Ülkemizde her gün yaşanan, duyduğumuz, gördüğümüz olaylar karşısında ‘Bu kadar da olmaz’ derken bir yandan da bu yaşananların şaşkınlığında tuttuğumuz nefesler…
İnsanlık kir tutuyor, gönüller pas…
Neler tutulmuyor peki?
Verilip de yerine getirilmeyen sözler.
Elimizden kayıp giden değerler…
Zaman kavramını oluşturan saatler, saniyeler…
Ağızdan çıkan sözler…
Bakıldığında ışığı fark edilemeyen gözler.
Zor bir süreçtir yeniden ayağa kalkabilmek…
İçinizdeki yüzleşmeler ve hesaplaşmaları yaptıktan sonra…
‘Ben buradayım’ diyebilmek…
‘Var olmak’ kelimesi bana hep zaman zaman rutin zaman zaman girdap zaman zaman labirent zaman zaman da kaos halinde yaşadığımız hayatta var olma çabamızı aklıma getirir hep.
Ha bir de Descartes’in ‘Düşünüyorum, öyleyse varım’ sözünü tabii.
İnsan, düşünceleriyle olduğu kadar yaşadığı mutluluklarla, keskinliğini hissettiği acılarla ya da tarifini yapamadığı duygularla da var olduğunu anlar.
Bunların paralelinde şunu düşündünüz mü hiç?
İnsanın var olma sancılarının yok olma kavramı ile süregelen bir dans olduğunu?
Ve bu dansta, insanın kendini bulma serüveni, hiç bitmeyen yanı ile defalarca karşı karşıya kalıp yüzleştiğini?
Taa ki bir sonraki yok oluşa kadar…
Tekrar var olmak…
Tekrar…
Hoşça’kalın…
Trakya Demokrat Gazetesi sitesinden daha fazla şey keşfedin
Son gönderilerin e-postanıza gönderilmesi için abone olun.