Dolar 32,2445
Euro 34,8070
Altın 2.442,36
BİST 10.268,58
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Tekirdağ 20°C
Az Bulutlu
Tekirdağ
20°C
Az Bulutlu
Cts 20°C
Paz 17°C
Pts 18°C
Sal 19°C

TEK SAVAŞ SAVAR DEĞİŞİMDİR!

13 Ekim 2023 10:40
A+
A-

Şuan dünyada nefes alıp veren herkes için “savaş” her daim duyulan, görülen ve hatta yaşanan bir olgudur. Çocukluktan itibaren tarih derslerinde hepimiz geçmişin savaşlarını öğrendik. Şunlar bunlarla savaşmış, o savaş, bu savaş, şu savaş. Hem tarihin tozlu raflarında kalmış savaşlar hem şuanda bu raflara yeni eklenen savaşlar ve ayrıca geleceğe yönelik eklenmesi hesaplanan savaşlar ile gündemden hiç düşmeyen bir olgudur “savaş”. Dünü, bugünü ve yarını savaşlarla donatılmış bir dünyadayız. Bu dünya gezegenini paylaşan insanlar olarak kimimiz bizzat savaş ile burun buruna geldik ve geliyoruz; kimimize ise savaş henüz o denli yakından dokunmamış durumda.

Ama gidişata bakılırsa savaş, gezegendeki herkese yakından temas etmeye yönelik hazırlıklar içinde. Yani 3. Dünya Savaşı, savaş yandaşlarının haince çırpınışlarıyla başlatılmaya çalışılıyor.

Peki, savaş nereden peydah oluyor ve bu savaş psikolojisi nasıl ortaya çıkıyor? İnsanın içindeki savaştan ortaya çıkıyor ve oradan dışarı yansıyor. Aslında bu gezegende yaşayan 8 milyar insan mikro bir savaş alanıdır. Her gün ve her an içsel bir savaş herkesin iç dünyasında 7-24 devam ediyor. Herkes ya başkalarıyla ya da kendisiyle mücadele ediyor. Başkalarıyla savaşmak tehlikelidir tabii, kendinle savaşmak ise tehlikesiz. O yüzden tehlikelerden kaçınanlar kendileriyle savaşır. Ama her ne türden olursa olsun savaş herkesin iç dünyasında ve dış dünyada kesintisiz olarak devam etmektedir.

İnsanlar savaş oyunlarını güçleri ve sınırları çerçevesinde her gün oynarlar. Gücü düşük olan iç savaşla yetinir sürekli kendine yüklenir. Güç biraz artıp, sınırlar genişledikçe ailede savaşır, ülkede savaşır, daha güçlü olanlar ise daha büyük savaşlar çıkarırve tüm dünyayı bunun içine sürükler. Ama en alttan en üst düzeye kadar tüm savaşlar, bu savaşı ortaya çıkaranların içselkaosunun sonucudur.

Bu kaosun nedeni ise kontrolsüz, hastalıklı bencillik ve hırstır. Kısaca gerek kendi iç savaşınız olsun gerekse geniş çapta savaşlar olsun hepsi kontrolsüz bencilliğin ürünüdür. Yoksa savaşın hiçbir mantığı yoktur. Doğada hiçbir canlı bu şekilde bir zekâ tutulmasına maruz kalmaz. Ama zekâlar tutulup da akıl bencilliğin hapsine düşünce, artık mantık aramanın da hiçbir mantığı yoktur.

Öte yandan da kimse ne içindeki savaş ile ilgili bir şey yapmak ne de dışsal olarak bir şey yapmanın derdindedir. Klişe olarak herkes “savaşlar bitsin” der ama bu sadece laftır. Günümüzde birçok insan içinde acı ve mutsuzluk taşımaktadır. Kişi mutsuz olunca hayatın anlamsız olduğuna inanır ve hayat anlamını kaybedince birey depresyona girer ve neşe kaynağını kaybettiği için bir daha çıkamaz. Depresyonlu insanlar hayattan bıktıkları için Üçüncü Dünya Savaşı’nın ortaya çıkmasını da umursamamaktadırlar. Hayatın anlamsız olduğuna inanan insan her şeyin bir an önce bitmesini istemektedir. Gerçek şu ki bir insan depresyon yüzünden hayatın anlamını ve önemini kaybederse hayatı yok eden silahlara karşı çıkmaz. Sevinç yerine hüzün ile dolu insan hayatı korumak için parmağını bile kıpırdatmaz çünkü takati yoktur.

Aslında aklı başında olan kimse dünyayı yok etmek istemez çünkü dünya insanı hayatta tutan bir araçtır. Fakat kişi depresyona girdiğinde ve durmadan acı çektiğinde dünyayı suçlamaya ve yok etmeye çalışır. İşte insanlığı çöküşe sürükleyen psikoloji, bu psikolojidir ve bu bir anlamda intihar psikolojisidir. Kendi iç savaşından yorulan insan bedeni yok etmek ister ve bedeni öldürür. Veya iş genişlerse başkalarını, dünyayı ve her şeyi yok etmek ister.

Herkesin içsel kaos karşısında tutumu nedir peki? Kaçmak ya da savaşmak! Hal böyleyken yıkım psikolojisi de giderek artmaktadır. Kaçmak, her tür geçiştirme ve uyuşturma yöntemlerini içerir; yani acılardan kaçmak için kullandığınız her şeyi. Kaçış içinkoca bir medeniyet ve sayısız oyuncaklar var. Kaç kaçabildiğin kadar. Televizyonlar, uyuşturucular, alkol, bilgisayar, internet, telefonlar ve aklınıza gelen gelmeyen her şey. Ya da diğer seçenek savaşmak yani acıyı, kaosuyok etmeye çalışmak, bastırmak, yıkıcı yaklaşımlar sergilemek. Durum buyken kimsenin aslında savaşı durdurmak ya da engellemek gibi bir derdi olmadığını görüyoruz. Bunun turnusolü şudur; kendi bireysel yaşamınızda içsel kaos ya da acı karşısındaki tutumunuza bakın, buradan anlarsınız hangi tarafta olduğunuzu. Ve neredeyse çoğumuz savaş kumbarasına her gün düzenli katkı sunanlardanız. Bunu belki de çok bilerek yapmıyorsunuzdur ama bilinçli yapmak ya da bilinçsiz yapmak olayın sonucunu değiştirmez. Gün sonunda savaş kumbarası kazancını artırmış olarak günü kapatıyor.Şunu net anlamamız gerek ki yaptıklarımızla gelecek savaşın temellerini atabilir veya durdurabiliriz. Eğer insanlar barış istiyorsa düşüncelerinden, sözlerinden ve eylemlerinden savaşı, çatışmayı, kavgayı ve şiddeti çıkarmalıdır. Örneğin birisi komşusuyla anlaşamayıp kavga ettiğinde, eşine bağırdığında, çocuğunu dövdüğünde, arkadaşıyla dalaştığında, meslektaşıyla tartıştığında ve insanlardan nefret ettiğinde gelecekteki bir savaşa neden olur. Lakin kimse bunu düşünmez ve farkında olmaz ama sen başka insanlarla her çatıştığında savaşa davetiye gönderiyorsun. Sonra da neden savaş patlak verdi diye şaşırıyorsun. İşte, her gün savaşın kumbarasına attığın eylem savaşa neden olur.

O yüzden savaş istemeyenler sürtüşmeye, tartışmaya, çatışmaya, kavga etmeye, dövüşmeye vs. son vermelidir. Aksi takdirde savaşın mimarı olacaklar. Bu nedenle barış isteyen herkes her düşüncesine, sözüne ve eylemine dikkat etmelidir. Oysaki çoğu insan bütün bunların farkında bile olmayıp her düşüncesi, sözü ve eylemiyle savaşın temellerini atmaktadır.

Sonuç olarak kavga eden herkes barış istediğini söylese de farkında olmadan savaşa katkıda bulunmaktadır. İnsanlar ya barış yanlısı ya da savaş yanlısıdır. Başka bir alternatif yoktur. Fakat: “Barış istiyorum!” deyip bir yandan da kavga edenler aslında savaş yanlısıdır.

Buradan çıkış nedir? İç savaşı durdurmakla işe başlamak. Dışarıda bağırmak, çağırmak, eleştirmek, eline silah alıp ortalığı yıkıp dökmek hiçbir işe yaramaz. Ama kendi iç savaşını durdurmak kesin ve tek çözümdür. Çünkü herkes iç savaşını durdurursa, ortada savaşacak kimse kalmaz. Bunun için Dünya Değişim Akademisi’nde sunulan “Kendinle Barış Değişim Sanatı programını” gündeminize alabilir, iç savaşı dönüştürme çalışmalarına başlayabilirsiniz. Bu dünyayı veya en azından kendi iç dünyanızı bir nebze önemiyorsanız, değişim tek çözümdür. O yüzden diyoruz ki:

“KENDİNİ DEĞİŞTİR, DÜNYAN DEĞİŞSİN; DÜNYANI DEĞİŞTİR, DÜNYA DEĞİŞSİN.”


Trakya Demokrat Gazetesi sitesinden daha fazla şey keşfedin

Son gönderilerin e-postanıza gönderilmesi için abone olun.

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
20 Kasım 2023 13:22
13 Kasım 2023 10:04
30 Ekim 2023 15:00