Dolar 32,4375
Euro 34,7411
Altın 2.439,70
BİST 9.915,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Tekirdağ 17°C
Az Bulutlu
Tekirdağ
17°C
Az Bulutlu
Pts 17°C
Sal 18°C
Çar 18°C
Per 21°C

TEŞEKKÜRLER HIRSIZ EFENDİ (2)

7 Aralık 2023 11:59
A+
A-

Balkondan aşağıya bakarken karşı evde oturan komşu kadının sesini duydu:

–      Komşu, komşu geçmiş olsun.

–      Hayrola Fatma Hanım, geçmiş olacak ne oldu ki?

–      Gece evinizi soydular, haberiniz yok mu?

–      Evimizi mi soydular?

–      Evet. Ben gördüm. Biri aşağıda bekledi, diğeri pencereden içeriye girdi.

–      Peki, gördünüz de, neden bağırıp, uyarmadınız?

–     Vallahi ne diyeyim çok korktum. Biliyorsunuz ben yalnız ve yaşlı biriyim. Kimim kimsem yok. Bir kötülükleri dokunur diye karışmadım.

Kadın haklı olabilirdi. Hiçbir şey söylemedi. Salona geçip, eşine seslendi.

–     Gel hanım gel hele. Akşam eve girmişler.

  • Ne! Eve mi girmişler. Kim girmiş?
  • Hırsız, hırsız. Kim girecek başka?

–   Kadının yüzü kireç gibi oldu. Gecelik kıyafetiyle Selami Beyin yanına geldi. Korkmuştu. Bir koltuğa çöküp eşinin yüzüne baktı.

  • Gerçek mi söylüyorsun sen?
  • Şaka yapar gibi bir halim var mı?
  • Yok ama..
  • Aması maması yok. Bal gibi bizi soymuşlar.
  • Peki ne almışlar, kontrol ettin mi?
  • Cüzdanı mı
  • Neeee?
  • Cüzdanı cüzdanı..

Selami Bey de eşinin yanındaki koltuğa çökmüştü. Bir süre ikisi de konuşmadı. Yıllar gibi geçen bir sessizlikten sonra ilk toparlanan Emel Hanım oldu.

  • Hemen polise haber verelim.

–     Boş ver. Zaten içinde fazla bir para da yoktu. Birkaç binlik, o kadar… Bizim için az değil ama, hırsız efendi ana avrat dümdüz gitmiştir cüzdanı açınca.

–     Haram zıkkım olsun. Allah’ından bulur inşallah. Bizim gibi garibanı buldular, soyacak.

–   Bırak sızlanmayı hanım. Saray gibi evde oturuyorsun. Adam nereden bilsin züğürt olduğumuzu. Eve bakıp, içinde oturanı zengin biri sanmıştır. Suç onda değil ki.

  • Bakıyorum da hırsızdan yana gibisin

–    Ne hırsızından yana olacağım. Adam bu kadar tehlikeyi göze alıp eve girmiş eline geçen paraya bak.

Emel Hanım daha fazla üstelemedi. Üzerini giymek için yatak odasına gitti.

Selami Bey de fazla üzülmemişti. Polise bildirmeye de pek niyeti yoktu. Bu kadar para için ne üzülmeye ne de hırsızı bulmak için çaba harcamaya gerek vardı.

Sonra hırsızın eve nasıl girdiğini merak edip bahçeye indi. Etrafı kontrol etti. Bahçe kapısından çıkıp çevreye baktı. Bu sırada olayı duyan komşular da geçmiş olsuna gelmişlerdi. Komşu çocuklarından biri koşarak Selami Beyin yanına geldi. Elinde bir şey gösteriyordu.

  • Selami amca, Selami amca cüzdanını buldum
  • Neee! Cüzdanı mı buldun?

–    Evet! Şu ileride duvar kenarına atılmıştı. İçindekilerde tüm etrafa saçılmıştı, bak..

Selami bey çocuğun uzattığı cüzdanı aldı. Evet, cüzdan kendisinin cüzdanıydı. Üzerine bulaşmış tozu toprağı sildi. Kimlik kartlarını kontrol etti. Basın kartı, sürücü belgesi, nüfus cüzdanı, banka kartları hepsi tamamdı. Ama para yoktu. Tam düşündüğü gibiydi. Adam parayı alıp, cüzdanı atmıştı. Ne yapacaktı ki işe yaramayan kartları. Çocuğa teşekkür etti. Eve çıktı. Emel Hanım da ardından girdi, içeriye. Ağlayacak gibiydi kadıncağız.

“Üzülme hanım”, dedi. “Para gitti ama bak cüzdan ve kimlikler burada. Hırsız bana acımış. Ya bunları da götürüp uzak yere atsaydı. Ya da parçalasaydı. Ne olurdu halimiz? Emekli maaşımı çekmek için yeniden kart çıkaracaktım. Sürücü belgesi, basın kartı, banka kartları için ayrı ayrı işlemler gerek. Vallahi ben seviniyorum. Çok iyi hırsızmış bu. Alnından öpülecek adam, alnından.

Emel hanım hiçbir şey söylemedi. Kalkıp mutfağa giderken,

–     Bence polise bildirsen iyi olur., dedi.

Selami bey oralı olmadı. Polise gitmeye hiç niyeti yoktu. Salonun bir köşesindeki masada duran diz üstü bilgisayarının başına oturdu, yazmaya başladı…

Ertesi gün yüzlerce kişi aldıkları yerel gazetelerden birinin iç sayfasındaki Selami beyin köşe yazısında şu satırları okudu:

“Teşekkürler hırsız efendi”

“Öncelikle yürekliliğinden ötürü seni kutluyorum, hırsız efendi. Demek ki her şeyi göze alarak evime girdin. Saray gibi evi görünce belli ki, ‘büyük iş çıkar’ diye düşünmüşsündür. Seni cesaretinden dolayı kutlarım. Ama cehaletinden dolayı da kınıyorum. Adam bir araştırır. Sorar, soruşturur; ‘ev saray gibi ama içindekinin cüzdanı ne alemdedir?’, diye.

Hoş, nereden tahmin edecektin ki, böylesine bir evde oturan kişinin, ay sonunu kıt kanaat getirdiğini. Bahse girerim ki, cebimi boşalttığın zaman bana hayli küfretmişsindir. Öyle ya, bu kadar büyük bir tehlikeyi göze alıp, soyguna çıktığın yerden kısmetine üç beş kuruş çıktığını görünce dua etmeyecektin ya..

Bana küfrettiğini biliyorum. Ama bunu hak etmedim. Sorumlusu ben değilim. Bu nedenle, eğer izin verirsen ,’Ben de senin…’ diyerek karşılık vermek istiyorum.

Hem neden bana küfrediyorsun ki?

‘Namuslu ol, namuslu kal, Allah yardım eder’ dediler. Büyük sözü dinledik, hata mı ettik?

Ama delikanlı adammışsın vallahi. En azından cebimden yürüttüğün emekli maaş kartımın, basın kartımın, emekli kimliğimin içinde bulunduğu cüzdanımı bir kenara atma lütfunda bulunmuşsun. Beni en azından bunları yeniden çıkartmaktan kurtarmışsın. Sana bu nedenle binlerce kez teşekkür etsem azdır. Senin yaptığın bu kıyak beni duygulandırdı.

Eşyalara dokunmamışsın. Belli ki aradığın para ve para edecek yükte hafif şeylerdi. Sana diyecek bir şey bulamıyorum. Yalnızca üç beş bin lira için hayatını tehlikeye attığın için acıyorum.

Teşekkürler hırsız efendi, binlerce teşekkürler…

Beni fazla yormadığın için.”

 

 

(Bitti)

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR