Dolar 32,4375
Euro 34,7411
Altın 2.439,70
BİST 9.915,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Tekirdağ 19°C
Az Bulutlu
Tekirdağ
19°C
Az Bulutlu
Paz 18°C
Pts 16°C
Sal 18°C
Çar 20°C

Yazar olmanın taşlı yolları

30 Aralık 2023 10:22
A+
A-

Yeni kitabımı hazırladım ne zaman bastırsam acaba diye düşünüp duruyorum. İlk iki cildini yayınladığım otobiyografik roman serimin son cildi. Bunun da ötekiler gibi ilgi göreceğini umuyorum.

Yayınevi aracılığıyla mı bastırsam yoksa parasını cepten verip, kendim özel olarak mı bastırsam? O da ayrı bir dert.

Bugüne kadar on sekiz kitap yayınladım. Kimi yayınevleri basıp, dağıttı, kimini ben bastırıp, imza günlerinde okuyucularıma ulaştırdım. Birkaçını da sponsorlarımın desteğiyle yayınladım.

Günümüzde bu işler oldukça zorlaştı. Bir defa yazmak oldukça zaman alıyor. Hele de okunacak, beğenilecek bir kitabı yazmak daha da zor. Sonra yayınevi bulmak var. Yayınevlerinin çoğu hem basım ücreti istiyor hem de dağıtım. Ayrıca hepsini dağıtmıyor da. Kitabın birazını alıp, gerisini yazara veriyor. “Satılırsa sizden isteriz” diyorlar. Nasıl olsa parasını aldı ya, depoyu işgal etsin istemiyor.

Yazar ünlüyse sorun yok. Kitapları peynir ekmek gibi satılıyor. Olay zaten ticari bir sektöre dönüşmüş durumda. Edebiyatmış, yazarlıkmış, ikinci planda. Zaten kitapları çok satmayan birinin kendini toplumda yazar olarak tanıtması da oldukça zor.

Bu arada ilk kitabımı yayınlama olayım da oldukça ilginç oldu.

İçimdeki yazma aşkı depreşince yazdığım öyküleri kitaplaştırma kararı vermiştim.

Her akşam mesai bitiminde gazete bürosundaki muhabir arkadaşlar evlerine gidip, yalnızca bir nöbetçi kaldığında ben de ona yoldaş olup, öyküler yazıyordum.

Yazdığım öyküler bir kitap oluşturacak kadar olunca kitaplaştırmak istedim. Sordum soruşturdum, kaça mal olacağını öğrendim. Bu arada hemen belirteyim o zamanlar Adana’daydım. Hürriyet gazetesinde çalışmaya başlayalı da on yılı bulmuştu. Yani on beş yıllık bir gazeteciydim. Bilgi birikimi ve tecrübelerimi de katarak oluşturduğum öykü kitabımın kapağını şehirde tanınmış bir fotoğraf stüdyosuna yaptırdım. O zamanlar dijital sistem olmadığından renkli fotoğrafları orada bastırıp, slayt ya da dia dediğimiz pozitif filmlerin banyosunu orada yaptırıyorduk.

Her şey hazırdı ama matbaaya verecek param yoktu. Belli bir maaşım var, onunla da ayın sonunu zor getiriyorum.

İlk kitabım yayınlanacak. Çok heyecanlıyım. Muhabirlikte yazarlığa geçiş yapacağım. Havam olacak. Ama para yok.

İsteyenin bir yüzü deyip, İstanbul merkezdeki genel müdüre bir mektup yazdım. Haberlerimden beni tanıyor. Ama o güne kadar yüz yüze hiç görüşmedik.

Durumu anlattım. Biraz da ajitasyon yaptım. Ağladım yani. Mektubu özel olarak postaladım.

Aradan bir hafta kadar geçti. Ses seda yok. Genel müdürün sekreterini arayıp sordum. Mektubun geldiğini ve kendisine verdiğini söyledi.

Birkaç gün daha bekledim. Arayıp, soran yok. Bu sefer genel müdüre telefon ettim. Mektupta yazdıklarımı bir kez de sözlü olarak söyledim.

“Ne yapacaksın parayı?” diye sordu.

“Kitap bastıracağım efendim” dedim.

“Lan oğlum, bu güne kadar fotoğraf makinası almak için para isteyen oldu, cep telefonu almak için isteyen oldu. İlk defa kitap bastırmak için sen para istiyorsun. Nasıl vereyim ben, sana bu parayı?” dedi.

“Efendim, ben borç olarak istiyorum. Maaşımdan kesilir” dedi.

Adam baktı ben ısrar ediyorum. “Peki” dedi. Ardından da “bu iş mektupla olmaz. Sen bana bir dilekçe yaz. İstediğin rakamı da belirt. Yönetim kuruluna sunayım” dedi.

Teşekkür ettim.

Öyle çok mutlu olmuştum ki. Dilekçeyi yazıp, ertesi “matris” dediğimiz, kurum içi özel kargoyla gönderdim.

Fazla sürmedi, istediğim para hesabıma yatırıldı. Ben de kitabımı bastırdım. Çoğunu dostlara ücretsiz dağıttım. Tanıtım olsun diye. Ondan sonra da arkası geldi. Birdi iki oldu, ikiydi üç. Öykü, roman, şiir, gazetecilik derken on sekiz kitap yayınladım. Şimdi üç kitabım da basılmayı bekliyor.

Düşünüyorum genel müdürü mü arasam acaba?

***

2023’ü acısıyla tatlısıyla, çoğu kere de üzülerek geçirdik. Canımızı sıkıldı, yüzümüz asıldı, gözyaşı döktük. İnşallah 2024’te bunların hiçbirini yaşamayız. Ülke olarak, millet olarak huzurlu ve mutlu bir yıl yaşarız. Herkesin yeni yılını kutlar, sağlıklı ve mutlu günler dilerim.

 

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR