Birkaç gündür izlediklerimiz, dedikodu malzemesinden öteye gitmiyor.
Sadece kendimce ben de, bir iki satır yazmak istedim.
Gerçi büyük gazeteci abilerim, ablalarım varken bu pek bana düşmez ama…
Af buyrun.
2006 yılında Tekirdağ Şafak Gazetesi’nde çok değerli büyüklerim ve arkadaşlarım ile başladığım serüvenim, o gün bugündür devam ediyor.
Evet okulunu okumadım.
Fakat büyük çaba harcadım. İki sene vasıf alabilmek için çalıştım.
Bana ilk başladığım bu iş yerim çok fazla bilgi ve tecrübe kattı.
Daha sonra Habertrak Gazetesi’nde piştim.
Senelerdir sarı basın kartı sahibi olmama rağmen, kendime “Gazeteci” demekten imtina ettim.
Hep işin mutfağında yer aldım.
Şuan da Trakya Demokrat Gazetesi’nde yine çok değerli bir gazeteci arkadaşım ile birlikte yola devam ediyorum.
Bu geçen zaman içerisinde, hiçbir zaman kimseyle yarışmadım.
Kimseyle kavga etmedim.
Çünkü ben, hep işimle ön planda olmayı tercih ettim.
Okurlarımız, büyüklerimiz, zaten sapla samanı ayırt edecek niteliklere sahip.
Her zaman yaptığımız işin en iyisini yapmaya çalışır ve kendimizle yarışırsak, farkımızı zaten ortaya koyarız.
Sosyal medyada kavga etmek yerine, sadece işimizi yapar ve başarı elde edersek, zaten takdir edileceğimizi düşünüyorum.
Herkes yaptığı iş ile ön plana çıkar.
Ve herkes toplumdaki yerini kendi belirler.
Evet reklamın iyisi kötüsü olmaz, lakin ne ile reklam olduğumuz da önemlidir.
Son gönderilerin e-postanıza gönderilmesi için abone olun.
