“Başkan bu ne hız?” diyorum ama…
Her sabah bir ilçede çorba içiyor, sonra da ya temel atıyor ya açılış yapıyor. İçimden “başkan bu ne hız? Sana “yaşlısın” diyenleri utandırıyorsun” diyorum. Mutlaka kulakları çınlıyordur.
Yerel seçimlere kalan günleri sayarak, Başkan Albayrak’ın adım adım görevinin sonuna yaklaştığını düşünüp, “ununu eledi, eleğini duvara asıp, gider artık” diye düşünenler var elbette, ancak bana göre Başkan sanki depara kalkmış sporcu gibi.
Aslında eskiden beri belediyelerin, yerel seçimlere bir yıl kala açılış, temel atma törenlerini zincirleme gerçekleştirmesine bir türlü aklım ermez. Madem bunlar, o şehir için gerekli hizmetler, bir an önce bitirin de, vatandaş rahat etsin değil mi…
Yok, efendim, onların mutlaka oya dönüşmesi için son kertikte yapılması gerekiyor ki, unutulmasın ve seçmen sandığa gittiğinde, kim yaptıysa oyunu ona versin. Hep böyle, her zaman böyle…
Ne diyelim… Bizim memleketin kaderi böyle. Siyasetçilerimizin alışkanlığı böyle. Vatandaşımızın beklentisi böyle.
Gelelim yine Başkanımıza…
Mail adresime her gün, Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi basın bürosundan, değişik ilçelerde gerçekleştirilen açılış, temel atma ve sosyal faaliyetlerle ilgili davetler geliyor.
Yalnız bunlar gerçekten, o yerlerde yapılan açılış, temel atma töreni ve benzeri faaliyetlere katılalım, bir basın mensubu gözüyle görüp, haberleştirip, makaleler yazalım diye mi gönderiliyor, yoksa nezaketen mi anlayamıyorum.
Çünkü merkezle her ilçe arası en az elli kilometre. Her basın mensubunun da özel aracı yok. Buralara dolmuşla, otobüsle gidip, gelmek, gidilen yerlerdeki etkinliği bulmak, oralarda kaybolmadan, başına bir şey gelmeden geri dönmek kolay bir şey değil.
“Gelin” demek iyi de, “nasıl geleceksiniz?” diye soran yok.
Ayrıca akaryakıtın litresi ne kadar bilen var mı? Ben bilmiyorum. Çünkü sabahtan akşama değişiyor. Zaten özel aracım da yok. Olsa da her yere nasıl gideyim? Batarım…
Kısacası, Başkan sabahın beşinde kalkıp, basın bürosundan bir arkadaşımızı da peşine takıp, ora senin, bura benim dolaşıyor. Allah güç kuvvet versin. Ama aynı gözler, hep aynı şeyleri görür. Farklı gözlerin, farklı şeyler görmesini istiyorsa, “gazeteci arkadaşlar nerede? Neden yoklar?” diye etrafına bakıp, ilgililere sorması gerekir.
Ama iki paragraf yazıya, üç beş fotoğraf ekleyip, gazetelere haber diye göndermek yetiyorsa, ne diyelim… Biz de uzaktan seyreder, haberleri yazmak yerine okuruz.
Trakya Demokrat Gazetesi sitesinden daha fazla şey keşfedin
Son gönderilerin e-postanıza gönderilmesi için abone olun.