtta kapıska çıktığı bir gün canımız lokantada yemek yemek istedi.

Kapıskayı ilk kez İzmir’de tanımıştım. Hiç de sevmemiştim lahanadan yapılan bu yemeği.

Altı kişi sürekli müşterisi olduğumuz lokantaya gittik. Adil ilk kez bizimle geliyordu.

(sürecek)

 

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR