TÜRKLÜĞE BAĞLANAN ÖZÜMÜZ NEVRUZ!

”Nevruz der ki, ben nazlıyım,

Sarp kayalarda gizliyim,

Mavi donlu, gök yüzlüyüm,

Benden ala çiçek var mı?…”

Güneşin koç burcuna girdiği ve gece ile gündüzün eşitlendiği gün olan ve Miladi Takvime göre 21 Marta tekabül eden, millî kültürümüz ve toplumsal hayatımız için çok özel anlamlar taşıyan yeni bir “Nevruz Bayramı”na daha ulaşmanın mutluluğunu yaşıyoruz.

Büyük Türk coğrafyasında birlik, dirlik, ümit, barış ve uyanışı sembolize eden tarih olarak coşku ve kıvanç içerisinde idrak edilen bu günde, insanlar arasında sevgi, saygı ve dayanışma daha da önem kazanmaktadır.

Nevruz, binlerce yıllık tarihî süreç içerisinde, büyük Türk milletini ortak sevinç ve huzurda, ortak ülkü ve dostlukta buluşturan köklü bir kucaklaşma fırsatı olarak yüzyılları aşarak bugünlere ulaşmıştır. Bu köklü miras bizim için iftihar vesilesidir.Çünkü kendi gerçeklerine yabancılaşarak mutluluklarını başkalarına ait değerlerde aramak yerine, millî kültürümüzün öz kaynakları içerisinde bulmak demek; milletimizin bütün fertlerinin, kaderde, kıvançta ve tasada müşterek, millî şuur ve ülküler etrafında toplamak anlamını taşıyacaktır.

Başlı başın eğmiş,dizli diz çökmüş.

Çok taht yıkmış atam,çok bilek bükmüş

Bayram demiş o gün,ateşler yakmış

Han kızgın demire çekici vurmuş.

O gün girmiş güneş yeni burcuna

O gün atam dönmüş eski yurduna

Davullar vurulmuş ardı ardına

Yeni günde herkes bayram yaparmış

Türk dünyasında “Sultan Nevruz’ adıyla bir bayram olarak yaşatılıp kutlanan bu günde, en büyük dileğim, milletimizin birlik ve dirliğinin daim ve dünyada barış ve kardeşliğin hâkim olmasıdır.Bu gerçeğin ışığında; tarihiyle, coğrafyasıyla, şiiriyle, şarkısıyla, gelenek ve görenekleriyle, Türklüğün bayramlarını yaşamak, yaşatmak ve gelecek nesillere aktarmak milletçe hepimizin görevi olmalıdır.

Aynı ülkülere odaklanmış, aynı hayallere dalmış, aynı acıya dayanmış, birlikte gülmüş, birlikte ağlamış, kıtalar arasında zafer naraları atmış, Adriyatik’ten Çin Seddi’ne kadar derin izler ve hatıralar bırakmış büyük Türk milleti Nevruz’a çok önemli anlamlar yüklemektedir.

Nevruz, Türklüğe bağlanan özümüzdür.

Nevruz,Türk insanını birbirine bağlayan,kenetleyen, Ergenekon’dan demir dağları eriterek dirilen atalarının ruhlarıyla yanan bir ateştir.Bu ateş ,hiç sönmeden binlerce yıl yandı ve gelecekte de kıvılcımlarından binlerce gönül tutuşturarak ,kültür ocağında binlerce ruhu ısıtacaktır.

Beş bin yıllık miras Türk’ün yurduna

Bolluk,berekettir çare derdine

Karla kaplı yüce dağlar ardına

Gizledik baharı,hoş geldin Nevruz

Nevruz hayata selam vermektir. Baharın lezzeti, rahmet pınarlarının çağlaması, toprağın uyanıp nimetlerini sunması şüphesiz Nevruz vesilesiyle olmaktadır.Doğanın canlanışı, renk cümbüşünün gözlerimizi kamaştırması ve dostluğun, muhabbetin sıcaklığı bu dönemde belirginlik kazanmaktadır.

Nevruz asırlarca Türk-İslam coğrafyasında barışa, kardeşliğe ve kucaklaşmaya işaret etmiştir.

Balkanlardan Orta Asya’ya kadar gönüllerin coşkusu, yüreklerin heyecanı, kalplerin huzuru Türk’ün bahar bayramıyla daha da güçlenmiş ve eşsiz güzelliklerini hepimize sunmuştur.

Bu kutlu bayramda bereket ve sevgi kenetlenmekte, dayanışma ve yardımlaşma bütünleşmekte, saygı ve nezaket iç içe geçmektedir.

Tegritoy,Tezeyıl,Yazbaşı demek

Yeni günde durma,harcansın emek

Başbahar gelince sunulur yemek

Gözledik baharı,hoş geldin Nevruz

Poyraz sustu,lodos eser dayanır,

Yer altında börtü böcek uyanır,

Toprak ana bin bir renge boyanır,

İzledik baharı hoş geldin Nevruz.

Hoşgörü tevazu dostluğa hayran,

Sevda gönüllerde ederken seyran,

Birlik, beraberlik bizlere bayram,

Özledik baharı hoş geldin Nevruz.

Bu duygu ve düşüncelerle baharın habercisi olan bu yeni gün münasebetiyle sizlerin ve doğudan batıya, kuzeyden güneye tüm vatandaşlarımızın, Türk-İslam âleminin ve insanlık âleminin Nevruz Bayramı’nı içtenlikle kutluyorum.Cenab-ı Allah’ın milletimize huzuru, mutluluğu, refahı ve kardeşçe yaşamayı nasip etmesini tüm içtenliğimle niyaz ediyorum.