Dolar 32,4375
Euro 34,7411
Altın 2.439,70
BİST 9.915,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Tekirdağ 18°C
Az Bulutlu
Tekirdağ
18°C
Az Bulutlu
Pts 17°C
Sal 19°C
Çar 20°C
Per 21°C

Nereye gitsen ne yapsan hep aynı şeyler

30 Kasım 2023 09:55
A+
A-

Bazen hayatın herkes için olmasa bile çoğuları için aynı şeylerin tekrarlanmasıyla geçtiğini yani tarihin devamlı tekerrür ettiğini düşünüyorum.

Aslında dünyanın dönüşü, güneşin doğuşu, gecenin gündüzü kovalaması ve saatin akreple yelkovanı gibi hayatımız hep tik takları saymakla geçiyor.

Nereye gidiyoruz, nereye varmak istiyoruz belli değil. Ama hep bir yerlere ulaşmak için koşup duruyoruz. Aslında son durak belli. Ama bunu hiç kimse kabul etmiyor. Hiç kimse o durağa gelmek istemiyor.

İşte size önceki yazılarımdan biri. O günden bu yana açana yazıda anlattığım gibi kaç benzer olay yaşandı. Bir düşünelim bakalım.

“Sahilde yürürken, yol kenarında karşılıklı durup, tartışan genç bir kızla, erkek gözüme çarptı. Yirmili yaşlardaydılar. Yanlarından geçerken kızın, erkeğe, “ben devamlı senin peşinden koşmak zorunda mıyım? Yeter artık!” dediğini duydum.

Sevgilisi olduğu anlaşılan çocuğa kızdığı ses tonundan ve diklenmesinden belli oluyordu. Oğlan biraz alttan alıp, sakin bir ses tonuyla mırın kırın etse de kızın tepesinin attığı belli oluyordu.

Yanlarından geçip gittim, tartışmaları sürüyordu…

Sonra düşündüm, “bir insan bir başkasının peşinden neden devamlı koşar ki? Ya da bir kişi bir başka insanın neden devamlı peşinden koşmasını ister ya da böyle bir beklenti içinde olur?” diye.

Bana göre tüm bunlar; egoların ön plana çıkması, bencillik, hep benim dediğim olsun, her zaman benim çizdiğim yoldan yürüsünler, programı ben yapayım, başkaları buna uysun. Uyan uyar uymayanın yolu açık olsun düşüncesinden kaynaklanıyor.

Kısacası biz buna “bencillik” diyelim, olsun bitsin.

Yani ‘ben’ duygusunun ‘egoizmin’ tavan yaptığı durumlarda maalesef ki birileri birilerinin peşinden gitmek, dahası koşmak zorunda kalabiliyor.

“Kalabiliyor” diyorum, çünkü hiç kimse kendini mutsuz eden bir yolda sırf başkaları mutlu olsun diye yürümez, onların peşinden gitmez. Gitse de, bazen bu mecburiyete neden olan koşullar sona erdiği anda da dönüş başlar.

Hiç kimse kimsenin peşinden koşmak zorunda değildir elbette.

Yalnızca atletler yarışmalarda birbirilerinin peşinden koşar, o da öndekini geçip, birinci olabilmek içindir. Bunun dışında birini kendi peşinden koşmaya mecbur bırakmak, zamanı gelince bunun hesabını vermeyi peşinen kabullenmektir.

Bu nedenle empati yapmak, “peşinden koşulan değil de, önde koşan ben olsaydım” diye düşünerek, öteki tarafın duygularını anlamaya çalışmak gerekir.

Ancak bunu yapan ne yazık ki çok az. Ve peşinden koşulan biri olmak da insanların daha çok işine geldiğinden, ilişkiler “yeter artık” noktasında sonlanıveriyor.

İnsanlara “yeter artık” dedirtmemek gerekir.

Ve bu olayın yalnızca iki sevgili arasında ya da kadın-erkek meselelerinde olduğunu düşünmemek lazım. Egoların tavan yaptığı her durumda ortaya çıkabilir. Çıkıyor da zaten

Etrafınıza şöyle bir bakın, insanları ve ilişkileri derinlemesine şöyle bir gözlemleyin, kim kimin peşinden koşuyor, kim “yeter artık” deme noktasına geliyor, ipler neden ve nasıl kopuyor göreceksiniz.

Bana göre kız “yeter artık” demede haklı olabilir.

“Zorunda mıyım?” sözcüğünün içinde hangi duygular gizli, orasını da siz düşünün!

Bence ilişkileri herkes kendi özgür iradesiyle sürdürmeli ve kimse kimseye mecbur olmamalı, mecbur bırakılmamalıdır. Hele de zorluk çıkarma, zorlama hiç olmamalıdır.

Böyle olduğu takdirde yani insanlar birbirleriyle her türlü ilişkisini ve diyaloğunu kendi özgür iradesiyle sürdürdüğü takdirde dostluklar, arkadaşlıklar, flört ve evlilikler daha mutluluk verici olur. Kimse kimseye baskı yapmaz, zorlama olmaz, mecbur bırakılma diye bir psikolojik sıkıntı yaşanmaz.

Bu da; herkesin olayları ve insanları daha geniş bir çerçeveden değerlendirmesi ve empati yapmasıyla sağlanabilir. Böylece kişisel tartışma ve kavgalar, toplumsal sorunlar da daha az yaşanır.”

İster dün, ister bugün, isterse yarın, yaşananlar, olan bitenler ya da olacaklar… Fark nerede sizce? Veya değişen ne olacak?

 

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR