BÜYÜK BUHRANDAN ÖNCE

Değerli dostlar, ülke olarak çok önemli bir kavşağı dönmek üzereyiz. O yüzden tüm değerli vatandaşlarımızın ellerini vicdanlarına koyarak yazımı okumasını diliyorum. Her seçimden önce tekrarlanan ritüellere zaten halk olarak alışığız.

Hükümet yetkilileri tabi ki her şeyin farkında. Ekonominin berbat olduğunu, ülkeyi yönetilmesi gerektiği gibi yönetemediklerini biliyorlar. Şuan Sayın Cumhurbaşkanı (kendine göre) son seçime giriyor. O yüzden tüm tuşlara basarak oyun geçmeye çalışan bir çocuk misali tüm vatandaşlara ulaşmaya çalışıyor. Yalnız liyakat yoksunu bir takım kurduğu için herşey elinde patlıyor.

EYT dediler; aralık, ocak, şubat, mart, nisan derken şimdi eylüle kaldığı konuşuluyor. Geçtiğimiz seçimde de bugün yarın diye diye buyıl ki seçime sarkıttığı gibi yine aynı taktik. EYTlilerin işi yine yaş maalesef.

Emekli maaşları desen o ayrı bir muamma. En düşük emekli maaşını yükselteyim derken, bu sefer diğer emeklilerle aynı yere gelince, yüksek gün ve primle emekli olmuşların hakkı yendi. Yine tutmadı. Kılıçdaroğlu ilk bayram ikramiyelerini ortaya attığında en düşük emekli aylığı 800 lira civarlarındaydı ve 1000 TL ikramiye verildi. O zaman bu parayla kurban bayramında bir koç alıp kesebiliyor veya bir büyükbaş hisseye girebiliyordu emekli. Peki bugün durum ne? 2000 liraya anasından doğmuş kuzu vermiyorlar kimseye, bırakın kurbanlık koç almayı. Peki bizim emeklilerimiz ne diyor? Yeter şükredin.

Yani güzel abim, senin yaşıtların o ülke senin, bu ülke benim diye ayak basmadık yer bırakmazken, sen 70 yaşında niye çalışmak zorunda olduğunu sorgulamalısın önce. Eskiden emekli ikramiyesi ile ev, araba alınırken, şuan niye 1 yıllık kirana bile yetmiyor o ikramiye diye sorgulamalısın önce.

İşte eğitim şart dedikleri şeyde buradan geliyor. Aslında üniversite eğitimi alırken okuduğun bölümü severek okumanın dışında insana sorgulama yeteneği de katıyor. Hani malum partiden bir profesör çıkmıştı bir ara televizyona ,  Prof. Dr. Bülent Arı “ Ben daha çok cahil, okumamış, tahsilsiz kesimin ferasetine güveniyorum bu ülkenin geleceği için” demişti. İşte bu cümle bile seçmenlerini, çok özür diliyorum “ salak” yerine koyduklarını gösteriyor.

Yani insan kendine hakaret ettirmek için niye bu kadar uğraşır, aklım almıyor maalesef. Lakin bunu Kılıçdaroğlu veya herhangibir muhalefetten bir partinin mensubu söylemiş olsaydı tvlerde haber bültenlerinden senelerce düşmezdi. Belki de bu sözlerin söylendiğinden bu partiye oy veren bir çok vatandaşın haberi bile yoktur. Dileyenler youtube’tan aratabilirler bu konuşmayı. Gerçi buraya gelene kadar neler var.

Soğan, et, tavuk derken artık pazarlarda da fiyatlar uçmuş durumda. Bunda tabi ki aylardır, hatta yıllardır her ortamda bağıra bağıra söylediğimiz çiftçiyi, besiciyi, hayvan üreticilerini ihmal ettikleri gerçeği değişmeyecek. İnsanlar hep sabretti. Bugün doğuda bile küçükbaş hayvan üretiminin çok fazla azaldığını görüyoruz. Hatta geçtiğimiz gün bir tartışma programında doğuda bir şehrin en büyük aşiretinin bundan 6-7 yıl önce 55.000ncivarında küçükbaş hayvanı varken bugün koca şehirde 10 binin altına düşmüş durumda. Dağlarda, otlaklarda hayvan kalmadığı söyleniyor. Ne kadar vahim bir durum aslında.

Sayın Nebati diyor ya; koyun eti ucuz diye, insanlar koyunlarını maliyetlerini karşılayamadıkları için kesmek zorunda kaldı. Doğru, bir ara gerçekten ucuzdu ama hem kasaplarda satılmıyordu, hemde resmi olarak kesimleri yapılmıyordu. Yani komşu bahçesinde keser, eşine dostuna söyler, o 3 kilo, bu 5 kilo öyle satardı hayvanı. Ama şuan kesilecek koyun da kalmadı. Yani ülkeyi el birliği ile bitirdiniz sayın Nebati… Sayın Tarım Bakanına söyleyecek söz bulamıyorum zaten artık. Birileri o koltuğa geç otur diyor, oturuyorlar. Kalk diyor, kalkıyorlar. Maalesef ülke bu zihniyet ile yönetildikçe biz çok konuşur, siz çok okursunuz.

Son olarak şunu da belirtmek istiyorum. Arkadaşlar, mevcut sistem ile yönetilmeye devam ettiğimizde yine her seçimden sonra olan geçim sıkıntılarımız daha da şiddetli bir şekilde artacak ve elinize geçen 3 kuruş para ile bugün aldığınızı yarın yine alamayacaksınız. Maaşlarınıza yapılan zamların bir faydası olamayacak. Çünkü %15 indirim olduysa,  %150 zam gelecek. Fakat sistemin değişmesi gibi bir seçenek var şuan önümüzde. Sayın Kılıçdaroğlu’nu sevmeyebilirsin, beğenmeyebilirsin ama şuan bu iktidarın karşısında duran en büyük engel o. Sistemin değişmesi için önümüzde bir seçenek varken sen tutup giderde zaten cevabını bildiğin, olmayacak bir adaya oyunu basarsan bunca yıldır mühürsüz oy pusulalarını bile geçerli sayanlar emin ol bir sonraki seçimde bütün kozlarını kullanır. O yüzden tüm aklı başında vatandaşlarıma da buradan çağrım olsun. Gelin bu işi ilk turda halledelim, yoksa sonraki 5 sene şikayet etmeye dahi hakkınız olmayacak. Bu sistem değişmeli. Varolan en büyük aday zaten muhalefetteyken bile söylediklerinin bir çoğunu yaptırdı. Sizce birşeyleri söylemeden hesabını, kitabını yapmadan konuşabilir mi? Ben tüm kalbimle kendisine inanıyor ve güveniyorum. Tüm değerli dostlarıma mutlu günler diliyorum. Sağlıcakla kalın…