Dolar 32,4375
Euro 34,7411
Altın 2.439,70
BİST 9.915,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Tekirdağ 17°C
Az Bulutlu
Tekirdağ
17°C
Az Bulutlu
Pts 17°C
Sal 19°C
Çar 20°C
Per 21°C

TEŞEKKÜRLER HIRSIZ EFENDİ (1)

6 Aralık 2023 10:35
A+
A-

Yıllarca spor muhabirliği ve istihbarat muhabirliği yaptıktan sonra yazarlığa geçmiş yapmış, daha sonra da emekli olmuştu.

Eline geçen emeklilik tazminatıyla bir ev bile alamamış, hala kiralarda sürünüyordu.

Bir yandan yerel gazetelerden birinde köşe yazarlığı yapıyor, diğer yandan da bir özel bir kuruluşta basın danışmanı olarak çalışıyordu.

Kazandığı para ancak geçimine yetiyordu. Ama kimseye de muhtaç değildi. Onun, bunun elini eteğini öpmeden insanca yaşamını sürdürüyordu.

Oturduğu ev bir arkadaşına aitti. Güzel bir evdi. Dış görünüşü adeta sarayı andırıyordu. Ancak kirası da iyiydi. Sahibi arkadaşı olduğu halde gözünün yaşına bakmamış, oldukça yüksek bir kira istemişti. Birkaç yıldan beri bu evde oturuyordu.

O gece de geç saatlere kadar televizyonda maçları izlemiş, uykusu gelince yatağa girmişti.

Eşi Emel Hanım ise kendisinden önce yatmıştı. O futbolu pek sevmezdi.

Pantolonunu, gömleğini çıkarıp, yatak odasının köşesinde duran ayaklı askıya astı, eşini uyandırmamak için usulca yanına uzandı.

Başını yastığa koyduktan birkaç dakika sonra uyumuştu. Uykusu ağırdı. Ne de olsa yaş elliyi geçmişti.

Ev şehir merkezinin dışındaydı. Yakındaki yoldan arada sırada geçen otomobillerin gürültüsü de olmasa hepten ıssız kalacaktı. Yakınlarında birkaç ev daha vardı ama o saatte hepsinin ışığı çoktan sönmüştü. Sokak lambaları da olmasa çevreye ürküntü veren bir karanlık hakim olacaktı.

Aradan fazla bir zaman geçmedi, evin bahçesinde bir insan silueti belirdi. Sokak lambası arkadan vurduğundan yüzü pek belli olmuyordu. Davranışlarından tanıdık olmadığı apaçık ortadaydı. Gürültü yapmamaya dikkat ederek alt taraftaki pencere demirlerinden balkona tırmanıp, açık bırakılan salon penceresinden içeriye süzüldü. Elinde küçük bir fener vardı. Önce etrafı dinledi. İçeride derin bir sessizlik vardı. Yatak odasına doğru ilerledi, kapı aralıktı.

Selami Bey’le eşi sırt sırta vermiş, derin bir uykudaydılar. Hırsızlığa gelen genç adam kapıda bir süre dikilip onları izledi. Sonra parmaklarının ucuna basarak birkaç adım attı, yine durdu. Uyuyup uyumadıklarından tam olarak emin olmak istiyordu. Selami Beyle eşinde hareket yoktu.

Hırsızın gözü Selami Beyin askıda duran kıyafetlerine takıldı. Elini uzattı, pantolonla gömleği askıdan alıp geri geri kapıdan çıktı.

Salona geldiğinde pantolon ve gömleğin ceplerini yokladı, pantolonun arka cebinde şişkin bir cüzdan buldu. Bıyık altından güldü. Gömleğin cebi boştu. Cüzdanı aldı gömleğinin içine attı. Selami Beyin pantolonla gömleğini salondaki koltuğun üzerine savurdu. Geldiği gibi pencereden sessizce çıktı, balkona geçti, oradan bahçeye indi.

Aşağıda arkadaşı gözcülük yapıyordu. Birlikte bahçe duvarından atlayıp karanlığa karıştılar. İş tamamdı.

Yakalanma riskine karşı cüzdanı üzerinde taşımak istemiyordu. İçindeki parayı alıp, duvar kenarına fırlattı. Cüzdan şişkindi ama içinden fazla para çıkmamıştı. Şişkinliği içindeki kimlik ve banka kartlarından kaynaklanıyordu.

Eve giren hırsız ağız dolusu küfür savurup atmıştı cüzdanı.

Kimlik kartlarının her biri bir yere dağılmış, cüzdan toz toprak içinde kalmıştı.

Selami Beyle eşi sabah oldukça geç uyandı.

Selami Bey bir süre yatakta oyalandıktan sonra usulca kalktı. Eşi Emel Hanım daha önceden uyanmıştı ama kocasının geç yattığını bildiğinden rahatsız etmemek  için yataktan kalkmıyordu.

Selami Bey doğruca banyoya gitti, duş alıp geri döndü. Rahatlamıştı. Kahvaltı yaptıktan sonra işe gidecekti. Giyinmek istedi. Köşede duran askıya baktı pantolonla gömlek yoktu. Ama akşam yatmadan önce çıkarıp oraya astığından adı gibi emindi. Acaba yanılıyor muyum diye geçirdi içinden. Eşine bir şey söylemeden yatak odasından çıkıp salona geçti. Emel Hanım yatağı toplamakla meşguldü.

Selami Bey pantolonla gömleğini salondaki koltuğun üzerine gelişigüzel atılmış halde bulunca şaşırdı. Hiç yapmadığı bir davranıştı bu. Acaba uyku sersemi aceleyle çıkarıp fırlatmış olabilir miyim diye düşündü. Olabilirdi. Önce pantolonu aldı. İçine şüphe girmişti. Ceplerini kontrol etti, cüzdanı yoktu. Yere düşmüş olabileceğin düşünerek koltuğun arkasına, sağına soluna baktı, göremedi. Gömleğin cebine koymuş olabileceği aklına gelip, gömleği aldı, kontrol etti, onda da yoktu.

İçinden acaba eve hırsız mı girdi diye geçirdi. Sonra kendi kendine güldü. Evde çalacak ne vardı ki? İki kuru tahta mobilya ile bir televizyon, yatak falan. Mutfakta ise tabak çanak… Gelen hırsız geldiğine pişman olup giderdi. Cüzdanda da fazla para yoktu zaten. Birkaç binlik ancak vardı. Onunla da ay başına kadar idare edecekti.

Etrafa bakınca salonun penceresinin açık olduğunu gördü. İyi hatırlıyordu,  hava sıcak olduğu için yatmadan önce kendisi açmıştı. Biraz hava akımı olsun istemişti.

Pantolonu, gömleği giyip, pencerenin yanındaki kapıdan balkona çıktı. Karoların üzerinde ayak izleri vardı. Şüphesi giderek yoğunlaşıyordu. Ama eve hırsız girdiğine kendisini bir türlü inandıramıyordu. İnanmak istemiyordu.

 

(sürecek)

 

 

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR